Çok kıymet verdiğim özlü bir söz aklıma geldi maç öncesi. Hatta temenni ettim inşallah Trabzonspor kazanır da bu sözü başlığıma taşırım diye!

Özlü söz şöyle idi ; "Yiğit düştüğü yerden kalkar"

Beklentim, hayalim, analizlerim, öngörüm hepsi Trabzonspor'un bu maçının sıçrama maçı olacağına işaret ediyordu.

Maç onbirleri açıklandığında şartların Trabzonspor adına daha da zorlaştığını gördüm.

Hamsik, Visca ile başlayan sakatlar kervanına Uğurcan, Bakasetas ve Abdulkadir Ömür'ün katılması maç öncesi zor şartları iyice zorlaştırmış, bunu da not düşeyim.

Rıza Çalımbay hocanın deyimiyle Abdullah hoca neredeyse top toplayıcı çocukları esame listesine yazacak hale gelmiş dersek abartmış olmayız.

Kâğıt üzerinde Galatasaray lehine büyük bir kalite farkı görülse de oyunda büyük bir fark göremedik.

ilk yarı için orta sahaların çabuk geçildiğini, iki tarafın da geçiş oyunundan gol aradığını, iki tarafın da topa sahip olma gibi bir kaygı taşımadığı söyleyebiliriz.

Trabzonspor adına 12 nci dakikada Cornelius’un kafa vuruşuna dokunan Djaniny'nin direkten dönen topu, 30 da Mertens'in kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda Taha'nın gole izin vermemesi iki taraf açısından ilk yari da akıllarda kalan gol pozisyonları oldular.

İkinci yarıya hoca iki değişiklikle çıktı. Djaniny ve Siopis'in yerine Kouassi ve Gbamin sahada yerini aldı.

Bunaltıcı hava ve yüksek nem oyuna sonradan giren diri oyuncuların önemini her dakika biraz daha artırdı. Bu durum eli daha geniş olan Okan hocaya yaradı diyebiliriz..

Tüm olumsuzluklara rağmen Bordo mavili oyuncuların istekli oyunu ve genç kaleci Taha'nın kritik kurtarışı Fırtına'yı oyunda tuttu.

Skor olarak olmasa da bu oyuna razıyız. Bunca eksikle çıkılan ve galibiyeti kaçıran bizim çocuklar için Yiğit ayağa kalktı diyemesek de ayaklarını yere bastı haftaya ayağa kalkacak diyebiliriz.