Cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletlere yine ayar çekti.
Unuttukları insanlığı hatırlattı.
Suriye'nin Türkiye'ye maliyetini anımsattı.
Vurdum duymazlıklarını, yüzlerine vurdu.
Sonra "Dünya 5'den büyüktür" dedi.
*
Erdoğan o kürsüden onlara;
"Siz yalancısınız.
Daha bize göçmenler için verdiğiniz 5 milyar avro sözünüzün sembolik kısmını tuttunuz.
Oysa biz bu süreçte toplam 25 Milyar dolarlık bir katkı verdik.
*
Siz merhametsizsiniz.
Düşene vurursunuz.
“Eğer Müslüman ise, düşmeyeni de düşürürsünüz.” derken.
*
“Birleşmiş Milletler daimi üyeliği adaletsizdir.
Bu hukuksuzluğunuzla adeta dünyayı ele geçirdiniz.
Kafanıza göre vahşi bir düzen kurdunuz.
Aranızda  bir Müslüman devlet görmeye dayanamıyorsunuz.
Oysa bu dünyada Müslümanların nüfusu Hıristiyanlara eşittir." 
Bunlar da anlatmak istedikleridir.

Suyun Öfkesi  Beşikdüzü'nü Ağlattı

Derelerin  yatağına evi yapıp yatarsın.
Nehirlerin vadisine çalı çırpı ekersin.
Sonra da bir gün çıkar gelir deli sular...
Kalabalık gelir,
Huysuz ve öfkeli gelir...
Ve ezer geçer...
*
Su bu,
Akışı belli.
Huyu suyu bellidir.
*
Su bu, tepesi atar,
İşte o zaman  eyvallahı olmaz.
Vurur darbesini ıslak ıslak...
*
Su bu, azizidir.
Ve ilkelidir.
Su bu, eşkıya değil ki dağlara çıksın.
Kaldı ki, o zaten dağlardan gelir.
Ve "Çekilin yolumdan!" der gibi, saldırıya geçer.
*
Ama su ne derse desin.
Biz bu aymazlığımızın felaketli sonuçlarına her zaman;
"Kader" diyoruz.

Yusuf Turgut Yeniden Başkan

Gazeteciler Cemiyeti yaklaşık dört ay arayla 2 seçim yaptı.
Bu tekrar seçimde Yusuf Turgut  yine başkan seçildi.
Ben kendisini ve rakibi Tekin Atay'ı kutluyorum.
*
Yusuf Turgut'u başkan seçtiren, özellikle bu dört aylık dönemindeki performansıydı.
Kanımca yapılanlar için bu zaman zarfında daha fazlası olamazdı.
Ancak kalan iki buçuk yıl içinde Başkandan beklentiler elbette ki daha fazla olacaktır.
*
Evet, seçim bitmiştir ve gerginlikler de bitmelidir.
Zira TGC bir saygın güçtür.
Bu güç şu veya bu nedenle bölünmemelidir.
Kırgınlıklar neredeyse her zaman her kurumda ve kuruluşta olmaktadır ve olacaktır.
Ancak dediğim gibi büyük kırılmalar ve ayrışmalar olmamalıdır.
*
Akıl ve sağduyu böyle diyor.
Nasıl ki, sağıyla/soluyla, inanmışıyla, inanmamışıyla ve daha nice farklılıklarla bir arada olmak ve birbirimize katlanmak durumundayız;
TGC de tüm farklılıklara hazımlı ve hoş görülü olmalıdır.
*
Yoksa ;
Ayrılmak en kolay bir çözümdür.
Ama kötü bir çözümdür.
*
Zira, artık birbiriyle zıtlaşan şahıslar, kurdukları farklı  kurumlarla bu savaşı sürdüreceklerdir.
Böylece emek ve enerjiler birbirlerini hırpalamaya dönüşecektir..
İşte bu Trabzon Gazetecilerinin ve şehrimizin yararına olmayacaktır.
*
Ayrıca,
Gazetecilik performansı.
Sosyal çevresi.
İnsani yaklaşımları yönüyle de takdire şayan bir isimdir Yusuf Turgut.
Ona başkanlığı sürecinde zaman tanımak, katkı vermek lazım.
*
Kaldı ki, demokrasilerde hiç bir koltuk hiç kimseye baki değildir.
İşte iki buçuk yıl sonra yine bir seçim daha göreceğiz.

