Türkiye'nin Suriye'de güvenli bölge için yaptığı harekat başlangıçta ekonomi için bir kez daha "acaba" sorulmasına neden olmuştu. 
 
Dövizin tırmanması, borsanın gerilemesi moralleri bozsa da ilerleyen süreç Türkiye'nin lehine gelişti.
 
Batılı devletlerin Suriye ile hiç bir ilişkileri olmaması gerekirken, Türkiye'ye özellikle sığınmacılara sahip çıkmasından ötürü müteşekkir olmaları gerekirken her fırsatta bize ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırıya geçtiler.
 
Ekonomi ile ilgili sayısız yalan haberle yabancı yatırımcının kaçması için tüm argümanları kullandılar.
 
Türkiye'nin bugünkü konumunda kendileri olsalar emin olun yeri göğü inletmişlerdi.
 
Öyle hazımsızlar, öyle kibirli ve müslüman düşmanı olmuşlar ki iş futbola kadar dayandı.
 
UEFA milli takım ve futbolcularımızla ilgili her geçen gün soruşturma açıyor.
 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı için Alman ve Fransız dergileri "diktatör" kapakları ile çıkabiliyor.
 
Mesele Türkiye'nin değişen ekonomik dengelerin yanı sıra yeraltı zenginliklerinin bir kaç emperyalist ülkece kapışılmaya çalışılması karşısında Batı'ya teslim olmaması.
 
Petrol ve gaz için Akdeniz'e çökmüş durumdalar.
 
Nitekim Trump, "Petrolu ve Kürtleri sağlama aldık" diyebiliyor.
 
İddia o ki, Besleyip büyüttükleri DEAŞ'a şimdilerde seçim yatırımı olarak operasyon yaptıklarını ve Bağdadi'yi öldürdüklerini açıklıyorlar.
 
Türkiye Suriye operasyonuyla büyük iş yapmıştır.
 
Bazı çevrelerde memnuniyetsiz ifadeler olabilir.
 
Niyetlere bakmak lazım.
 
Milli meseleler hamasete kurvan edilecek meseleler olabilir mi? 
 
Bu süreçten en az hasarla çıkıyoruz, şehitlerimiz gazilerimiz oldu onları hep rahmet ve minnetle anacağız.
 
Dün de 29 Ekim Cumhuriyet bayramını kutladık.
 
Bugünler birlik beraberliğin pekiştiği özel günlerdir.
 
Buna her devirden daha çok ihtiyacımız var.
 
Bu yıl farklı.
 
Her yıl Cumhuriyet bayramı biraz daha coşkulu kutlanıyor.
 
Her yıl düşmanlarımızı, insanımız biraz daha net görebiliyor.
 
Dün gazete sayfalarını değiştik.
Bazı haberleri öteledik.
Cumhuriyet kutlamalarını ve haberlerini koyduk.
Söz konusu para değil. Cumhuriyet hassasiyeti.
Hem okurlarımızda
Hem iş dünyasında bu hassasiyet yeniden yükselişe geçti.
Şunu söyleyeceğim.
Türkiye 28 Şubat dömenini yaşadı.
Ve ders aldı.
Türkiye 15 Temmuz öncesi ve sırasını yaşadı ders aldı.
Bizim rejimimiz Demokratik Cumhuriyet.
Hiçbir şeyi abartmadan yolumuza devam edeceğiz.
Milli ve manevi değerlerin aşınmasına fırsat vermeyeceğiz.