Yaz dönemi sanayicisi de çiftçisi de memuru da çalıştığının karşılığını almak ister.

Memur maaş artışı, çiftçi ürettiği ürününde alın teri, sanayici daha istikrarlı bir fiyat politikası.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Artvin ve Rize’de yaşanan sel ve heyelanlar sonrası yeniden bölgemizde olacak.

Bölgenin sorunlarını yeniden konuşmak, sanayicinin, çiftçinin sıkıntılarını aktarmak için bu sefer daha uygun bir zemin olacağı kanaatindeyiz.

En sıcak beklenti arasında sel ve heyelanlarda zarar görenlerin zararının karşılanması, evsizlerin yuvaya karışması ve bunun takip süreci var.

Önümüzdeki haftadan itibaren fındıkta da müstahsil bahçeye inecek.

Fındık rekoltesiyle ilgili tartışmalar oldu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu haftaki ziyaretinden fiyat açıklaması da kendisinden beklenebilir.

Geçen yıl açıklanan fiyat 22,5 TL iken 27 liraları gören bir piyasayı görmüştük.

Bu yıl beklentiler daha da arttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TMO’nun alım fiyatını 26-26.5 TL olarak açıklayacağına dair kulis bilgileri de geliyor. Üretici daha da yukarısını 30 TL’yi bekliyor!

Enflasyon rakamları açıklandı; yüzde 18.95. Amerika gibi istikrarlı gördüğümüz bir ülke de bile son 20 yılın en yüksek enflasyonunu ortalamadan yüzde  6’ya yaklaştıklarını biliyoruz..

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde seçimi de konuştuğu bir dönemde Karadeniz’in en önemli katma değerlerinden biri olan fındıkta iyi bir fiyat beklentisi var.

Pandemi Türkiye dinamiklerini yerinden oynattı, ihracatta yıllık bazda 200 milyar doların üzerine çıksak da halkın alım gücü, işsizlik, büyüme noktasında alacağımız çok mesafeler var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim hesabıyla da bölge ziyaretlerini sıklaştırıyor.

Tabanın dikkatini çektiği konuşmalarda özelikle partiye emeği geçenlerin; ancak bir şekilde küsen ya da küstürülenlerin gönüllerini alınmasını istemişti.

Kendisi bizzat bu hareketin içinde, Erdoğan’a partinin Trabzon, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane karnesi de sunulacaktır.

Herkes çok yoruldu, gerçek anlamda normalleşemeyen hayat geri dönüşü olmayan travmalar yaşatıyor.

Tam toparlanıyoruz diyoruz, dikiş tutturuyoruz derken düze çıkamıyoruz.

İşte yaşadığımız orman yangınları, bir haftadan beri ülke olarak seferber olduk.

Deprem bitiyor, seller, sel bitiyor yangınlar.

Türkiye büyük bir sınavın içinde, küresel noktada çözmemiz gereken yığınla mesele var.

Ancak önce kriz tellallığından uzaklaşıp iktidarı-muhalefeti bir araya gelip bölgemizde ve Akdeniz’de yaşanan mağduriyeti çözmemiz gerekiyor.

Sayısız komple teorisi, ihmal vb. üzerinde konuşsak da bunun şu konjönktürde realiteye hiçbir faydası yok.

Yalnız gerekli dersleri çıkartmazsak da artık diyecek söz bulamıyorum.

Mimarlar Odası Trabzon Şubesi Başkanı Gürol Ustaömeroğlu da sorumluluğu başka kanallara atmadan “İnsan hataları kader olmamalıdır” diyor.

Haliyle felaketlerin ana nedeni olarak küresel ısınma gösterilse esas sorumlunun insanın kendisi olduğu unutulmamalı.

Yangınlar nedeniyle merkezi idareyi tek başına sorumlu göstermek hakkaniyete sığmaz.

Akdeniz havzasında Yunanistan’da, İtalya’da birçok noktada her gün irili ufaklı yangınlar çıkıyor.

Giden canlar geri gelmeyecek, can kayıplarımız kadar yaşadığımız mağduriyetler, yetişmesi yıllar alacak ormanlarımızın acısı içimizde hep kalacak.

Tabi ki, PKK terörünün yangınları çıkardığına yönelik iddialar da gündemdeki yerini koruyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yapanların ‘Ciğerlerini sökeceğiz’ diyor.

Son söz,

Artık şu gerçek ortaya çıktı ki üretmekte, yetiştirmede ya da ağaçlandırmada ekonomik değer kadar korumak daha önemli!