Partiler kongrelerini yapıyor...
Liderler zaman zaman kongrelere katılıyor,
Hizipleşmeyi önlemeye çalışıyor...
Parti tabanlarında aday tercihler hakkında konuşmalar yapılıyor.
*
Malum Akçaabatlıyım.
Arada bir nabız tutalım dedim.
O amaçla çocukluk arkadaşım ve köylüm Cevat Birinci ile konuştuk uzun uzun...
Hayatı konuştuk.
İnsan olmayı,
Vefayı,
Dostlukları,
Dini/ahlakı
Ve hatta siyaseti konuştuk...

Cevat Birinci çok rahat görünse de özde mahcuptur.
Övülmeye gelmez yüzü kızarır.
"İslam ahlakı rehberimdir" der.
*
"Kendimi bildim bileli özellikle bana ihtiyacı olan insanların emrinde oldum.
Her zaman doğruları anlattım.
Elbette ki bunun bu gün önemli bir karşılığının olduğunu da görüyorum.
Çünkü menim insanlarım vefalıdır.
Candır.
Zaman zaman iyi niyetimin istismar edildiğini görsem de bu halimiz değişmez.
Çünkü ben sözünü namus bilen ve onu bize böyle öğreten Fevzi Birinci'nin oğluyum.
Ki Babam, alacağına ve vereceğine de dakikti.
Bu hal bizde ahlakın temelini oluşturur.
*
Evet, Allah razı olsun.
Babacığım rahmeti rahmana kavuştuğunda bu halkımızdaki bana ve babama olan sevginin ne denli coşkulu olduğunu yaşadım.
Bu vefanın bendeki minneti bitmeyecektir.
*
Geleceği kimse bilemez.
Biz ne planlar yaparsak yapalım,
Allahın da bir planı var.
İşte asıl olan odur.
Evet, yıllarca din hizmetlerinde İmamlık yaptım.
Halkımın teveccühü ile Dörtyol Belediye Başkanlığı yaptım.
Derken,
Şimdi de Akçaabat Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktayım.
*
Yarın nerede olacağıma Allah ömür verirse benim dışımdaki oluşumlar karar verecektir.
Bana ihtiyaç varsa,
Ben de o ihtiyacı en iyi şekilde görmek için elimden geleni yapacağım.
Ama dedim ya benim böyle bir aşkla,
Yani makam mevki aşkıyla yanıp tutuştuğum sanılmasın.
Benim yerim halkımın gönlüdür ve orada bulduğum değeri,
Kaybetmeden taşımanın derdindeyim."
*
Evet Başkan Birinciden özetle aldığımız mesajlar bunlar.
Görelim Mevla neyler.
Neylerse güzel eyler...
SEVGİSİZ EĞİTİM OLMAZ
Trabzon Aydınlıkevler İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Muhammet Ali Danışman Gazetemizi ziyaret ederek teşekkür etti.
"Yaptığımız etkinlikleri gazetenizde görmek bizler için büyük onur.
Bu sosyal ve kültürel etkinliklerimiz basında yer aldıkça örnek olmak gibi bir güzellik yaygınlaşıyor.
Moral oluyor...
Okulumuzda halen 28 Öğretmenimiz mevcut.
Aramızda yardımlaşarak oluşturduğumuz bir havuz var.
Bu havuzda ayda yaklaşık bin, bin beş yüz lira para birikiyor.
İşte o paralarla ihtiyaç sahibi yerli ve yabancı öğrencilerimize katkı veriyoruz.
Suriyeli Öğrencilerimiz var.
İnanın çok fakirler.
Görünce insanın içi parçalanıyor.
Aileleriyle de görüşüyoruz. Evlerine gidiyoruz.
Devletimiz yardım ediyor ama yine de ihtiyaçlar bitmiyor...

Önceleri Suriyeli çocuklar çok geçimsizdiler.
Savaş psikolojilerini bozmuş olmalıydı.
Sevgisizlik itilmişlik perişan etmişti onları.
Ama şimdi inanın Türk Bayrağına saygıları,
İstiklal Marşını okurken manevi hazları tıpkı bizim çocuklarımız gibi.
