Sevginin, saygının ve emeğin ne olduğunun unutulduğunu kabullenmesekte net bir şekilde unuttuğumuzu iç dünyamızda hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ah ah!
Eskiden uzaktan uzağa bakışmalar, cam kenarına geçip perdenin arkasından takipler, okul çıkışlarında kendini belli etmeden güvende olduğunu bilmek adına yapılan takipler, büyüklerimize danışarak onların fikirlerine önem verip onay almalar vardı.
Akabinde yapılan evliliğin içinde emekçi kadınlar ve emekçi adamlar vardı, “hastalıkta sağlıkta yanındayım” diyen, ruhunu bedenini tabiri caizse süpürge yapanlar vardı.
Bu zihniyetteki eşlerin evlatlarıydık biz, onlardan aldığımız, gördüğümüz her şeyi doya doya benliğimize işlediğimizden özgüveni tam, mutlu, iş bitirici ve tamamlayıcı bireyler olduk bizim jenerasyonda.
Ne adamın mal varlığının  ne de kadının güzelliğinin hiç bir önemi yoktu çünkü bahsi geçen konuların geçerliliği elbet bir gün bitecekti, bu iyi bilinirdi. Aşk vardı, teslimiyet, aileyi ayakta tutmak vardı, aile olmanın ne demek olduğunu bilen zihniyetler vardı.
Nerede şimdi onlar?
Arkadan gelen gençleri biz yetiştiriyoruz, aldığımız ve gördüğümüz görgüyü nerede hata ettikte aktaramadık evlatlarımızada her şey zıvanadan çıktı?
Sorun bence ebeveynlerde.
Şöyle ki ;
O dönemlerde sıkı yönetim gibiydi bir çok şey, lezzetliydi ama zordu. Ulaşmaya çalışmak ve ulaştığında başarmanın keyfiyle büyük bir Zafer kazanılmışcasına mutluluk vardı, sanırım bizler anneler ve babalar olarak evlatlarımız daha rahat yaşasın düşüncesiyle ipin ucunu azıcık gevşetelim derken ip elimizden kaçtı gitti.
Masumca  gevşetmenin sonucunda gelinen nokta ve sonuçları iç acıtıcı!
Bunun üzerine gelen teknoloji ve batılaşmaya özen gençlerimizi kopardı götürdü!
Evlilik ; adamın parası varsa kadınında muhteşem vücudu ve güzelliği varsa aynı evi paylaşmak oldu, çok acı ki nikahsız!
En fazla iki yıl sürdürebilene aşkolsun!
Temelde para ve dış güzellik olunca ne bekleniyor ki?
İçsel duygular pahalı hediyelerle yer değiştirdi, ruhsuzlaştı .
Evlenip altı ay sonra boşanmaları çokça duyar olduk, bunun altında ticaret yokta ne var?
Hani çok aşıktın?
Hani gözün hiçbir şey görmüyordu?
Geçelim bunları ve artık görelim gerçekleri!
Senin parana ortak olmaya geliyor o güzel kadın yada o yakışıklı adam!
Hele ki birde çocuk doğurduysa yandın oğlum sen, öde öde bitmeyecek nafakaların!
Bitirmeyelim Kerem ile Aslı’nın, Ferhat ile Şirin’in sevdalarını, sadece gerçekçi , emekçi ve saf-öz duygularımıza geri dönelim aksi taktirde yapılan evlilik adı altındaki ticarette hep kaybetmeye mahkum olacağız!
Aşk kazansın!
Sevgiyle...