Kırım göçlerinden ziyadesiyle etkilenmiş olan bölgelerin önde gelen coğrafyasından birisi olan Trabzon’da Kıpçak-Çepni-Anadolu toplumlarının bir araya getirdiği zengin toplumsal yapı mevcudiyetini günümüzde de korumaktadır. 

Ağırlıklı olarak Çepni’lerin Beşikdüzü ve yöresinde olmak üzere Trabzon’un her tarafında varlıklarını sürdürmektedir. AkillasMillas’ın “Yunanlılık 2000 yıl önce yok olmuştur (asimile olmuştur). Günümüzde var olan Rumluktur” şeklindeki etnik yakıştırmaların ise hiçbir dayanağı da yoktur. Trabzon yöresinde bir etnik olarak var olduğu iddia edilen Rum adlandırılan bir etnik olmadığı gibi Rumca diye bir dilin varlığı da söz konusu değildir. Trabzon ve havalisinde konuşulmakta olan ve Rumca şeklinde adlandırılan konuşma dili “Pontus Yunancasının bir lehçesidir” (Herrın 2016:364) ki, bu lehçe içerisinde başta Kıpçak’ça olmak üzere Trabzon’da yaşamış olan değişik halkların dillerine ait unsurlar da söz konusudur. Bu siyasi yakıştırmadan başka bir şey değildir. Bu durumda bölgede konuşulan Rumcanın kültürel acıdan bölgeyi bu denli etkilemesi neyin nesidir? gibi soruya verilebilecek en makul yanıt Yunanlıların bölgede koloni oluşturmalarının yanı sıra bölgede ticari faaliyetlerini genelleştirmeleridir. MÖ. IV yüzyıldan itibaren Yunancanın bölgede etkin bir şekilde kullanılmaya başladığını gösterir. (Koromila 1991:75). Daha sonra da varlıklarını devam ettiren diller ve etnik grupla, Bizans hakimiyetinin genç dönemine kadar Hellenleştirilmişlerdir. (Vryonis 1971:43-44). Ticaret merkezlerinin kurulması ile yöre halklarının dil ve dinlerinde Yunan medeniyetinin izleri görülmeye başlanmıştır.

Ulusal merkez olarak kabul edilen Trabzon Anadolu’ya oldukça uzak bir bölge idi.  Anadolu’daki diğer bölgelere kıyasla Yunanistan ile herhangi bir kültürel ve siyasi teması olmamıştı.  Öyleki konuştukları Yunanca bile Yunan dilinin farklı bir lehçesiydi (Özsüer 2019:72).

Trabzon Rum Mektebinde müdürlük yapan SavvasTriantafyllidis düzenli şekilde öğrencilerinin isimlerini Antik Yunan isimleriyle değiştirmişti. Ksenefon, İsokratis gibi AntikYunan düşünürlerin isimlerini alan öğrenciler böylece Yunan aydınlanmacıların ve XIX. yy başlarında yeni yeni filizlenmeye başlayan  milliyetçi duyguların etkisiyle  yetişmişlerdi (Özsüer 2019:81;Κυριακίδης 1897:161). Bu sayede Yunan ulusunun bir ferdi olarak  Helenizmin ve  Yunan siyasi düşüncesinin  misyonerleri gibi  Rum cemaati içerisinde  faaliyetlerini sürdürüyorlardı. XIX. Yy ikinci yarısında iyiden iyiye artan bu eğilim Anadolu topraklarında geniş bir alana hızla yayılan Yunan milliyetçiliğinin ve ulusal bilincinin önemli iki göstergesiydi (Πετρόπουλου 1998:171-177).

Trabzon Rum Mektebinde 1880-1881 eğitim-öğretim yılında Antik Yunanca dersi verilmekteydi. Dersin içeriği daha çok Antik Yunanca gramer ve sentaksından oluşuyordu (Özsüer 2019:81). İleriki yıllarda Hrisantos olarak tanınacak olan Filippidis, milliyetçi geleneği takip ederek derslerde her şeyin Yunan ruhundan ve Helen Hristiyan ortak felsefesinden kaynaklı olduğunu öğretiyor ve öğrencilerde Yunan ulus merkezci duyguları oluşturmaya çalışıyordu. Her ne kadar derslerinde Yunan ifadesini kullanmasa da dini beyanatlarının altında ulusal ayaklanmayı teşvik eden Yunan vatanperverliğine dair kamufle cümleler yer alıyordu. XIX. yy başlarında Trabzon Rum mektebinde okutulan kitaplar Yunanistan okullarında okutulan kitaplarla birebir aynıydı (Özsüer 2019:101-102).