“Ben çocuklarım için yaşıyorum.” Diyen, çocuğuna haksızlık yapmış olur. Çünkü çocukları için yaşayan, çocuklarının kendisi gibi olmasını istiyor demektir.
Eflatun diyor ki, “çocuklara babalarının yeteneklerine göre değil, kendi yeteneklerine göre meslek bulmak gerekir.” Eğer çocuklarımız için yaşıyorsak, onların bizim yeteneklerimize göre meslek bulmalarını zorlamış oluruz ki, bu onlara haksızlıktır. Hz. Ali de diyor ki, “çocuklarınızı sizin çağınıza göre değil, onların çağına göre yetiştiriniz.” Eğer çocuklarımız için yaşamaya başlarsak onların bizim yeteneklerimize göre yetişmeleri için onları zorlamış oluruz. Çünkü hiçbir çocuğun yeteneği birebir babanın ya da annenin yeteneği gibi olamaz. O zaman yetişmekte olan çocuklarımıza haksızlık etmiş oluruz. Okullar çocuklara hayatı öğretmiyorsa, okullar da çocuklara yetişkinlerin yaşadıklarını tekrar etmekten başka bir işe yaramıyor demektir. Okul eğer hayatımızın herhangi bir alanını kolaylaştırmıyorsa, bu okulun olmaması, olmasından yeğdir.
Dünyanın en sıkıcı şeylerinden biri ders kitabıdır. Çünkü ders kitabı hem hayatı öğretmiyor, hem de sıkıcı bilgilerden ibarettir. Ders kitabındaki bilgiler, belki bir süs olarak kullanılabilir. Ama ders kitabından elde edilen bilgilerin ömrü ancak sınava kadar olan süre kadardır. Sınavdan sonra, sınavda cevaplandırdığımız bilgilerin hangisi şimdi bizim ihtiyacımıza karşılık veriyor. Belki hiçbiri… o zaman okul bilgisi, salt bizim önümüze konulan sınavlarda işe yarar. O da ne kadar yararsa… okulda öğrenilenlerin neredeyse tamamı okul için oluşturulmuş bilgilerden ibarettir. Okul için oluşturulan bilgilerin varlığı, çocuk ve gençlerin, kendileri için değil, okul için yaşadıklarının kanıtıdır. O zaman denilebilir ki, çocuk doğduğundan okul çağına gelinceye kadar ana-babası için, okul çağına geldikten sonra da okul için yaşar.
Hep başkası için yaşayan bir kişinin hayatın anlamını gerçek anlamda anlayabilir mi? Hayatın gerçek anlamını kavramadan yaşamak, ne kadar yaşamak olabilir ki?.. Bırakalım çocuklar kendi hayatlarını yaşasınlar; ana-baba ana-babalığını, okul da okulluğunu yapsın… güzel de bu sınavlar ne olacak? İşte kritik soru bu.
Eğitimi “sınav odaklı” yaptıktan sonra bu konuşulanların anlamsız olduğunun farkındayım. Ama sınav odaklı okuldan nasıl kurtulabiliriz? Çok kolay değil belki ama imkânsız da değil. Okul deyince akla hemen “sınav” geliyorsa, eğitimi ve okulu “sınav odaklı” düşünüyoruz demektir. Böyle bir okul algısı, hem bizim hem de çocuklarımızın hayatı anlamamızı zorlaştıracaktır. Okul algımızı değiştirip, okulu yeniden, hayatı öğrenme üzerine kurgulamadıkça, daha çok eğitimi tartışmaya devam edeceğiz demektir. Bırakalım çocuklarımız kendi hayatlarını yaşasınlar biz ebeveynler olarak onlara hayatı anlamada rehberlik edelim…
Çok Okunanlar

Trabzonspor Teknik Adamı Trabzonspor'dan Ayrılır Ayrılmaz Zehir Zemberek Sözler Söyledi; " Bunu Hak Etmedim!"

Trabzonspor’un Yeni Nwakaeme’si İsrail’de Bulundu!

Trabzonspor'dan Bir Kral Geçti. Avrupa’yı Sallıyor!

Trabzonspor'un Parlayan Yıldızına Transfer Talebi Geldi; Yunanistan Ekipleri Onun Peşinde

Trabzonspor’da Enis Destan Kararı! gelen teklif neden Teklif Reddedildi?

Rennes Onun İçin Geliyor, Trabzonspor’un Kapısını 15 Milyon Euro ile Çalıyor