Türkiye’de şaşırdığım iki grup vardır.

Bunlardan birisi elinde var olanla yetinmeyen Nasrettn hocanın kazanı misali parasını çoğaltmak için akıl dışı işlere girenler.

Bir grup da var, oturup bugün kimi nasıl çarparım, servet yaparım, soyarım hesabı yapanlar.

Birinci grupta olanlar elindeki paranın üstüne koymak için çeşitli  arayışlara  yoğunlaşırlar.

Yasal Borsa var ama o borsa onları artık kesmiyor.

Daha fazla kazanmak istiyorlar.

1975-1980 arasında Sürmeneli Banker Kastelli vardı.

Bankaların üzerinde faiz veriyordu. Kapısında parasını yatırmak isteyenlerin kuyruğu vardı.

Lüks içinde yaşadı.

Sonra battı ve belli bir süre sonra da intihar ederek yaşamına son verdi.

İmar Bankası olayı da Bitcoin kadar olmasa da ona benzerdir.

Uzan’lar da aynısını yaptı.

Yüksek faiz verdiler, milyarlarca doları topladı yurtdışına kaçtılar.

Kimse ders almadı.

Bu sütunda akıl almaz dolandırcılık olaylarını yazıyorum.

Ama yine insanlar benzer şekilde dolandırılıyorlar.

Daha  2 yıl önce Türkiye’yi 70 milyon TL dolandıran ve Uruguayda lüks hayat  süren tosuncuk olayı varken,

Arkasında 2 milyar dolarlık yeni olay patladı.

Trabzon’dan dahil vurguncu sanal para şirketine para yatıranlar var.

2 milyar dolarla yeni bir vaka ki, biraz Saadet zinciir gibi,

Arnavutlukta.

Bu kez Türkiye Cumhuriyeti devleti erken davranda ve kırmızı bülteni de çıkardı.

En kısa sürede getirilecektir.

Peki ya paralar nerede?

Önemli olan vatandaşın mağduriyeti gidermek.

Bu olay ders olur mu bilimem ama bir kez daha dikkat diyorum.

Şükredin, hakkınıza razı olun.

Kimin yarın ne olacağı belli değil.

Dün Bahçecik Mehmet Akif Ersoy camiinde cuma vaizinde çok güzel bir konu aktarıldı.

Vaizin bizzat tanık olduğu olay Sakarya’da yaşanmış.

1999 büyük depremi sonrası. Bir yemek kuyruğu. Kuyrukta Sakarya’nın zihinsel engelli ama çok sevilen bir genci de var.

Aynı kuyrukta bir başka vatandaşın ağladığını görüyor.

Soruyorlar neden ağlıyorsun diye.

Ağlayan vatandaş diyor ki ‘Lokantam vardı ve her gün zihinsel engelli kardeşime yemek verirdim. Şimdi aynı kuyruktayız. Ağlamam ona! Kise  ne oldum dememeli.’

Kimse ne oldum dememeli.

Bulduğuna, varolana şükretmeli