Trabzonspor’un ilk yabancı futbolcusu bilindiği gibi 1970 yılında ikinci ligde oynarken Romanya’nın Farul Costanta takımından transfer edilen,o dönemler Romanya Milli Takımının da kaptanlığını yapan orta saha oyuncusu Raculen Koszka’dır.(Koska)

Ve bu transfer nedeniyle Farul kulübü Trabzon’a davet edilip Avni Aker’de sanırım beraberlikle

sonuçlanan bir maç ta yapılmış, ve Romenler antrenman yapsın diye kulübün toprak olan bahçesine

yumuşak asfalt serilmişti.

Lakin bu asfalt yumuşak değil bildiğimiz yol asfaltı olunca pek işe yaramayıp sonradan sökülmüştü.

‘KOSKA’YA ŞEHRİ GEZDİRİN’

‘Koska gelecek’ dediler,sonradan Trabzonspor un ilk kulübü olan eski Ocak kulübünün bahçesinde

büyük bir merak ve heyecanla bekliyoruz.

Derken demir kapıdan içeri,1.85-90 boylarında üzerinde Sümerbank’tan alınma havası veren gri

takım elbisesi ve ayakkabılarıyla 30 yaşlarında gösteren Koska girdi içeri.

Yönetim Kurulu odasına alındı, bir süre sonra içeriden bir yönetici kapıya çıkıp malzemeci Mehmet

Abi’ye (Kuş Mehmet) meydandan taksi çağırdık, Koska’ya şehri gezdir’ dedi.

Mehmet Abi bana ‘istersen sen de gel’ deyince, dururmuyum, hemen atladım taksiye başladık tura.

Meydan, Soğuksu, Atatürk köşkü derken Boztepe’ye çıkıp, gazinonun şehre bakan yamacında tahta

bir masaya oturduk.

Mehmet Abi çay söyledi , semaverle geldi, bir yandan içiyoruz bir yandan da Koska’ya parmağıyla

şehri gösterip neresi olduğunu söylüyor Mehmet Abi.

‘Lİ-MAN, KALE-PARK ,MEY-DAN’

Hani öyle olursa sanki anlayacakmışlar gibi çok yavaş konuşulur ya yabancılarla..

Mehmet Abi’de parmağıyla gösterip ‘ Li- man, Kale- park ,Mey-dan ‘ filan deyip güya Trabzon’u

tanıtıyor Koska’ya..

Derken merakla Koska’yı incelemeyi bırakıp ben girdim devreye, Koska, Koska deyip elimle masaya

sağbek numarası 2 yazdım, işaretle yok dedi.

Solbek 3 ,yok,

Stoper , libero 4-5 yok

Eliyle 1 dakika işareti yapıp bu kez o yazdı masaya parmağıyla 8- 10

‘Ya Mehmet Abi dedim; Bu adam orta saha.’

‘Ne orta sahası’ dedi ‘Stoper, stoper’.

Sonuçta Koska gerçekten bir orta saha oyuncusu çıktı. Hem de çok iyi bir orta saha.

Hatta , Avni Aker’deki ilk antrenman çiftkalesini de izledim.

Ki o zamanlar Trabzonspor’un Perşembe günleri çoğunlukla A takımı B takımı diye kendi arasında

ikiye bölünerek yaptığı çiftkale maçlarında tribünler maç gibi kalabalık olurdu.

Hatta bazen tribünler dolar, bır kısım seyirci de sahanın kenarına inerdi.

4-3-3 e göre orta sahanın sağında oynayan Koska, sağaçık rahmetli Osman Türk’e öyle toplar attı ki

tabiri yerindeyse O’nu milli yaptı.

Yalnız bu Koska solaçık Ahmet’in (Sahtekar) attığı çalımlardan sonra tribünlerden büyük alkış aldığını

görünce, sonraları adeta topu kimseye vermez oldu.

