Okullar ailenin yerini tutmak üzere de işlev görür. Bir bakıma aileler, okul çağına gelen çocuklarının eğitim sorumluluğunu okullara bırakır. Sınav baskısının olmadığı okulöncesi eğitimle ilkokulun ilk yıllarında çocuklar, okula severek giderler. Ama ne zaman ki sınav baskısı onları zorlamaya başlarsa, o zaman okul, itici gelmeye başlıyor.
Bugünkü durumda lise öğrencisi olup da okula severek gittiğini söyleyen genç bulmak çok zordur. Çünkü 15-16 dersin ağır yükü altında zorlanan bu gençlerin, bu şartlarda sevinmek isteseler de sevinemeyecekleri açıktır. Şimdilerde MEB, gençleri bu kadar ağır ders yükünden kurtarmak için kolları sıvadı. Derslerin azaltılması çok doğru bir karar. Ancak derslerin azaltılması ile birlikte okulda sosyal etkinliklerin öne çıkarılacağına ilişkin çalışmanın ölü doğması ihtimali yüksektir. Çünkü bu sınav baskısı olduğu müddetçe, hiçbir genç gidip de sosyal etkinlik için çaba sarf etmez. Sonuçta bu haliyle de gençler, okulu sınav kazanma merkezi olarak algılamaya devam edeceklerdir. Bu da eğitimde değişen bir şey olmayacağının işaretlerini vermektedir.
Çocuk ve gençlerin okulu sevmemeleri için o kadar çok neden var ki…
Okullar cazip mi? Okul sıralarında ben şahsen 10 dakika oturamam. Ama çocuk ve gençlere, “bu sıralarda 8 saat otur ve dinle” diyoruz. Bu haksızlık değil mi? Sekiz saat dinlemek zordur. O zaman ne oluyor? Öğrenci “dinlermiş” gibi yapıyor. Kendimizi kandırıyoruz.
Okulların cazip hale getirilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ama nasıl? Öğrencinin okulda, iki medeni insan gibi konuşup dertleşebileceği kaç öğretmeni var? Yahut böyle bir öğretmeni var mı? İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyal varlık olmanın gereği insan, başka insanlarla iletişim kurmak ister. Başka insanlar bağlamında öğretmenler de var, hatta yöneticiler de… Öğrenciler, öğretmenlerinden görecekleri sıcak ilgi ile okula ilgili hale gelebilirler. Okullar, internetcafelerden cazip değilse, öğrenci niçin okulu tercih etsin ki…
Hep söylediğimiz bir gerçeği tekrar altını çizerek ifade edelim: Öğrenciler okulu sevmiyor ve okul yönetimleri, okulun öğrencilere sevimli hale gelmesi için bir şeyler yapmalıdırlar. Sınavlar bitti, okul bitti… Doğru. Ama sınavlar bittikten sonra okulda herkesin ilgisini çekebilecek sosyal etkinlikler yapılamaz mı? Bırakalım öğrenciler özgürce nasıl gün geçirmek istiyorlarsa geçirsinler. Böyle bir başlangıç öğrencilerin okula karşı ilgisini canlandırabilir.
Sınav odaklı bir eğitim sisteminde öğrenciler okulu sevemezler. O zaman eğitim sistemini sınav odaklı olmaktan çıkarmamız gerekir. Tür Eğitim Sisteminde şu anda düşünülmesi ve mesai harcanması gereken konuların başında bu “sınav odaklılık” gelmelidir. Sınav odaklı eğitimde hayatın öğretilmesi ve öğrenilmesi gibi bir amaç yok. Sadece sınava odaklanmış etkinliklerle, okulu cazip kılmamızın mümkün olmadığını anlamamız gerekmektedir.
Çocuk ve gençlerin okulu sevmemeleri sorunu, onların değil, bizim sorunumuzdur. Bu sorunun birçok nedeni olmakla birlikte, en büyük neden, okulun sınav odaklı çalışan bir mekanizma olması ile ilgilidir. Yani sınav odaklı bir eğitim sistemi yaşadıkça, çocuklar okulu sevmemeye ve dolayısıyla mutsuz olmaya devam edeceklerdir. Çocuklarımızın mutlu olmaları için her zamankinden farklı teknikleri denemek zorundayız.
Çok Okunanlar
Trabzonspor'da Göztepe yenilgisi sonrası oyuncular arasında neler yaşandı?
Tanju Çolak’tan Şenol Güneş’e Sert Eleştiriler: "Beğenmiyorsan Gitmeyeceksin!"
Disiplin Sorunlarıyla Gündeme Gelen Nijeryalı Golcü, Trabzonspor’a Transfer İçin Göz Kırpıyor
Şenol Güneş Kararını Verdi; O Stoper yine kadroda yok
Kredi kartı borcu olanlara müjde! 60 ay fırsatı duyuruldu
Trabzonspor’dan Taha Ali Sürprizi