İnsanoğlu ne garip bir varlık

Çoğu zaman en değerli hazinesini fark etmeden yaşar.

Hep olmayanın peşine düşer.

Ama yanında duran, sessizce ona hayat olan, güç veren, sevgisiyle örten kişiyi görmezden gelir.

Gözünün önünde duran güzellikleri çoğu zaman fark etmez, elinde tuttuğu değeri hissetmez. Çünkü zihin, hep eksik olana odaklanmaya programlıdır.

Hep bir “keşke”nin peşindedir, hep “olmayanın” telaşındadır.

Oysa hayat iki şeyi çoğu kez saklar bizden
Birincisi, olmayanı.

İkincisi, hep yanında olanı

Evet, hayat hep yanında olanı da saklar bizden.
Çünkü sürekli oradadır, sessizdir, talep etmez.

Sevgisiyle, varlığıyla, desteğiyle sizi sarar

Ama alışkanlığa dönüşmüştür.

Değerini, çoğu kez ancak yokluğunda anlarız.

Yanındaki değeri görecek kadar kör olabiliyor.

Çünkü insan kalbi, eksikliğe odaklanmaya yatkındır.

Hep bir boşluğu doldurma telaşı vardır.

Oysa hayat bize asıl dersleri hep yanımızda duranlardan fısıldar.
Bir anne, hiçbir karşılık beklemeden yıllarca evladını büyütür.

Çocuğu, annesinin sevgisini sıradan bir şey zanneder.

Bir gün o eller yorulup titremeye başladığında, işte o zaman kıymetini fark eder.
Bir dost, her düştüğümüzde elimizden tutar, bizi ayağa kaldırır.

Biz ise onun orada oluşunu “zaten öyle olmalı” diye düşünürüz.

Ta ki o el geri çekilene kadar…
Sevdiğimiz bir insan, her gün sesini duymamıza izin verir.

Ama bir gün o ses susar.

İşte o zaman kalbimizin içinde koca bir boşlukla yüzleşiriz.

Hayatın en büyük ironisi budur
Olanı görmez,

Olmayana ağlarız.
Yanımızdaki omuzun kıymetini, omuz çekildiğinde anlarız.
Hep açık duran kapıyı, kapandığında özleriz.
Hep güvendiğimiz sessiz desteği, kaybettiğimizde yüreğimizde taş gibi hissederiz.

Bir gün bakarız ki, hep yanımızda olan omuz çekilmiş, hep açık duran kapı kapanmış, hep çalan o telefon artık sessiz.

İşte o zaman fark ederiz ki ne kadar kıymetli olduğunu…

Ama çoğu zaman geç kalmış oluruz.

Hayatın en acı ironisi budur;
Olmayana üzülür,

Olana şükretmeyi unuturuz.
Oysa gerçek mutluluk,

Olmayanı istemeyi bırakıp, yanımızda olanın kıymetini bilmekten geçer.

Oysa mutluluk, hiç de uzaklarda değildir.
Mutluluk, elini tuttuğun insanda, gözünün içine bakan dostunda, seni sessizce koruyan yürekte saklıdır.
Mutluluk, bir “teşekkür ederim”de,

Bir “iyi ki varsın”da,

Bir “sen olmasaydın ben ne yapardım” sözünde gizlidir.

İnsan, sevdiklerinin kıymetini onlar yanındayken bilmeli.
Çünkü hayat, beklemez.
Giden, geri dönmez.
Söylenmeyen sözler,

Dudakta düğümlü kalır.
Verilmeyen değer,

Bir gün pişmanlık olarak geri döner.

Bugün yanındakine bak.
Belki de senin için en büyük hazine,

Çoktan kalbini sarmış durumda.
Onu kaybetmeden kıymetini bil.
Çünkü gerçek hazine, gözümüzün önünde durur ama görmek için sadece göz değil, kalp de gerekir.

Yanınızda olanın değerini yanınızda iken anlayın

Sevgiyle ve sağlıcakla alın.