Psikolojinin önemli kavramlarından biri  “farkındalık” tır. Kişisel bütünlüğünü gerçekleştirmiş her insanda farkındalık ortaya çıkar. Anne-babaların de kişisel bütünlüğü sağlamış bireyler olmaları dolayısıyla, farkındalıkları gelişmiş kişiler olduğunu söylenebilir. Kişinin çevresinde olup bitenleri içinde yer almadan, onları “alıcı gözle izleme” ve tanık olarak görebilmesi, onun farkındalığının gelişmiş olması ile ilişkilidir. Farkındalıkla kişi, olup bitenleri müdahale olmadan olduğu gibi görebilir. Farkındalık, kişinin her an yeni bir varoluş düzeyine geçmesini sağlar. Dışındaki duyularla kavga etmeden, her şeyi olduğu gibi görüp kabul ederek, her şeyin farkında olabiliriz. Bu varoluş pozisyonumuz sürdükçe, içimizdeki bu tanıklık bilinci, kişi olarak bizi dönüştürmeye ve kendimizi tanımaya sevk eder.

Mevlana’nın “Sufi vakit çocuğudur, geçmişe üzülmez, gelecek endişesi taşımaz, sadece olduğu anı yaşar” ifadesi, psikolojinin günümüzde açıklamaya çalıştığı farkındalıktan başka bir şey değildir.

Farkındalık, kişinin kendini tanıması, duygularının farkında olması, seçim tercihi yapabilmesi, sahip olduğu kaynakların ve varoluş iksirinin farkında olması demektir. Kişinin duygularını bilmesi, tanıması, onların bilincinde olması ve gerektiğinde bu duyguları açıklayabilmesi “farkındalık” sayesinde olabilir. Farkındalık, kişinin kendini tanımasını, güçlü yanları ile güçsüz yanlarının farkında olmasını sağlayan önemli bir yetenektir. Ne var ki bu yeteneğin eğitimle geliştirilmesi gerekir. Eğitim bize yeni yetenekler kazandırmaz; var olan yeteneklerimizi açığa çıkarıp geliştirmemize imkân sağlar. İnsanın gelişiminde zekânın önemli olduğunu biliyoruz ancak zekâdan daha önemli bir şey var ki o da “fırsatlar” dır. Bireyin “insan” olması için ona sunulan fırsatların iyi değerlendirilmesi gerekir. Bizim önümüze konan fırsatlar, farkındalığımızı da geliştirir. Farkındalığın gelişimi öncelikle ebeveynler için zorunluluktur. Her konuda kendini geliştirmek zorunda olan günümüz anne-babaları, psikolojik olarak da yeterli ve sağlıklı olmak durumundadırlar. Ebeveynlerin psikolojik olarak yeterli ve sağlıklı olması, onların farkındalık bilincinin gelişmesi anlamına gelir.

Farkındalık, bilincin açık olması demektir. Bilinci açık anne-baba, çevrede olup bitenlerin farkında olup, çevresindekileri “alıcı gözle izleme” becerisi geliştirmiş kişidir. Anne-baba, herkesten daha iyi, yapılan işin neden yapıldığını bilmek zorundadır. Bu da onun farkındalığı ile ilgili bir durumdur. Farkındalık sayesinde anne-babalar, çocuklarının değerli olduğunun farkına varır. Bu yetenek sayesinde ebeveynler çocuklarının farklı bir insan olduklarının bilincine varır. Çocuklarının farklı bir insan olduklarını anlayan ebeveynler, çocukları ile ilişkilerinde daha bir bilinçli olmayı öğrenirler. Anne-baba, kişisel bütünlüğünü sağlamış bir kişi olarak, farkındalık bilinci de gelişmiş bir bireydir. Anne-babaların, herkesten çok farkındalığın farkında olması gerekir. Farkındalığı gelişmemiş ana-babanın çocuk eğitiminde başarılı olması çok zordur. Farkındalık bilinci gelişmemiş ana-babalar çocuklarını “kendilerinin değerli bir eşyası” gibi görme yanlışına düşerler. Bu durumdan kurtulmanın yolu da “farkındalık bilincinin” gelişmesinden geçer.