Bu arada rivayet edilirdi ki; Koska’yı Romanya’da izleyip beğenen kişiye ‘Yahu biz seni stoper almaya

gönderdik ama, sen gittin orta saha oyuncusu aldın’ derlermiş te, kendisini şöyle savunurmuş;

‘Valla benim seyrettiğim maçta 5 numaralı forma giyiyordu, ben ne yapayım!’

‘BEN VAR ROMEN MİLLİ TAKIMI YOK TRABZONSPOR’

Başlangıçta çok yararlı olan ,takımın penaltılarını da atan bu Koska sonradan hem sakatlanıp formdan

düştüğü, hem de eşinden kaynaklandığı söylenen problemler yüzünden gözden çıkarılınca, Suat Abi

tarafından belki de biran önce gitsin diye kadroya alınmaz oldu.

Ocak kulübün bahçesinde yaptığımız maçların birinde o hafta deplasmanda oynayacak

Trabzonspor’un kadrosuna alınmayan Koska ‘da girip içeri soyundu ve gelip bizimle oynamaya

başladı.

Hem oynuyor hem de yarım yamalak Türkçesiyle söyleniyordu:

‘ !... Ahmet Suat...

Ben var Romen Milli Takımı , yok Trabzonspor..’

Bu cümlenin tamamını Kemeraltı’ndaki dükkanında ziyaretine gittiğimiz günlerin birinde İhsan Öksüz

arkadaşımız kendisine söylemişti de, Suat Abi ne kadar gülmüştü.

Rahmeti bol , mekanı cennet olsun.

Ucuz bilete devam, seri galibiyetlere selam!..

Henüz tam oturmamış futbol mantığına,

Takıma geç katıldıkları için gerçek görüntüsüne kavuşamamış oyunculara,

Son maç hariç taraftarından yeterli destek görememesine rağmen, geride kalan 10 maçta 7 galibiyet, 2 beraberlik ve VAR- Hakem işbirliğiyle iptal edilen Onuachu’nun muazzam golü yüzünden Fenerbahçe karşısında alının tek yenilgiyle 23 puan toplayan Trabzonspor, lider Galatasaray’ın ardından ikinci sıradan mücadelesini sürdürürken aslında çoğunun farkında olmadığı bir başarı hikayesinin temellerini atıyor teknik direktör Fatih Tekke yönetiminde.

Elbette olursa tadından yenmez de bunun karşılığı da illaki şampiyonluk demek değildir.

Lakin Trabzonspor her sezon şampiyonluğa oynamak zorundadır.

Bunun açılımı da şudur ki; Daha devre olmadan zirvenin çok uzağında kalarak havlu atmamak, en azından Nisan ayına kadar mukul bir puan farkıyla insanlara da ‘O onu yenerse ,biz şuradan 3 puan çıkarırsak’ gibi hesaplar yaptırıp ilgiyi ve heyecanı devam ettirmektir.

Çünkü bu sayede ateş tavında tutulur,

Kızgınlıklar, kızgınlıklar, küskünlükler de unutularak gelecek yılların çok daha güçlü zirve adayı bir Trabzonspor’unun temeli atılır.

Yani Fatih Hoca’nın Eyüp maçından sonda yaptığı açıklamada kullandığı ‘1. ile 4 arasınrda bir yer hedefledik. Bazıları bunu da kullanıp olayı başka yerlere çekebilir ama bunlara aldırmayın’ sözleriyle anlatmak istediği de budur.

Ve bu yönde alınan yol da hiç kısa değildir.

***

Şimdi yapılacak bir iş vardır ki bence şudur;

Eyüp maçında uygulanan bilet ücret tarifesini diğer maçlarda da sürdürüp Papara Pank’ın tribünlerini futbolcuları da hem maç esnasında hem de maçtan sonra coşturan görüntüsünü devam ettirmektir.

