Ne oldu? Gördünüz mü? Hani barış sağlanmıştı? Başta Trump olmak üzere birilerine; “Barışın Mimarı” etiketi kondurulmuştu!
Oysa:
Biz taaa başından beri, (başından beri dedi isek, 2 yıl, 2 ay değil, 40-50 yıl öncesini bile kast ediyoruz), İsrail’in olduğu yerde, “Ateşkes” demek, “Barıştan” dem vurmak, gerçekte “Savaş demektir” diye kaç kez “söz uçar yazı kalır” diyerek satırlara dökmedik mi?
Bunların hepsinin belirli bir plan, proje dahilinde, BOP’ta yazıldığı gibi oyun, aldatmaca, kandırmaca olduğunu papağan gibi tekrarlayıp durmadık mı?
Biz papağan olmayı göze aldık, ama birileri anlamamayı, daha doğrusu başka hesaplar uğruna hem kendilerini, hem de halkı kandırmayı sürdürmediler mi?
Ahaliyi aptal yerine koymaya devam etmediler mi?

Ne dersiniz?
Eyyy, gerçekte kimden yana oldukları belli olmayanlar?
Dışarıdaki gelişmeleri, içeridekilere yanlış aksettirmek için ellerinden geleni artlarına koymayanlar!
Kulakları sağır, gözleri kör, akılları gerçeklere kapalı olanlar, ne diyeceksiniz şimdi?
İşte 28 Ekim 2025 günü, TV’lerdeki alt yazı:
“Netanyahu, İsrail ordusuna tekrar Gazze’ye saldırı emri verdi.
Verdi vermesine de, alt başlığı bu olan TV’lerden birinin ekranında görevlendirilmiş yorumcunun şu söylemine bakar mısınız?
“İsrail bunları yaparak kendi sonunu hazırlıyor.”
Bu tıpta “Metamoni” denilen yalan söyleme, hatta kendi söylediği yalanına inanma hastalığı değil de, başka nedir ki?
Yahu, hiç değilse, “En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir” diyerek gerçeği görün.
Ona göre, İsrail nasıl durdurulur? Bu savaş, bu katliam nasıl biter?
Buna gerçeklerle kafa yorup, lâf eyleyin. Buna müdahil olun?
BİR ANMA:
MESUT YILMAZ’LI YILLAR…
Tanışıklığımızın kesişme noktası kısa adıyla ANAP, yani Anavatan Partisi olan, sevgili Azer Benli ağabeyimiz, “Mesut Bey’i anacağız. Seni de bekliyoruz” diye telefon edince, yaklaşık çeyrek asır gözümün önünde film şeride gibi geçti.
Anadolu Ajansı’ndaki muhabirlik dönemimizin tamamına yakın kısmında siyasi kimliği ile öyle veya böyle var olan bir devlet adamı idi.
Karadenizlilik adına hemşeriliğimiz de olunca, hatırı sayılır birlikteliği yaşamadık değil...
12 Eylül ihtilali sonrası ANAP’ın kuruculuğu, 1983’de yapılan ilk seçimlerde Rize’den milletvekilliği, Turgut Özal’ın ilk hükümetinde Devlet, sonra 1986’da Kültür ve Turizm Bakanı…
Ve ‘O’nun bakanlığı, Orhan Karakullukçu’nun da Trabzon Belediye Başkanlığı döneminde Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun kurulup, 7 Ekim 1987’de perdeleri açması.
Perdelerin açılması için tiyatronun ilk müdürü, şimdi aramızda olmayan Erhan Gökgücü ile ilk oyunu Necati Cumali’nin Boş Beşik’i alan tiyatronun inşasına emek vererek boş vakitlerini değerlendiren Murat Taşkın…

