Gerek ülkem ve gerekse dünya büyük bir belayla baş etmek için mücadele etmektedir. Nasıl çıktığı hakkında pekte bir bilgimiz yok. Kimilerine göre Rahmani kimilerine göre ise de  ya Amerika yada Çin eksenli bir virüs. Yani Koronadan bahis etmekteyim.
            
Konum buraya gelmişken bu virüs münasebetiyle Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin KOCA’YI ve diğer isimsiz kahraman Bilim Kurullarımızı saygınla anıyorum. Kendilerine teşekkürlerimizi bir borç biliyorum. Ülkem geneli yaklaşık yüz yıldan beri ilk olarak bir Bakanlık bir milli meselede bir Bilim Kurulu kurarak ortak akıl alarak meselenin çözüm yoluna gitmiş oldu. Ve de elhamdülillah bu virüs meselesin de aldıkları ortak kararlarla başarılı da oldular. Allah hepsinden razı olsun. Yazıma devam etmeden önce bu ortak aklı tüm Bakanlıklar da  kurarak hayata geçirilmesini ve ülkemin içerisin de bulunduğu bu zor günlerde gerek ekonomi  gerek hayvancılık  ve  tarım gerek bilim gerek sağlık ve gerekse Milli Eğitimde de gösterilmesini canı gönülden arzu etmekteyim.
            
Bu virüs ülkem geneli 13 Mart 2020 tarihli olarak resmi makamlarca ilan edildi. Bu tarihten sonra virüsün yayılımın en aza indirmek için bir takım kısıtlamalar alındı. Bu kısıtlamalara baktığımız zaman okulların kapatılması , camilerin kapatılması ve hemen bütün ticaret hayatına son verilmesi. Ayrıca 30 Büyük şehrimizde ve Zonguldak’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu kısıtlamalar sonuç vererek dünya geneli ölüm ve hastalığa yakalanmala oranları yüzde on beşlerdeyken bizlerde yüzde iki gibi kaldı Allah’ın izniyle.
           
Doğrudur bu kısıtlamalarda biraz sıkıntı çektik.  Yaklaşık üç ay evlerimizde hapis hayatı yaşadık. Tüm ülke geneli her türlü faaliyetlere son verildi.
           
1 Haziran 2020 tarihi itibariyle normalleşme adımları doğrultusunda ülkem geneli her türlü ticaret hayatına izin verildi. Normalleşme dedimse burada bir incelik var. Bu normalleşme bazı adımların atılmasını da beraberinde getirdi. Bu adımlar artık insanlarımız mümkün mertebe kalabalıklara karışmayacak yok eğer kalabalıklara karışacaksa bu durumda maske ve sosyal mesafeye yani en az bir metre kuralına uyması doğrultusunda normalleşmeye izin verilmişti.
         
Fakat her hal insanlarımız bu kısıtlamalardan çok mustarip olmuş ki bu kısıtlamaları biraz yanlış anladı galiba. Kalabalıklarda maske ve sosyal mesafe unutuldu. Kısıtlamalar döneminde hastalığa yakalanma dokuz yüz kişilerde olmasına rağmen bugün normalleşmeyi yanlış anladığımızdan hastalığa yakalanma  bin beş yüz kişilere ulaştı.  Artık  Sağlık Bakanlığımız tekrar ederek normalleşme kurullarına uymamız gerektiği hatırlatılmakta. Fakat ne hikmetse insanımız bir türlü kalabalıklarda maske kuralına uymayı bir beceri halline getirmekte  başarılı olamadı.  Bu durumda  artık devletimiz kısıtlamaların tekrar geri gelmesini konuşmaya başladı.
              
Kısıtlamaların tekrar geri gelmemesi için uymamız gereken bazı kurallar var. Öncelikle bunları az ve öz izanlarınıza sunmak isterim. Öncelikle kalabalıklara girme noktasında mutlaka maske ve sosyal mesafeye dikkat edelim. Mecbur kalmadıkça kalabalıklardan uzak duralım.  Biliyorum biraz sıkıldık ama az biraz daha normalleşme kurallarına uyalım. Şunun şurasında çok değil yaklaşık bir ay içerisinde bu virüs tamamen  yayılma illetini kaybedecek.  Hepten evlerimize kapanacağımıza kalabalıklarda ne olur maskemizi takıp biraz uzaktan gitmeye çalışalım.
            
Allah ülkemi her türlü bela ve musibetlerden uzak tutsun inşaallah…