Karadeniz Bölgesi’nin her anlamda en kapsamlı sağlık kuruluşu KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’dir.

Bölgede birçok kentte yapılamayan ameliyatlar bu hastanede yapılır ve dünya tıp literatüründeki tüm tedaviler anında hastanede uygulamaya geçirilir.

Farabi Hastanesi’nde Prof. Dr. İbrahim Özen’in Başhekimliği ile başlayan arkasından Prof. Dr. Asım Örem’in başhekimliği ile devam eden süreçte Farabi Hastanesi ciddi kazanımlar elde etti.

Asım Örem eski binayı onarmasaydı bugün ciddi sıkıntılar yaşanacaktı.

Rektörlüğü döneminde İbrahim Özen yuvarlak binayı yapmasaydı Farabi Hastanesi sıkışacak hizmet veremeyecek hale gelecekti.

Farabi Hastanesi’nde Prof. Dr. Halil Kavgacı’nın başhekimlliği döneminde ciddi mücadeleler verilmesine rağmen ekonomik sıkıntıları bir türlü aşılamadı.

Kavgacı, onkolog’tur.

Ciddi bir duruşu vardır.

Koşmaz, siyasetçilerin kapısında beklemez ve kendi yağıyla kavrulmaya çalışır.

Öyle yapınca da Farabi Hastanesi zor günler geçirdi.

Rektör Prof. Dr. Süleyman Baykal’ın döneminde Başhekimliğe Trabzon’un sosyal yapısını bilen, amatör futbol liglerinden gelen Prof. Dr. Yüksel Ayliyazıcıoğlu başhekim oldu.

Güçlü de bir başhekim yardımcılığı kadrosu kurdu.

En önemlisi de Taka Gazetesi başta olmak üzere Trabzon’daki tüm basın kuruluşlarını dolaşarak Farabi’nin sıkıntılarını anlatmış ve kamuoyuna mal etmiştir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde Berat Albayrak, KTÜ ve Farabi Hastanesi için çok ciddi kaynaklar aktardı.

Yazıcıoğlu da bu kaynakları satın alma, borçlar, temizlik ve hastanedeki çalışanlarının döner sermaye gelirlerini ödeyerek müthiş bir tırmanışa ve disipline geçti.

Tam gaz giderken de Rektör Prof. Dr. Süleyman Baykal’ın görev süresi doldu. Dolayısıyla Farabi’de yeni bir dönem başladı.

KTÜ Rektörlüğüne Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı’nın gelmesinden sonra üniversite teknik ve bilimsel anlamda Farabi Hastanesi de sağlık hizmetleri anlamında daha da etkin olmaya başladı.

Yakın arkadaşımız Prof. Dr. Celal Tekinbaş başhekim olarak en zor görevi üstlendi.

Hastanede onun gelişinden sonra ameliyatlar, yatak hizmetleri, enformasyon ve ekonomik beklentiler artı olarak gitmeye devam etti.

Önceki gün bir telefon aldım.

Hastanede her yatan hastadan 20 tl’lik yatak ücreti alınmasından yakınan vatandaşımız bunu haberleştirmemizi istedi.

Ancak Farabi Hastanesi’nin ekonomik durumunu, yaptığı hizmetleri ve geçmişte yaşadığı sıkıntıları bilmediğini düşündüğümüzden hem yukarıdaki hatırlatmaları hem de bundan sonra yazacaklarımı o kardeşimin de dikkatine sunmak istiyorum.

Türkiye kovid salgını ile boğuşuyor.

Mutasyonlar yoğun bakımları doldurdu. Etrafımızda her gün insanlar eksiliyor. Korona virüsün kimi alıp götüreceği belli değil. Bu dönemde en kapsamlı ve Celal hocanın söylediğine göre dünyanın en gelişmiş yoğun bakım üniteleri Farabi Hastanesi’nde de bulunuyor. Bu ünitelerin hizmetini yapmak, teknik donanımını sağlamak, günlük ilaçlarını almak kolay iş değil?

Geçmişten gelen borçlar yüzünden batma noktasına gelen hastaneyi ayakta tutmak kolay iş değildir.

O nedenle normal oda 20, özel orda günlük 90 lira alınması günümüz Türkiye’sinde devede kulaktır.

İmkânı olan mutlaka ama mutlaka bu sağlık kuruluşlarımızı ki tüm bölgeye hizmet veren Farabi Hastanesini desteklemelidir.

Parası olmayanı dışarı mı attılar. Asla. Aynı tedaviyi vermeye devam ettiler.

Prof. Dr. Tekinbaş bir taraftan Türkiye’nin en saygın cerrahlarından biri olarak hizmetini verirken, diğer taraftan da hastanenin yönetimini soğukkanlı bir şekilde devam ettirmesi kolay değildir.

Zordur.

Yüzlerce doktorun, binlerce personelin ve hastaların tedavi gördüğü bölgesel hastanenin başhekimliği görevini yürütmek kolay iş değildir.

Prof. Dr. Celal Tekinbaş ve ekibi bilgeliğiyle, enerjisiyle bu yükün altından kalkmayı başarıyor.

Bizler onlara yük olmayacağız.

Onların yükünü alıp hafifleteceğiz.

O nedenle Trabzon basınının bu anlamda katkıları kişisel değildir, kurumsaldır. KTÜ ve bağlı tüm fakülteleriyle Farabi Hastanesi’ne bu kurumsal desteğimiz devam edecektir.

Allah kolaylık versin.

SEVİYOR MU?

Üç günlük ömrü olan Kelebek Papatya’ya âşık olur.

Ancak ölümüne saatler kala Papatya’ya;

“Seni seviyorum” der.

Papatya ise sadece “Bende” diyebilir.

Sonra Kelebek ölür.

Papatya neden daha önce sevdiğini söyleyemedi diye üzüntüsünden hastalanıp yataklara düşer

Yapraklarını tek tek dökmeye başlar.

Ve döktüğü her yaprakta “seni seviyorum” der

Ve sonunda o da ölür.

O günden sonra sevdiğine, sevdiğini söyleyemeyen herkes Papatya’ya sorar;

Seviyor mu?

Sevmiyor mu diye

ÇINAR

Kadınlar bir çınara yaslanıp, yaşlanmak ister,

Erkekler ise bir Papatya’ya sarılıp uslanmak.

Adam kadına çınar, kadın adama Papatya olduğu sürece

Ne Papatya incinir

Ne de çınar devrilir.

FIKRA

İmam olan Temel’e bir cumada demişler ki

“Hocam Trabzonspor’un maçı var hızlı kıldırsan da maça da yetişsek”

Hoca başlamış ama dua diye bir şey yok, rüku secde derken sağa selam vermiş sola dönünce uzatmış da uzatmış bir türlü bitirmez.

Cemaatten biri seslenmiş hoca iyi gideyurduk ne oldi

İmam Temel cevap vermiş

Güzel gideyurduk solda radara yakalanduk müftü efendi buradaymış.

GÜNÜN SÖZÜ

Çevrendeki insanlar susacağı, konuşacağı ve duracağı yeri bilmiyorlarsa, sen fazla adım atmışsındır onlara. Biraz geri çekil.

Ts Eliot

ZAFER BAYRAMI

Büyük Taarruz Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşlarını minnet ve şükranlarımızla yad ederken Türkiye Cumhuriyeti’nin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.