Bu çok büyük bir sevdadır.

Tarifi de yoktur.

İfade de edilemez yaşarsan anlarsın.

Biz milyonların sevdası Trabzonsporlular olarak bu duyguları yaşıyoruz.

Trabzonspor’un resmi son şampiyonluğunu yaşadığımda 15 yaşında bir gençtim.

1996, 2005 ve 2011 yıllarında çalınan şampiyonlukları da yaşadım ama kupalarımızın hırsızların müzesinde olması buruk kaldık yıllarca.

Ben, Trabzonspor’u düşündüğümde 1996 yılındaki maçtan sonra kendisini asarak intihar eden Göreleli Mehmet Dalman gelir.

Ben, Trabzonspor’u düşündüğümde aklıma şair ceketli çocuk Kazım Koyuncu gelir.

Ben, Trabzonspor’u düşündüğümde aklıma teröre karşı 15 yaşında canını feda eden Eren Bülbül gelir.

Ben, Trabzonspor’u düşündüğümde aklıma Trabzonspor’un efsane oyuncuları gelir.

Kadir gelir, Dozer Cemil gelir,

Ben Trabzonspor’u düşündüğümde aklıma Tuncay, Hüseyin, Necati, Bekir, Şenol, Cemil, Turgay, Ali Kemal, Mehmet Cemil, Ali Yavuz gelir.

Ben, Trabzonspor’u düşündüğümde aklıma futbolun ordinaryüsü Özkan Sümer, Ahmet Suat Özyazıcı gelir,

Ali Osman Ulusoy, Şamil Ekinci, Rıfat Dedeoğlu, Ahmet Celal Ataman, Suat Oyman, Salih Erdem, Mustafa Günaydın, Mehmet Ali Yılmaz, Mazhar Afacan, Faruk Özak, Atay Aktuğ, Sadri Şener, Nuri Albayrak, İbrahim Hacıosmanoğlu, Muharrem Usta gelir.

Ben, Trabzonspor’u düşündüğümde aklıma kaptan Kemal, Hami Mandıralı, Fatih Tekke, Ünal, Şota, Ogün, Abdullah gelir

Ben, Trabzonspor’u düşündüğümde aklıma Trabzonspor’u 2011 yılında Eskişehir’le berabere kalarak şampiyonluğu kaybettiği maçtan sonra kalp krizinden ölen sevgili Mehmet Çelik gelir.

Bu sevda öyle bir sevdadır ki, öyle bir aşktır ki peşinden nice ağıtlar yakıldı.

30 yıl önce 1992 yılında Beşiktaş kupa maçı için Samsun’a giderken Çarşamba’nın Dikbıyık ilçesinde geçirdikleri trafik kazasında hayatını kaybeden Çarşıbaşılı Ziya Kara, Neşat, Kürşat ve İsmail Akyazı ile Yusuf ve Hasan Sevgi isimli gençler aklıma gelir.

Bu çileli yolculukta Trabzonspor’u 38 yıl sonra şampiyonluğa ulaştırtırdı.

Şükürler olsun bu günleri de gördük.

Bizi o büyük aşkımızla şampiyonlukla kucaklaştırdı.

Sevgili okurlar;

Böyle bir coşku, böyle bir kutlama, böyle bir heyecan hiçbir yerde görülmedi.

Dün saat 15.00 gibi Akyazı’ya geçtim, mangallar yakılmış daha ötesi sobalar kurulmuş bir taraftan çorba kaynıyor diğer taraftan da iftar sonrası için çay demleniyor.

Yağmur mavi yağıyor, toprak bordo kokuyor.

Herkesin sırtında bordo-mavi forma, bordo mavi kaşkol, yüzünün bir yarısını bordoya diğer yarısını maviye boyayanların aşkıydı bu.

Kundaktaki bebesinden, 77’ye merdiven dayamış gençliğin yaşlılığındaki Bordo-Maviye gönül verenlerin aşkıydı bu.

Dünya Trabzon’a aktı.

Dünyanın dört bir yanında benzer şekilde şampiyonluk kutlamaları var.

Trabzonspor’un peşinde öyle insanlar var ki onlar dün gece Eiffel Kulesini bile Bordo-Maviye boyadılar.

Almanya’nın en yüksek kulelerine bordo-mavi bayrakları çektiler.

Bu şampiyon hak etti.

Bu şampiyonun peşinden giden 38 yıldır asla yılmayan Trabzonspor taraftarları kutlamayı hak etti.

Ananızın ak sütü gibi helal olsun.

Hepsi alın teri, hepsi helal puanlar.

Yaşayın şampiyonluğu günlerce sabahlara kadar.

Elbette ki Ahmet Ağaoğlu’na Abdullah Avcı’ya sezon boyu kahramanca savaşan ve ayağı kırılıp 3 ayda geri dönen futbolcularıyla birlikte Trabzonspor alkışlanmayı hak ediyor.

Özellikle sezon başından beri statların tam kapasiteye dönmesiyle birlikte Akyazı’yı dolduran 250 bin formayı satın alan bir maçta 20 milyon liralık hasılatı bulan bu sevgi şampiyonlar liginde de devam edecek.

Söylenecek söz şudur;

Sizi seviyorum

Trabzonspor bu kentin her şeyi ama her şeyidir.

Can damarıdır

Fabrikasıdır

Moral değeridir

İşte böyle bir şampiyona hep birlikte selam duruyoruz

Son sözüm

Çok beklettin, hoş geldin aşkım.

Çok özlemiştik, çok.