Muhabir olarak tanıklık ettiğimiz, Türk siyasi tarihinin unutulmazlarından, “Hamsi’nin kavağa çıkıp-çıkmaması!”
1991 seçimlerinde DYP’nin başında siyaset sahnesinde yer alan Süleyman Demirel’in, Rize meydanının da ben diyeyim “ANAP”a, siz söyleyin “Mesut Yılmaz”a, “Hamsi kavağa çıkar mı? Eğer hamsi kavağa çıkarsa ancak ANAP iktidar olur” diyerek, Mesut Yılmaz’a meydan okuması…
Bu söze kızan, alınan Rizeli seçmenlerinde, Rize’nin 3 milletvekilinin tamamını ANAP’a verip, “Hamsiyi kavağa çıkarması!”
DYP’nin birinci sırasında yer alan ve seçilmesi kesin gözüyle bakılan ünlü tıp adamı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı sandıkta bırakması…
Turgut Özal sonrası ANAP Genel Başkanlığı, Başbakanlığa kadar uzanan siyasi bir yol haritasındaki beraberlikte yaşadıklarımız…
Konuşmalarında “Araya reklam alarak” bizlere sağladığı kolaylıklar!
Bugün aramızdan ayrılışının 5’inci yıldönümü.
Bu akşam saat 19.00’da Trabzon Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde, saat 19.00’da hatıraları paylaşıp, “Yad eyleyeceğiz.”
TERMİNAL’DE CUMHURİYET…
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102’inci yıldönümünün bu yıl daha bir coşkulu kullanıldığına şahitlik ediyoruz.

Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmaktan ve Türk bayrağı altında yaşamaktan gurur duyan herkes kendine göre bir farklılık, farkındalık yaratarak bunu yaşatıyorlar.
Terminal Pide’de İlhan Bektaş ekibi ile birlikte Türk Bayraklı tişört ile hizmet verip, gelenlere de bayrak hediye etmesi seçti.
FINDIKTA BİZİM MAHALLE…
Fındıkta “sap ile saman birbirine karıştı” diyeceğim ama bakıyorum ki ellerine kepçe, pardon kalemi alıp, tuşlara dokunarak karışıklığa çanak tutanlar bizim mahalledekiler!
“Bizim Mahalle” neresi mi?

Kamuoyu denilen tüm adına işini yapan, yaparken de haberde etki, yetki ve kamuda karşılığı olan kaynak basın…
Ama son haftalar, ayların fındıkta en çok konuşulan fiyatı ile ilgili bazı haberlere bakınca, açıklama yapanların bir kısmının ne unvanı, ne yetkisi, hatta ne bilgisi var.
Sadece bir hedefleri var: O da kendi pozisyonları, kendi hesapları, yani ben diyeyim ”depoları”, siz söyleyin “stokları.”
Ona göre fındığa fiyat biçiyorlar, onun için kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar.
Meslektaşlarımız değil ama arkadaşlarımız da bunlara çanak tutuyorlar.
Hem de haberciliğe aykırı hareket ederek…
Yeri gelmiş iken, fiyat aşağıya düşüyor ama bunlardan biri, yarınlar için hedefi “500 TL”ye çıkardı bile!
DÜNDEN BUGÜNE
YANLIŞ YERE, OLMAYAN TREN!
80 yıldır “Kara” denilen, olmayınca şimdi “Hızlı” hanesine sirayet ettirilen TREN ile ilgili o kadar çok konuşulan, dolayısı ile bizimde yazdığımız haberler var ki!
İşte bunlardan biri 30 Ekim 2023’de paylaştığımız:
*
AK Parti Trabzon Milletvekili Prof. Dr. Aydın Bıyıklığoğlu'nun bir gazete de; "Lojistik Merkez İyidere'ye kurulmalı", diğerinde ise "Trabzon'a hızlı tren gelecek" açıklamasını okuyunca, müjdeyi bir bütün halinde okuyucuya vermek için; "Lojistik Merkezi'ne hızlı tren." şeklinde bir başlık atılabilirdi düşündüm:
Ya da; "Yanlış yere, olmayan tren.."
KISSADAN HİSSE
“Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât,
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde.”
Ziya Paşa
-Onlar ki dünyaya lâf ile nizam verirler. Onların evlerine gidip bakın, hanelerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.