Kadim şehrimiz Trabzon’un bir tek futboldan ibaret görülemeyeceğine dair sivri bir yazıyı yıllar önce kaleme almıştım. Tartışma büyümüş ve beni Trabzon Spor düşmanı gibi göstermek isteyenlere, eğer ben TS’nin düşmanıysam siz de Trabzon’un düşmanısınız, demek zorunda kalmıştım. Ulaş Özdemir’in atıflarıyla konu yaygın basına yansıyınca da özetle şu yanıtı vermiştim: Trabzon bir şehir olarak, TS’ye sığmayacak, sığdırılamayacak kadar büyüktür!
Gelin görün ki kendi tarihinden, kendi mazisinden hele de kendi toprağının nimetlerinden haberi olmayan kafalara bunu anlatmak o gün olduğu kadar zor hala.
“Tabiat şehri” sıfatına veya “mavi ile yeşilin buluştuğu şehir” benzetmesine sığınmak ama bir yandan da övünülen doğanın canına okumak gibi “kültür sanat şehri” retorikleriyle gösterişe yeltenmek ama şehre bir kültür müdürü bulamamak da garip. Bu şehirde halı saha dahi yokken beş yıl kalecilik yapmış bir adamım ben veTrabzon için futbolun önemini pek ala bilirim. Öte yandan futbola üstelik de bütünüyle ticarileşmiş bir futbola bu denli odaklanmak işte bakın koskoca şehri kültür müdürü bulamaz hale getirir.
Yine de umutsuz değilim; bu şehir sadece Bedri Rahmi’ler yetiştirmedi; ilk mezunlarından olduğum Güzel Sanatlar Lisesi’nin resimde olduğu gibi müzikte de başarıları dilden dile dolaşıyor. 1995-99 mezunları olarak kimimiz akademide, kimimiz bağımsız sanat camiasında ve kimimizde Kültür Bakanlığı bünyesinde faaliz. Uzaklarda aramaktan ve tıpkı futboldaki gibi ithalci davranıp genç değerleri heba etmekten vazgeçmeli Trabzon. Seçenekler de az değil ama otuz yıldır aynı kafalar şehrin her yerinde egemen ve ne yazık ki hep aynı isimler söz sahibi. Kültür Müdürü bulamamak şehrin sözüm ona ileri gelenlerini hiç mahcup etmemiş olacak ki bir telefon dahi açıp, isim önerisi istemiyorlar. Bu görevi layıkıyla yapacak isimler biliyorum ve üstelik bunlar devlet terbiyesi almış dostlarımız. Trabzon’da doğmuş, kültür-sanat eğitimi görmüş, yılların bilgi ve deneyimine sahip, bereketli gençler… Neden hala aynı isimler, aynı sıkıcı ve yaşlı kafalar için kulis yapılıyor da zaten bu görev için yetişmiş gençler tercih edilmiyor ki?
Yılların bereketini bir seferde heba etmek bu şehrin en kötü yanı. Mısır tarlalarında oynayarak büyüdüğümüzü şimdi kimselere inandıramıyoruz çünkü Trabzon’a mısır dışardan getiriliyor artık. Deniz görmemiş Mardinliler midye işinden para kazanıyor sen hala “dalgaların çocuklarıyız” falan diyorsun. Deniz de bitti. Fındık işini de yakında İtalyanlar alacak gibi… Belki, yarın şehri ardına bile bakmadan terk edecek yabancı futbolculara milyon dolarlar harcamak yerine işte bu bahsettiğim has adamlarımıza en azından bir kültür müdürlüğünü layık görmeyi akıl ederiz. Hem onlar onur duyar hem şehir bereketlenir.
Yıllar önce kimse inanmıyor, ciddiye almıyordu laflarımızı. Oysa bugün Trabzon’un elinde pek az koz kaldığını herkes görüyor. Bu yüzden tek umut futbol, tek çare yabancı transfer, bir de Arap turistler!Ortahisar’a, o mahallenin yanı başında doğup büyümüş bir kültür adamı kazandırmak için ise hala şans var. Yeter ki arayın sorun, gönül alın yeter…