Yani sevince,
Emek verince oluyor...
Tabi bu arada belirtmeliyim ki,
İl Milli Eğitim Müdürümüzün de bizlere büyük destekleri oluyor.
Toplam 383 öğrencimiz ile adeta bir aile gibiyiz.
*
Tebrikler sevgili Müdürüm.
Yüreğinize,
Emeğinize sağlık...
İÇERDE BİR BORDO/MAVİ
Artvin'den bir mektup aldım.
Artvin Cezaevinden.
Bir Mahkumdan.
Trabzonsporlu bir mahkumdan.
Üstelik Akçaabatlı.
Üstelik taka okuru.
Hatta illa da "Tarafsız Köşe" okuru.
Yani benim okurum Sami Sali.

Sami Sali diyor ki:
Harun Abi.
Ben fanatik Trabzonsporluyum.
Öyle böyle değil;
Ölümüne Trabzonsporluyum.
Kulüp Başkanımız Muharrem usta ve Kaptanımız Onura mektuplar yazıyorum.
İmzalı bir forma ve 40 numara krampon istiyorum.
Çok mu bir şey istiyorum bilmiyorum.
Ama nedeni her ne ise,
Bir cevap dahi vermeye tenezzül etmiyorlar.
Bütün arzum bu mağdur zamanımda Bordo/Mavi aşkıyla tahammül gücümü arttırmak,
Aidiyetimi pekiştirmekti.
Ama bu ilgiyi görmedim.
Evet, böyle diyor Sami Sali.
*
Şimdi diyorum ki,
Trabzonspor'un bu vefasız ve ilgisiz tavrı göstermeye hakkı yoktur.
Bu kulüp taraftarındır.
Sevgili Ulaş Özdemir!
Lütfen bu genç adamın krampon ve Onur'dan imzalı forma talebini tedarik ediniz.
Şayet "bizi ilgilendirmez" der olaya Fransız kalırsanız,
B en bu forma talebini bir şekilde halledeceğim.
Ama bu sizin eksiğinizi tamamlamış olmaz,
Bilesiniz.
AFRİN TÜRKİYE AMERİKA
Türkiye,
Amerika'ya rağmen çok sık olmasa da bazı çıkışlar yapmıştır.
Mesela Afyon ekimi mevzuu.
Mesela Kıbrıs çıkartması.
Ve bu PYD ve Afrin meselesi..
*
Evet, bu Afrin mevzuu Amerika'nın açık seçik Türkiye'ye karşı savaşına bir karşılıktır.
Ben bağımsız bağlantısız özgür bir devletim demektir.
Ben senin uydu devletin,
Mandan değilim demektir.
Sen peni tanimaysan, pen seni hiç tanimayrum demektir.
Karşında vatanı için ölmeyi göze alacak 80 milyonluk bir millet var.
O milletin adı "Türkiye'dir" demektir.
*
Bu "Dünya yıkılır, Türkiye kurulacak yeni dünyada yerini alır" demektir.
Türkiye yalnız değildir, demektir.
Türkiye'nin gücü bu oyunu bozar demektir.
*
Ne oldu?
Biz kararlı olunca.
"Evimizin dibinde eşkıya dolaşamaz" deyince ve Afrin'e girince.
Uyandı uyuyan NATO.
Geldi limana ABD.
"Türkiye'nin rahatsızlığını anlıyoruz" diyorlar...
Öyle mi oldu şimdi.
*
Biz kararlı olunca,
Gördük ki,
Bunların yaptıkları blöfmüş.
Ne de olsa pokerci bunlar...
Ama biz de fena değiliz hani.
Zira çoktan çok,
Azdan az...
TRAMP ARIYOR!
Alo!
Ben Trump.
Amerikan Başkanı.
Ne diyecektim biliyor musun?
Siz Suriye'de 30 km içeri girebilirsiniz.
Ha şey;
Ben de oralardayım biliyorsunuz;
Karşılaşmayalım.
Yani sizinle çatışmak istemem.
Okey!
*
Ne "Okey" ulan!
