7 Ekim’den bu yana tüm dünya bir soykırıma tanıklık ediyor. Tam iki ay oldu. Dile kolay. Dünya Hıristiyanı, Müslümanı, Yahudisi ile katliama sessiz kalmıyor.

Fakat İsrail bildiğini yapmaya devam ediyor.

Üstelik bunu sosyal medyada pervasız açıklamalar yaptırarak destekliyor.

Ne diyor onlardan biri bakalım:

‘Her gün söylemeye devam edeceğiz. Biz geliyoruz, Gazze’ye geliyoruz, İran’a geliyoruz, Lübnan’a geliyoruz. Her yere geleceğiz’

Açık açık tehdit ediyorlar bir de:

“Sizden birkaç kişiyi öldüreceğiz. Tüm öldürülen İsraillilerin, intikamını alacağız. Hayatınızda görmediğiniz bir katliam olacak. Tarihte şahit olmadığınız, aklınızın alamayacağı soykırımlar yaşayacaksınız. İsterse tüm dünya bize boykot uygulasın, herkese kafa tutacağız.  Siz ve destekçileriniz arasından istediklerimizi öldüreceğiz. Sizi Allah’ınıza kavuşturacağız. İsrail böyledir.”

Akıllara durgunluk verecek türden bir açıklama değil mi?

Akıl ve vicdanın yerini azgınlığın aldığı…

Oysa biz çok iyi biliriz azanın sonunun ne olacağını!..

Bunca nefretin, vicdansızlığın, tohumlarının nerede ve nasıl atıldığına bir bakalım isterseniz.

İsrail’de bir sınıftayız.

Sadece öğretmen ve öğrenciler yok. Gözlemci, belki müfettiş titrinde, bir iki kişi daha var.

Öğretmen, öğrencilere soruyor: Kudüs deyince aklınıza ne geliyor?

Cevap: Kutsal şehir, tapınak.

Öğretmen: Kim Süleyman Tapınağı’nın yakın bir zamanda inşa edileceğine inanıyor?

Tüm öğrencilerin parmakları havada.

Öğretmen: Süleyman Tapınağı’nın inşa edileceği alanda ne var?

Cevap: Mescid-i Aksa.

Öğretmen: O halde bu mescit ne olacak?

Cevap: Yıkılacak, çökecek kaybolacak!

Öğretmen: Hanginiz son zamanlarda bir Arap çocuk ile karşılaştı.

Tüm parmaklar havada.

Öğretmen: Onlarla nerede karşılaştınız?

Cevap: Tapınağın yanında.

Öğretmen: Onunla konuştun mu?

Cevap: Hayır, o beni itip gitti.

Öğretmen: Arap bir çocukla karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz?

Cevap: Kızgınlık, onu öldürmek istiyorum.

Öğretmen: Dindar olmayan bir Yahudi ile karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz?

Cevap: Laik biri olduğu için ona acıyorum.

Öğretmen: Neden acıyorsun ona?

Cevap: Çünkü doğru yolda değil.

Öğretmen: On yıl içinde Kudüs nasıl bir yer olacak?

Cevap: Tamamı dindar, tamamı Yahudi…

Evet, görüldüğü gibi sorunun temeli İsrail eğitim sisteminde.

Bu apaçık ortada.

Oysa çocuklar, barış dileyerek, iyilik aşılanarak eğitilmeliydi.

Bir de inandıkları kitabın, onlara ‘sözde vaaz ve vadettikleri’ var tabi…

Laik İsrail vatandaşlarından da rahatsız oluyorlar. 

Bir nevi ayak bağı, engel olarak görüyorlar.

Keşke laik olanlar daha güçlü olsaydı İsrail’de.

Bunca katliam ve soykırımın hiç biri yaşanmazdı!

Kim bilir?