Siyasette nasibe inanacaksın. AK Parti’nin 2002 seçilerine doğru Yenimahalle sahilinde yaptığı ön seçimde  5.Sırada yer alan Muhittin Bal yerini beğenmemiş ve affını istemişti.

Ama 6. sıradan bile Prof. Dr. Cevdet Erdöl çıkarak meclise gitmiş AK Parti 6 ve CHP’de 2 vekil çıkarmıştı.

2007 seçimlerinde listede ne Asım Aykan ne de Kemalettin Göktaş vardı.

Biraz Albayraklar biraz da Abdullah Gül bastırdı ve Göktaş listede yer aldı. Bu Sefer Başbakan Erdoğan Asım Aykan’ı da 6’ya koydu.

Ahmet Metin Genç 7.sıraya indi. Çok çalıştı. Asım Aykan da koşturdu ve 6.sıradan çıktı. Ahmet Metin Genç seçilemedi.

Siyasete belki de en büyük talihsizlikleri yaşayan Aydın Pişiren’dir.

Pişiren 2004 seçimlerinde Gümüşhane Belediye Başkan adayı oldu. Seçime girse başkan olacak.

Ancak ne oldu ise meclis listesi İl seçim kuruluna 17.13’te verildi.

Muhalefet itiraz etti, Pişiren ve ekibi seçime giremedi. MHP’den Mustafa Canlı seçildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hiçbir şeyi unutmaz.

Acele edeni de siler.

Sabredeni ise mutlaka ama mutlaka ödüllendirir.

Aydın Pişiren’i  bir sonraki seçimde 2007’de Milletvekili yapmak istedi.

İkinci sıraya koydu.

Gümüşhane’den seçilecek bir yerdi.

Fakat Genel Merkez bir anda yankılandı ‘İki milletvekili adayı Kemalettin Aydın ile Aydın Pişiren aynı köyden, Zigana Köyünden.’

Tayyip Erdoğan çağırdı.

Nasıl olacak böyle olmaz dedi.

Ve Aydın Pişiren affını istedi, Kelkit’ten Yahya Doğan geldi.

Erdoğan onu örnek gösterdi.

Aydın Pişiren yine direkten dönmüş oldu.

Nasip derler ya nasip olmadan  olmuyor.

Siyasette makamlar da nasiptir..

Siyasetin Trabzon’da en parlak iki ismi.

Erol Emral ve Bekir Bülbüloğlu.

Biri Demirelle denedi

Diğeri Tansu hanımla ama ikisi de olmadı.

Oysa Trabzon’da il başkanı olarak milletvekili kadar çalışan ve hatta zaman zaman onların da önünde  isimlerdi bunlar.

Nasip.

Son olarak nasip deyince Dursun Ali Düzenli’yi unutmak olmaz.

Düzenli Erbakan’ın en sadık adamı idi.

Partinin üst kurullarında hep bulundu.

Emrinden de çıkmadı.

Hala rahmetli Erbakan der.

Ama Düzenli’yi bir kez seçilecek yere koymadı Erbakan.

Buna ne diyelim?

Nasip mi diyelim yoksa ‘O nasılsa benim adamım’ psikolojisi mi?

Bence ikincisi.

Düzenli eğer ki bir kez tavır koysa idi, milletvekili idi..