Bir gün üniversitede kaldığım dersten ek ders verildiğini öğrendim ve bu derslere katılmaya karar verdim. Bu derse katılırken benim gibi öğrenim gören, yaşça benden büyük insanlarla tanışmıştım. Ek dersi veren öğretim üyesiyle tanıştık. Öğrencileriyle oldukça ilgili biriydi. Ek ders deyip bizi bir kenara atmayı tercih etmiyordu. Aksine ders aralarında bizimle kantinde oturup alanımızla ilgili bilgiler vermeye çalışıyordu. Mesela Izutsu, Goldziher gibi isimleri ilk ondan duymuştum.

 Bir gün yine ders arasında hep beraber kantinde otururken konu bir şekilde sınava gelmişti. “Sınava kimler kayıt yaptırmayı düşünüyor?” diye sordu. Çoğunluk sınava kayıt yaptırmayı düşündüğünü söylemişti. Sonra bana döndü. “Sen,” dedi. Benim böyle bir sınavdan haberim bile yoktu. Benim için okul hayatım bundan sonra bitiyordu. “Bu sınavdan haberim yok, ilk defa duydum. Hem de bir dersten de kaldım,” dedim. Gülümsedi ve bu sınav hakkında bilgiler verdi. “Sen bu sınava katıl,” dedi. Konu öylece kapandı.

Ertesi hafta yine derse gittik. Konu tahmin ettiğiniz gibi “Kimler sınava kayıt yaptı?” sorusuyla derse başladık. Herkes başvurmuştu. Sıra bana gelince “Başvurmadım,” demiştim. “Son günler kayıt yapmayı unutma,” dedi. Ders bitti arkadaşlarla çıkıyoruz. “Sınavı unutma,” diye tekrar hatırlattı. Ben unutmaya çalıştıkça hatırlatıyordu. Kayıt yaptırdım. Ertesi hafta içim rahattı. Ertesi hafta geldi derse gittim. “Kayıt yaptırdın mı?” sorusunu yine bana yöneltti. “Evet, yaptırdım,” dedim. İçten içe adama sinir oluyordum. Çalışmadan sınava mı girilir, boşu boşuna sınava giriyorum düşüncesindeydim. Dersler bitti. İletişimimizi Whatsapp grubundan devam ettiriyorduk. Sonunda sınav oldu ve sonuçlar açıklandı. Herkes yine grupta “Ben şu kadar aldım, sen ne yaptın?” diye konuşuyor. Ben korkuyorum, çünkü ortalaması yüksek arkadaşlar vardı. Kesin kazanmışlardır şeklinde düşünüyordum. Puanıma bakmak bile istemiyordum. Sonradan puanıma baktım ve diğerlerine göre puanım gayet iyiydi. Tercihler yapıldı ve kazananlar arasındaydım. Meğer bu ısrarların bir sebebi varmış. 
    
Bu örnekte, kendine güvenmediğinden okumak istemeyen bir öğrenciye kılavuzluk yaparak (siz ona koçluk diyebilirsiniz), okumasına katkı yapan ve lider öğretmen nitelemesini hak eden bir öğretmenle karşı karşıyayız. Öğrencinin yapabileceğine olan inancını, ona sağlıklı bir iletişim dili kullanarak kabul ettiren bu öğretmen, lider öğretmenin “ilham kaynağı olma” özelliğini somutlaştırmıştır. Geleneksel kültürümüzde yer etmiş olan “Sen yapamazsın, senden bir şey olmaz!” tarzı tepkilere karşılık, bu öğretmen “Sen de yapabilirsin!” tarzı bir iletişim geliştirerek, öğrencinin özgüvenini açığa çıkardı. Bunun sonucunda da öğrencinin yapabileceğinin en iyisini yapmasına yardımcı olmuştur.

Yukarıda bir öğrencinin anlattığı öğretmen modeli tam da lider öğretmeni örneklemektedir. Bu modeli ete kemiğe büründürmüş öğretmenlerin sayısı çoğalmadan eğitimde yapılacak bütün düzenlemeler eksik kalmaya mahkumdur.