6 yıldır size orada bir güvenli bölge oluşturalım diye diller dökmedik mi?
Şimdi mi geldi aklınız başınıza.
Hem ne demek "sizinle çatışmak istemeyiz."
*
Bak seen!
Biz her şeyi göze aldık bayım.
No problem.
Okey!
Yani anladun!
SABRIMIZ YOK BEKLEMEYE
Doğu Karadeniz'in tam anlamıyla gelişmesi , Trabzon ve çevre illerden batı illerine göçün durdurulması için birinci derecede gerekli olan ihtiyaç Yoldur.
Ama illa da demir yoludur.
Düşünebiliyor musunuz:
Ruslar 1915 yılında bölgemizi işgal ediyorlar.
İlk işleri bölgeye demiryolu getirmek oluyor.
Ve bizimkiler gibi yıllar yılı düşünmeler,
Yok efendim hangi evin başından,
Hangi derenin solundan geçecek hesaplarına gerek duymadan ve o günün şartlarında yola öyle bir koyuldular ki,
Soluğu Maçka'da aldılar...
Sonra Malum Rusya'da Bolşevik ihtilalı olur ve 1918 de çeker giderler...
Ve demir yolu demir atar...
Sonra Ülkemiz nice işgal badirelerini henüz atlatmıştı ki,
10 Nisan 1924 de TBMM'de Trabzon Erzurum demiryolu yapılması kanunla kabul edilir.
Atatürk bir Trabzon ziyaretinde yaptığı açıklamada:
Bu akıllı ve zeki insanların bir an önce Anadolu'ya şimendiferle bağlanması,
Yani demiryoluyla bağlanması benim hedefimdir.

İyi de ne oldu da bu demiryolu bir türlü gelemiyor.
Bırakalım kara treni.
Kara karınca olsaydı vallayı bu güne kadar bu tren 10 kere gelmişti bu bölgeye.
*
Ciddi ciddi merak ediyorum.
Devlet bu bölgeye neden cimri davranıyor?
Özellikle Trabzon,
Rize Artvin ve Giresun'a...
*
Efendim Şubat 2018 de ihalesi yapılıyormuş.
Ben ihale değil,
Tren istiyorum tren...
PARASIZ BÜYÜK OLSAN NE YAZAR.
Evet,
Parasız büyük olmak,
B insan için de oldukça zor iştir.
Büyük dedin mi,
Parası/pulu
İmkanı olmalı.
İhtiyacı olana el tutmalı.
*
Mesela Trabzon Büyük şehir oldu da ne oldu.
Yatırım yapmak için kıvranıyor ama para yok.
Tabela büyük Şehir.
Lakin çare değil.
Maliye para verirken,
Nüfus ve yüzölçümü kriter alıyor.
Oysa Trabzon'u ütülesek vallahi 2 Konya olur...
Ama anlatamıyoruz.
BOZTEPE BETON TEPE
Trabzon Boztepe'de bulunan tarihi Cephaneliğin,
Yaklaşık 20 metre yakınına bir otel yapılıyor.
Tepkiler büyük...
Tepkiler haklı...
Sitemlerden,
Anıtlar Kurulu ve ilgili sivil toplum kuruluşları nasibini aldı.
Alıyor...
Lakin çok geç.
*
Bu durumlarda rahmetli babam derdik ki:
Olan oldu Veysel boşuna yanma.
Sana kim dedi ki,
Uyu/uyanma.
Kapı kitli,
Cepte cüzdan
Para yok.
*
Boztepe bitti azizim.
Beton tepe olmuş.
Merhaba tele vole!
FIKRA
Irza tecavüz davasıyla bir çapkını mahkemeye getirdiler.
Yargıç sordu: "Bu suçu ne diye işledin?"
Delikanlı: "Şeytana uydum.
Bana yol gösterdi, bu işi yaptırdı"
Bektaşi olan yargıç: "Be’hey çapkın!
Hz. Adem'e bile secde etmemek için cennetten kovulmayı göze alan şeytanın işi yok da,
sana pezevenklik mi yapacak!.."