Antalya karşısında oyun olarak değil belki ama skor olarak ağır bir yenilgi alan, Şampiyonlar Ligi'nden de şanssız bir şekilde elenen Trabzonspor'un sezonun ilk derbisinde Galatasaray karşında nasıl bir reaksiyon göstereceği merak konusuydu.

Üstelik Marek Hamşik, Visca'dan sonra Bakasetas, Uğurcan ve Abdülkadir Ömür gibi takımın omurgasını oluşturan oyuncuların yokluğu ortadayken.

Böylesine sıkıntılı süreçte üstelik Galatasaray karşısında ayağa kalkmak önemliydi.

Pozisyon anlamında üretkenlik yoktu ama oyuncuların mücadele azmi ve istekli oyunu önemliydi.

Öncelikle şunu ifade edeyim; Trabzonspor yeni bir kaleci daha kazandı.

Son yıllarda kalede sorun yaşamayan Trabzonspor'da Uğurcan'ın yokluğunda görev alan Taha Tepe, soğukkanlılığı, geriden oyun kurması, özgüveniyle dikkat çekti.

Hele Mertens'in pozisyonunda yer tutuşu ve kurtarışı özgüvenini artırdı.

Adeta ben buradayım yeni bir kaleciye gerek yok der gibiydi.

Galatasaray gibi zorluk derecesi yüksek maçta sınıfı geçti diyebiliriz.

Maça Trabzonspor arzulu ve baskılı başladı.

Yalnız orta saha ve hücum bağlantısı sezin başından bu yana organize olamadı.

Geçen yıl ki hücum gücünden oldukça uzak Trabzonspor.

Cornelius çok yalnız kalıyor. Destek gelmeyince klas gol vuruşlarını izleyemez olduk.

Sakat oyuncuların dönmesiyle hücumdaki sorunlar Zamanla çözülecek gibi duruyor.

Trezeguet'in bir an önce Nwakaeme baskısından kurtulması gerekiyor. Bu durum hem Mısırlı oyuncuya hem de takıma olumsuz yansıyor.

Ayağının tozuyla ikinci yarıda da olsa sahaya çıkan Gbamin kalitesini gösterdi.

İki yönlü oyun formatını çok iyi oynayan Fildişili hem rakip atakları kesti hem de adrese teslim paslarla kumaşını belli etti.

Uzun zamandır ihtiyaç duyulan bir oyuncuya kavuşan Trabzonspor önemli bir hamle yapmış oldu.

Hem lig hem Avrupa derken yoğun bir maç trafiğinden geçen Trabzonspor ideal 11'ine döndüğünde geçen yıl ki havasını da bulacak gibi görünüyor.

Bunun için biraz daha zaman ve sabır lazım

Hakem performansına da değinmeden geçemeyeceğim.

Yeni seçilen TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi hakemlerin konuşulmadığı bir sezon yaşamak istedikleri yönünde temennide bulundu ama konuşmamak ne mümkün.

Ali Palabıyık bir hakemin ince ince bir takım nasıl doğranırı izletti bize.

Trabzonspor'un oynamasına izin vermedi.

Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk'un dün akşam on kez atılması gerekirdi ama Ali Palabıyık kendisine yapılan hareketleri yemekle yetindi.

44.dakikada umut vaat eden atakta Eren'i formasından çekip indirdiği pozisyonda Sarı kartı bulunan Yunus Akgün'ü ikinci sarıdan atamadı.

Nelson'un her pozisyonda Cornelius'a müdahalelerini bile es geçti.

Bir hakem nasıl göz göre göre hücuma çıkan bir takımın atağını kesebilir.

Bu önemli detayları görmezden geldikten sonra yönettiğin maçın ne önemi var.

Hakemler çok formsuz ve bir standartları yok.

En basiti geçtiğimiz hafta Antalya maçında yaşanan penaltı pozisyonları.

Trabzonspor lehine devreye girmeyen VAR farklı takımlar için hemen devreye giriyor.

Bu çifte standart değil de nedir?

Ve şampiyon taraftar yine muhteşemdi.

90 dakika boyunca hiç susmadılar, kulakları sagır edercesine çaldıkları ıslıklar rakibin de dengesini bozdu. Alkışlar size gelsin...