Uzman Psikolog Beyza Balta, 31 Temmuz ve 9 Ağustos tarihleri arasında 10 gün içerisinde Trabzon’da gerçekleşmiş olan 2 kadın cinayeti hakkında TAKA’ya konuştu
Uzman Psikolog Beyza Balta yaşanan bu travmatik olayın milliyetçi bir şehirde yaşanmasının çok üzücü bir durum olduğunu dile getirirken bundan sonra bu gibi olayların yaşanmaması adına yapılması gerekenleri şeffaflığı ile anlatı. Balta, ‘’ Kadına yönelik şiddet, yalnızca bireysel bir sorun değil; çocukluk döneminden toplumsal cinsiyet rollerine, eğitimden medya diline kadar birçok dinamiğin birleşiminden doğan sistemsel bir travmadır.’’ dedi.
TAKA: Son 10 gün içinde Trabzon’da yaşanan iki kadın cinayeti toplumda büyük bir infial yarattı. Bu tür kadın cinayetlerinin ve genel olarak erkek şiddetinin temelinde hangi psikolojik dinamikler yatıyor?
ÇOCUKLUK DÖNEMİ ÖNEMLİ
BEYZA BALTA: ‘’Genellikle birden fazla psikolojik ve toplumsal dinamiğin birleşiminden doğar. Bazen otorite ve duygularına sağlıklı şekilde düşünme isteği, birlik, saygısı, kontrol ve güç ihtiyacı şiddet davranışlarını tetikleyebilir. Erkeklik algısının güçle pekiştirildiği toplumlarda erkekler duygularını ifade etmek yerine şiddeti bir kontrol mekanizması olarak kullanabilirler. Ayrıca çocuk döneminde zorlu, fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz kalanlar veya çevrede şiddet davranışlarını gözlemleyenler, ileriki zamanlarda şiddeti normal bir çözüm yolu olarak görebilir.’’
TAKA: Bu tür olaylar kadınlar üzerinde ne tür psikolojik etkiler bırakıyor? Özellikle Trabzon’daki kadınlar için bu cinayetlerin yarattığı toplumsal travmadan bahsedebilir misiniz?
GÜVENSİZ ŞEHİR
BEYZA BALTA: ‘’Bu olaylar yoğun kaygı, sürekli tetikte olma, güvende hissetmeme ve güvensizlik duygusunu artırıyor. Sürekli tehdit algısı da uzun vadede kaygı bozukluklarına zemin hazırlayabilir. Çünkü kişi kendini hiçbir yerde güvende hissetmediğinde beyin sürekli tetikte kalır. Bu da zamanla travma sonrası stres belirtileri veya sosyal ortamlardan izolasyon gibi sonuçlara dönüşebilir. Özellikle Trabzon’daki kadınlarda bu cinayetler “güvensiz şehir” algısını besleyerek ortak bir korku ve güvensizlik duygusu yaratıyor. Böylece bireysel acının ötesinde toplumsal bir travmaya dönüşüyor.’’
TAKA: Bu olayların sosyal medyada sürekli gündeme gelmesi, mağdurlar ve toplum üzerindeki etkisi açısından ne kadar sağlıklı?
ŞEFAF YAKLAŞIM ÖNEMLİ
BEYZA BALTA: ‘’Sosyal medyada bu haberlerin sürekli gündemde olması mağdurlar ve toplum için çift taraflı bir etki yaratıyor. Bir yandan sosyal tepki ve farkındalık oluşturması açısından faydalı. Diğer yandan ise travmanın yeniden canlanması dediğimiz bir sürece yol açıyor. Aşırı maruziyet, mağdur ve yakınları açısından travmayı tetikleyebilir. Sürekli görsel ve hikâyelerle yeniden yüzleşmek korku ve kaygıyı artırır. Burada medyanın şiddeti önlemeye odaklı içerik üretmesi önemlidir. Suçu sonuçlarına indirgemek, mağduru merkeze almak ve failin yanıtlarını öne çıkarmadan şeffaf bir yaklaşım sergilemek gerekir.’’
TAKA: Eğitim sistemimiz, erkek çocuklara duygularını sağlıklı ifade etmeyi öğretebiliyor mu?
ÖFKE KONTROL KAYBEDİLİYOR
BEYZA BALTA: ‘’Özellikle çocuklara duygusal okuryazarlık kazandırılmıyor. Eğitim sisteminde duygusal farkındalık ve duygusal düzenleme becerileri sınırlı yer buluyor. Erkek çocuklardan çoğu zaman duygularını bastırmaları veya güçlü görünmeleri bekleniyor. Oysa psikolojik sağlıklılık, duyguları tanımak ve ifade etmekle başlar. Duyguları bastırmak da ileride öfke ve kontrol sorunlarına zemin hazırlayabiliyor.’’
TAKA: Trabzon gibi kültürel ve manevi olarak güçlü geleneklere sahip bir şehirde, toplumsal cinsiyet rolleri kadına yönelik şiddeti nasıl etkiliyor?
OLAY MEŞRULAŞTIRILABİLİR
BEYZA BALTA: ‘’Trabzon gibi geleneklerin güçlü olduğu şehirlerde toplumsal cinsiyet rolleri kadını “namus, aile onuru” gibi bir pozisyona yerleştirir. Bu ilk bakışta kadının güvenliği ve saygınlığı için bir önlem gibi görünür. Ancak bu koruma algısı kadının davranışlarını, sosyal ilişkilerini ve hareketlerini sürekli denetim altında tutmak anlamına da gelir. Kadının sınırları toplum tarafından belirlenir ve bu sınırlara uymadığı düşünüldüğünde cezalandırma veya şiddet riski artar. Sonuçta şiddet doğrudan olmasa da bu koruma söylemiyle meşrulaştırılabilir veya göz ardı edilmiş olur.’’
TAKA: Medya ve toplum neden mağdurun değil, failin duygularını anlamaya çalışıyor?
ÖNLEMLER GERİ PLANA İTİLEBİLİR
BEYZA BALTA: ‘’Bu bir çeşit psikolojik savunma mekanizmasıdır. Failin duygularını anlamaya çalışmak şiddetin nedenlerini araştırmak için değil, ona bahane üretmek için kullanılıyor. Şiddeti failin ruhsal durumuna indirgemek, toplumu failin eylemlerini anlamaya iter; mağduru merkeze koymaz. Bu yaklaşım da şiddeti meşrulaştırabilir ve kadına yönelik önlemleri geri plana iter.’’
TAKA: Toplum, şiddeti önlemek yerine kadınlara ‘önlem al’ demeye neden bu kadar alıştı?
KALICI SİSTEMSEL DÖNÜŞÜM
BEYZA BALTA: “Kadınlar önlem alsın” demek, erkeklerin şiddet uygulamasını meşrulaştıran bir söylemdir. Çünkü toplumsal ve kültürel yapıyı dönüştürmek yerine sorumluluğu bireye yükler. Oysa kalıcı bir sistemsel dönüşüm gerekmektedir. Sadece “kadına yönelik önlem alın” söylemleri, şiddeti bireysel bir olay gibi göstererek toplumsal boyutunu görünmez kılar.’’
TAKA: Kadınlar koruma kararı aldırsa bile öldürülüyorsa, bu sistemsel bir çöküş değil midir?
TAKİP ÖNEMLİ
BEYZA BALTA: ‘’Koruma kararlarına rağmen kadınlar öldürülüyorsa, bu koruma yollarının yetersizliği açıktır. Kararların detaylı şekilde uygulanması ve takibinin yapılması gerekiyor.’’