2000’li yıllarda doğan, çok hızlı öğrenen ve teknoloji ile iç içe yaşamayı bir hayat felsefesi olarak kabul eden nesle “z kuşağı” adını verdik. Bu kuşak, böyle bir isimle anıldığının da çok farkında değil, hatta hiç umurunda da değil. Ama bir gerçek var ki, 2000’li yıllarda doğan bu kuşak, bizim kuşağa yabancı… Ama biz hâlâ onlarla iletişim kurarken, “bizim zamanımızda” diye başlayan cümleler kuruyoruz; böyle cümlelerle onlarla iletişim kurmaya çalışıyoruz; olmuyor… Çünkü “benim zamanımda” diye başlayan bir cümlenin içeriği, bu kuşağın hiç ilgi alanına girmiyor. Ben ortaokula giderken öğle yemeği olarak bir çeyrek ekmek bulduğumda benden mutlusu yoktu. Şimdi bu bilgi, “z kuşağı” dediğimiz bu kuşağın ilgisini nasıl çeksin? Niçin çeksin?

Bu kuşak internet vb. teknolojileri kullanmayı çok seviyor. Seviyor ne kelime? Bunlarsız hayat, onlar için bir kabus… Tüketim toplumunun uyumlu(!) üyeleri olarak, her şeyi, eski kuşaklardan farklı bir biçimde tüketmeye çalışıyorlar; parayı, eldeki imkânları, zamanı… Z kuşağının zaman kullanımı da tabii değil. Meselâ, bu kuşak gece yatmaz, gündüz uyur. Allah geceyi istirahat edelim diye yarattığı halde, z kuşağı, geceyi internet vb. teknolojik araçlarla geçirmeye çalışıyor. Z kuşağı, zamanı yönetirken de bilinçsizce bir tüketim alışkanlığı ortaya koymaktadır. Zaman yönetimi konusunda hiçbir kuralı tanımayan bu kuşağın sosyalleşmesi de sorunlu durmaktadır. Z kuşağı insanın salt tek boyutu ile ilgilenmektedir. O da bireyselleşmesi durumu ile. Bu durumu, bu kuşağın “ben nesli” olarak da anılmasına neden olmaktadır. Z kuşağı için “ben nesli” tabirini kullanmak günümüzde moda oldu. Bu neslin sosyalleşme gibi bir derdi yok… Bu nesil, duygusal eğitim konusunda da sağlıksız görünmektedir. Yani insanın tek boyutu ile ilgililer…

Z kuşağının genel özellikleri içinde en çok öne çıkanı, bireyselliği kabul etmeleri, ekip çalışmasına hiç uygun olmayışlarıdır. Bireyselliği o kadar ileri götürdüler ki, bütün dünyanın kendi eksenleri etrafında döndüğüne inanırlar.

Özgüvenleri yüksek olan bu nesil, iyi bir eğitimi önemsemektedir. Ancak bu neslin eğitimden anladığı şey, iyi para kazandıran ve prestiji olan bir meslek sahibi olmaktır. Mesela bu neslin kolay kolay öğretmen olmalarını bekleyemezsiniz.  Öğretmenlik mesleğine yönelmelerini istemek, onlara hakaret gibi gelir.

Z kuşağı, özgürlüğü çok önemser görünmektedir. Ne var ki, bu kuşağın özgürlükten ne anladığı meçhul…

Toplumsal kurallar z kuşağının hiç hoşuna gitmiyor. Bu durumda z kuşağının sosyalleşme konusundaki sorunu, toplumsal değerler ve kurallarla anlaşmazlığa düşmesine neden olmaktadır.
2000’li yıllarda doğan z kuşağı ile sağlıklı iletişim kuramazsak, bu neslin daha bir yabancılaşacağını unutmamak gerekir.