Bir kaleciden fazlası ;

ONANA

Şampiyonluk sezonundaki özellikle içeride ve dışarıda oynanan derbi maçlarındaki inanılmaz kurtarışları ile bence kaldırılan kupanın en büyük pay sahibi olan Uğurcan Çakır gibi bir kalecinin ardından Trabzonspor kalesine kim geçse sürekli Uğurcan’la kıyaslanıp tartışılacak, işi hiçte kolay olmayacaktı.

Bu doğrultuda gündeme çeşitli isimler gelse de, sonunda İngiliz devi Menchester 29 yaşındaki Kamerunlu eldiveni Onana transfer edildi.

Tabi Onana çoğunluk için muammaydı.

Zira son dönemlerde eski formundan uzak kalıp gözden düşerek kaleyi kaybetmişti.

Üstelik de Trabzonspor’a göre çok astronomik bir ücretle alınmıştı.

Ancak görüldü ki, çoğumuzun beklemediği şekilde 40 yıllık Trabzonlu gibi yüksek aidiyet ve sahiplenme duygusuyla işe sarılan Onana , kaledeki başarısının yanında kadrodaki genç kalecilere de el atıp bilgilerini paylaşıp hatalarını gidermek için çaba harcıyor, ayrıca U19 takımını da ziyaret ederek oradaki kalecilere de el atıyor.

Bu yüzden daha önce de yazdığım gibi Uğurcan’a bir kez daha teşekkür edilmeli.

Hem görev yaptığı dönemlerdeki üstün performansı, hem Mayısa kadar beklese elini kolunu sallayarak bedave gidecekken Trabzonspor’a tarihinin en yüksek bonservis ücreti kazandımasıyla, hem de Onana gibi bir ismin Trabzonspor’a gelmesine vesile olmasıyla..

KİŞİSEL BECERİNİN MODASI GEÇMEZ!

Günümüzün değişen futbol anlayışında dribling, çalım gibi özellikler geri planda kaldı gibi gözüküp, futbol robotik ve mekanik bir görüntüye bürünse de,

Ve de bazı teknik adamlar bunda ısrarcı olup futbolcuların var olan doğal yeteneklerin kullanmasına pek sıcak bakmasa da;

Trabzonspor’un 19 yaşındaki Fildişili oyuncusu Ouali’nin 51. dakikada yarım düzine insanı slolam yaparak ekarte ettikten sonra Eyüp filelerine gönderip takımı rahatlatıp , galibiyeti de garantiye alan gol bir kez daha göstermiştir ki;

Oyup planı içerisinde kullanılan kişisel beceri,eskiden olduğu gibi günümüz futbolunda ve gelecekte de en büyük koz olmaya devam edecektir.

Ve de ne yazık ki sayıları bir elin parmakları kadar kalan bu tip futbolcular da sahalardan çekildiklerinde otomatikleşerek doğallıktan ve uzaklaşarak renksiz hale gelecek futbol

insanları stadyumlara çeken cazibesi de azalacaktır.

Her aldığı topla rakip altı pasın köşesine kadar inen Ali Kemal Denizci’ye ‘Top sürme , al-ver’

Yattara’ya, Maradona’ya, Messi’ye de ‘Sakın çalım yapmayın, boş adama tek pas yapın ‘ demek gibi bir saçmalığı oyun planına sadakat olarak yorumlayan teknik adamlar artık gerçeği görmeli..

ARADABİR..

Trabzonspor gençlerimizin hayali bizlerin de özlemi ve sevdasıdır..

Ömer abi,kardeşi Sefer ve Servet kardeşimle Uzun Sokak'ta bir araya geldik.

Formasını giyemedik ama hayal etmek de yasak değil ya..!

Ömer ağabeyim araya sıkıştırdı.

Servet sağacık,Sefer solacık ben de santrafor.

Servet fısıldadı ‘Sen de aranan 10 numara abi.’.

Bir anı olarak kalması dileğiyle...

HAYRİ GÜNER