Instagram’da 22 bin takipçiye ulaşan genç gezgin Yayantorun, 81 ili yürüyerek gezme hayaliyle çıktığı yolculukta Karadeniz’e ulaştı. Trabzon’da TAKA Gazetesi’ne konuşan Yayantorun, “Evde de yolda da ölüm varsa, ben yolda olayım” diyerek hayat felsefesini anlattı.

TAKA: Yayantorun isminin bir anlamı var mı?

YAYAN TORUN: Evet, ismimin ilginç bir hikayesi var. Sahabelerden biri olan Yayan Dede, Anadolu’ya gelen ilk Müslümanlardan biriymiş ve Anadolu’da İslamiyet’i yayan ilk kişi olarak biliniyor. Kimse onun gerçek ismini bilmediği için herkes ona “Yayan Dede” demiş. Ben yürümeye başladığımda da insanlar ona ithafen bana “Yayan Dede’nin torunu” yani “Yayantorun” demeye başladılar. Zamanla bu isim üzerimde kaldı.

YAYAN TORUN: İnsanlar beni tanıtırken “Türkiye’yi yürüyerek geziyor” demek yerine “Yayan Dede’nin torunu” diyorlardı. Şunu düşündüm, Herkes “gezgin”, “seyyah” gibi benzer isimler kullanıyor. Ama benim yaptığım iş, içerik kalitem, tarzım bu isimlerden çok farklı. Bu yüzden sıradan bir gezgin ismi kullanmak yerine, bağlam dışı ama özgün bir isimle bir kimlik oluşturmam gerektiğini düşündüm.

TAKA: İnsanlar seni bu isimle mi tanıyor?

YAYAN TORUN: Videolarımda defalarca gerçek ismimi söylesem de, izleyenlerin çoğu fark etmiyor bile. Ailem bile artık bana adımla değil, “Yayan”, “Torun”, “Yayantorun” diye hitap ediyor.

TAKA: Sosyal medyada bu kadar göz önünde olunca linçlendiğin oluyor mu?

YAYAN TORUN: Sabah akşam diyebilirim. Sürekli olmasa da sık sık linç ediliyorum.

TAKA: En son neden linç edildin?

YAYAN TORUN: Trabzon’un merkezinde, göbeğinde çok büyük bir fare gördüm. Bunu videoya çekip paylaştım çünkü beni takip eden bürokratlar var ve onların da bu durumu görmesini istedim. Ama Trabzon’un yerlilerinden biri “Neden şehrimizi kötü tanıtıyorsun?” diye tepki gösterdi. Oysa ben sadece büyük bir fareye dikkat çekmek istemiştim.

TAKA: Seni sosyal medyada özellikle Instagram’da oldukça popüler videolarla gördük. Bu süreç senin için nasıl başladı?

YAYAN TORUN: Takipçilerimden çok büyük destek gördüm. Videolarımı paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmamı sağladılar. Amacım insanlara daha fazla yeri gösterebilmek. Ne kadar büyük kitleye ulaşabilirsem o kadar iyi olur.

TAKA: Türkiye'de her yerin güvenli olmadığını biliyoruz. Sen bu yolculuklara çıkarken neleri göze alıyorsun? Güvenlik konusundaki düşüncelerin neler?

YAYAN TORUN: Depremi yaşamış biri olarak ölümün ne kadar ani olabileceğini gördüm. Evde de olsam, yolda da olsam ölüm aynı. Bu yüzden korkum yok. Kötüsünden korusun, iyisiyle gelsin yeter.

TAKA: Peki bu yolculuklarda plan yapıyor musun? Bir gününü nasıl geçiriyorsun?

YAYAN TORUN: Hiçbir plan yapmıyorum. Sabah uyanınca sadece "Bugün ne yapmak istiyorum?" diye soruyorum kendime. Günü öyle yaşıyorum. Nerede yatacağım gibi şeyleri günün sonunda, uykum geldiğinde düşünmeye başlıyorum. Genelde camiler ya da cami avlularındaki banklar ilk sığınağım oluyor.

TAKA: Yaşın kaç? Bu serüvene ne zaman başladın?

YAYAN TORUN: 21 yaşındayım. Bu yolda yaklaşık 4 aydır yürüyüşteyim. Instagram sayfamı ise 2 aydır aktif şekilde kullanıyorum.

TAKA: Ailen bu yolculuktan nasıl haberdar oldu ve nasıl tepki verdi?

YAYAN TORUN: Başta haberleri yoktu. Büyük medya kanallarında yer aldıktan sonra öğrendiler. İşin ciddiyetini görünce desteklemeye başladılar. En büyük destekçim ailem.

TAKA: Yaşıtların okul okurken sen böyle bir yoldasın. Peki okul ya da üniversite hedefin hiç oldu mu?

YAYAN TORUN: Bir kere üniversiteye başladım ama bıraktım. 25 yaşından önce insan cesaretli olur, sonra o cesaret azalır diye düşünüyorum. Üniversite okumayı istiyorum, aklımda reklamcılık ve pazarlama var. Şu an sabah akşam bu alanla ilgili araştırmalar yapıyorum. Belki ileride tekrar üniversiteye dönerim. Ama gezmek bana şu anda çok keyif veriyor.

TAKA: Gezdiğin şehirlerde konaklama süren nasıl oluyor?

YAYAN TORUN: Güvenliği önemsemiyorum desem de aslında önemsemek zorundayım. Bazı şehirlerde güvenlik sorunları olabilir. Ama şehir ismi vermek istemiyorum çünkü insanlar yanlış anlayabiliyor. Videolarımda hangi şehirleri sevdiğim belli oluyor zaten.

TAKA: Karadeniz bölgesi genel olarak sana nasıl hissettirdi?

YAYAN TORUN: Karadeniz gerçekten muhteşem. Bir yanda yeşil, bir yanda mavi. İnsanları çok sıcak ve misafirperver. Yolculukta moralimin bozulduğu, düşüşe geçtiğim anlarda Karadeniz insanı beni yeniden ayağa kaldırdı. Herkesin önce Karadeniz’i, sonra ülkenin diğer bölgelerini gezmesini tavsiye ederim. Türkiye'de İsviçre'nin doğası da var, başka ülkelerin güzellikleri de.

TAKA: Böyle bir hayatı yaşamak isteyen gençlere ne önerirsin?

YAYAN TORUN: Hayal kurmak yeterli değil. Ben bu yolculuğa saniyelik bir kararla başladım. Başarmanın ilk adımı, harekete geçmek. Sürekli kendimi sorguluyorum: “Şimdi ne yapacağım? Hangi yoldan gideceğim?” Mesela şu an yeni bir döneme giriyorum: Ekipman kullanacağım, doğaya ve kamp hayatına geçiş yapacağım.

TAKA: Bu yolculuk boyunca ekonomik ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorsun?

YAYAN TORUN: Part-time işlerle. Çanakkale’de damlama sistemi söktüm, Sinop’ta boya yaptım, Giresun’da fındık topladım. Yakında Rize’de çayda çalışmayı planlıyorum. Ekonomi elbette önemli ama yeterince isterseniz çözülmeyecek bir şey değil.