Yaylanın Çimenine Yapi Yaparum Yapi

Yaylalarda izinsiz yapılanmaya son.
*
Birkaç gün önceki manşet haberimizdi.
Bu haberimizde Akçaabat Belediye Başkanı Şefik Türkmen'in duruşuna katkı verilmiştir.
Yaylaları tatil yerlerine çevirmişler.
Villaları hatta apartmanları dikmişler.
*
Ancak iş işten geçmiş gibi.
Yaylalar çoktan varoşlara dönüşmüş gibi.
Kafasına esen çirkin beton binaları dikmiş ve o güzelim çimenleri hunharca yok edip kapılarının önlerine  yollar yapmışlar.
Ve üstelik bu devletin iş makineleriyle...
*
Hani biz daha kentleri düzene sokamamışken, yaylaların yaşanılır hale getireceğine inanmak istesem de, inanamıyorum.

Yanlış Bilinen Atasözleri

"Güzele bakmak sevaptır" değil,
"Güzel bakmak sevaptır."
*
"Azimle sıçan duvarı deler" değil,
"Azimli sıçan duvarı deler."
*
"Göz var nizam var" değil,
"Göz var izan var."
*
"Aptala malum olurmuş" değil,
"Abdala malum olurmuş.
*
"Kısa kes Aydın havası olsun" değil,
"Kısa kes Aydın abası olsun"
*
"Su uyur düşman uyumaz" değil,
"Sü uyur düşman uyumaz"
Sü, Asker
*
"Saatler olsun" değil,
"Sıhhatler olsun."
*
"Su küçüğün söz büyüğün" değil,
"Sus küçüğün söz büyüğün."
*
"Elinin körü" değil,
"Ölünün küru"
Küru, mezar
*
"Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" değil,
"Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz"
Ane, Bağdat'ta yar, uçurum.

Vekilin  Burnu Polisi Yaktı

Eski Amasya millet vekilinin burnunu kıran polis 8 ay 22 gün ceza alması onu memuriyetten etti.
Şimdi düşünüyorum da o polis benim burnumu kırsaydı.
Hata buna ilaveten gözümü morartsaydı.
Hadi oldu olacak bir de kafamı yarsaydı ne olurdu acaba.
*
Olacağı şuydu.
Yine de benim başım belaya girerdi.
*
Memleket böyle,
Altta kalanın canı çıkıyor.
*
Demek ki neymiş, polis vururken kime vurduğunu bilecek,
Demek ki neymiş, her kuşun eti yenmez.
*
Geçmiş olsun Memur Bey!
İşinden oldun ama bu güne bu gün vekil dövmüş adamsın.
Anlat namın yürüsün...

Ali Sağır MHP'den İhraç Edildi Ama Neden?

MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığı,
Çağrı Heyetine mensup hemşerimiz Ali Sağır'ın da Partiden ihraç edilmesini oy birliği ile kabul etti.
*
Ali Sağır haksız ihale mi aldı?
Memleketi mi çaldı?
Ülkücü duruşuna yakışmayacak yaklaşımlar mı sergiledi?
Çıkarları için davasını mı sattı?
Başka bir partiye sığınıp makam mevki mi arakladı?
Ne yaptı Ali Sağır?
*
Ne yaptı ki yılların partilisi, ülkücüsü partisinden kovuluyor.
Hem de oy birliği ile.
*
Olsun,
Ruhunu yitirmiş bir MHP'den ayrı olmak Ali Sağır için bir onur olmalıdır.

Artık Pes Edene Kadar Acımasız Olalım

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Terör karşısında acımasız olacağız" demiş ya, bazıları onun bu ifadelerini eleştiri mevzuu yapmış.
*
Ne enteresan milletiz böyle?
Şimdi soylu "Evet yanlış konuştum,  sözlerimi düzeltiyorum.
Teröre karşı merhametli olacağız" derse alkışlar mısınız?
'İşte budur' mu dersiniz?
*
'Terör merhametsizlikten,
Sevgisizlikten,
Acımasızlıktan zuhur etmiştir' mi diyeceksiniz?
*
Allah aşkına ipe sapa gelmez laflarla ne siyaset,
Ne aydın ve ne de vicdan sahibi olunuyor.
Geçin bu romantizm zırvaları.
 
Terör kudurmuş,
Kudurtulmuş...
Milletin gencecik evlatları bir bir toprağa gömülüyor,
*
İşte bu canilere devlet tabi ki de acımazı olacak.
Acınacak halde olan o Mehmetlerin gencecik canları,
Onların canları yanmış anne ve babaları,
Eşleri ve çocuklarıdır.

FIKRA

Apartmandaki kadınlar birbirine girmiş, olay mahkemeye yansımış. Kadınlar
duruşma salonunda birbirlerine bağırmaya devam edince, “Susun!..” diye
bağırmış Hakim, “Hep bir ağızdan konuşmayın! İlk önce en yaşlınızı
dinlemek istiyorum…”
Duruşma salonu olması gereken sessizliğe bürünmüş.