Geçen hafta sonu Uzungöl’de, hâlâ kim tarafından ortaya atılıp organize edildiğini anlamadığım ve gerçekleştirilemeyen, Uzungöl Doğa Salıncak Şenliğinden sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Yıllardır kış turizmini dillerine pelesenk yapanların, turizmin göz bebeği Uzungöl’de, Çaykara’da, Solaklı Vadisinde becerip bir organizasyon yapamaması, ilgililerin, yetkililerin ne derece bu işlere önem verdiğinin aslında bir göstergesidir!

Yanı başımızda komşu iller kış turizmi adına çeşitli aktiviteler, şenlikler yaparken, maalesef bizim yöneticilerimiz, idarecilerimiz, turizm derneklerimiz sessizce izlemeyi tercih etmiştir.                 
Kimler ne zaman harekete geçer bilmiyorum. Fakat ivedilikle bu bölgede turizmin ölü sezonunda, hem yaz turizmine yatırım amaçlı, hem de bölgeyi tanıtım odaklı büyük bir organizasyon düzenlenmelidir.

 Aslında bu görev başta Çaykara’nın, Uzungöl’ün, her yıl belli bir haftada yürüteceği, organize edeceği işi olmalı. Bu yüzden acilen böylesi bir organizasyon için özellikle Çaykara’da harekete geçilmelidir. İster şenlik, ister festival, ne derseniz deyin. Fakat isim de çok önemli, ismi duyanlar bile bu organizasyona gelmeli.

Öyle bir organizasyon olmalı ki; Çaykara’da turizm, kültür, sanat, tarih, ilim irfan merkezi, eğitim ve öğretim, gelenek ve görenek gibi konuları kapsayan başta Uzungöl bağlantılı dopdolu bir organizasyon yapılmalı.

Ve bu organizasyon yurdun dört bir yanında olan gurbetçileri yılda bir kez olsun memlekette Çaykara’da buluşturmalı. Zaten yazın şenliklerde buluşuyoruz da diyebilirsiniz. Fakat buradaki amaç sadece yayla şenliği gibi eğlence ve horon odaklı bir organizasyon olmamalı.

 Sanattan tarihe, turizmden eğitime, kültür ve yaşamdan ilçenin mimarisine kadar her faaliyet olmalı bu programda. Öyle bir program olmalı ki, dopdolu olmalı. Maksimum üç dört gün sürmeli, her günü, her dakikası zengin içerikli verimli olmalı.
                Ve yapılacak olan organizasyon her yıl aynı tarihte, ülke çapında ses getiren bir kültür sanat festivali gibi olmalı. Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir yanından başta Çaykaralılar olmak üzere yoğun katılımcıları olmalı.

Bir yıl öncesinden programlanmalı, sosyal medyada, turizm firmalarının programlarında, hatta yöreye gelecek olan rehberlerin bile her yıl aklında ve ajandasında olmalı. Organizasyon öyle olmalı ki katılımcıların her türlü ihtiyaçları da giderilmeli. Barınma, yemek, ulaşım gibi ihtiyaçlar da düşünülmeli.

 Tabi bu organizasyon için bir yıl öncesinden her türlü planlama yapılmalı. Bunun için en başta sponsor bulunmalı. Çok değil, Çaykara’nın beş zengin işadamı ile görüşülse her türlü destek sağlanır kanaatindeyim. Bir hafta boyunca ilçede lokanta, çay ocağı ve konaklama tesislerinin giderleri sponsorlar tarafından sağlansa yeter.

İlçede ressamından tarihçisine, hocasından âlimine, her türlü akademisyeninden profesörüne, sanatçısından spikerine, panelistinden moderatörüne, yazarından gazetecisine, sporcusundan antrenörüne, gezgininden belgeselcisine, turizmcisinden rehberine, milletvekilinden bürokratına, kaymakamından valisine kadar daha aklıma gelmediği nice nitelikli değerli insanlarımız, kanaat önderlerimiz mevcut.

Organizasyonda bir gün yöresel müziğe yer verilecek, bir gün panel yapılacak, bir gün açık oturum düzenlenecek. Bir gün ilçedeki o boğazda medrese tarihi anlatılacak, bir gün unutulmuş gelenek ve göreneklerimiz dile getirilecek öylesi bir program yapılmalı.

Organizasyonun bir bölümünde yaylalarımız köylerimiz ile ilgili mimari yapısından yaşamına kadar kapsayan bir panel ve sunum da düzenlenmeli. Diğer bir bölümünde ise yörenin geçmişi konuşularak gelecek için daha iyi hangi adımlar atılabilir diye de program yapılmalı.

Şiirlerin, atma türkülerin, çeşitli deyişlerin olduğu, şairlerimizin, âşıklarımızın canlı canlı duygu yüklü şiirler okuduğu da bir organizasyon olmalı. Gelen katılımcıların akşam Uzungöl’de yemek yediği, sonra yanan bir ateş etrafında yöresel vay beni söylediği horon oynadığı bir organizasyon olmalı.

 Öyle bir organizasyon olmalı ki, bir taraftan yöresel kaval ve kemençeye, horona doyacağımız, bir taraftan da topluca yürüyüş yapacağımız, Sultanmurat ya da Karaster Yaylasında kamp yapacağımız doldu dolu planlı programlı bir organizasyon olmalı.

Özellikle yurdun dört bir yanında kilit noktalarda çeşitli görev yaptığı her Çaykaralının destek verdiği bir organizasyon olmalı. Önümüzdeki seçimi kazanırsa, ki seçimi kazanacağına inandığım Çaykaralı hemşerimiz Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Zorluoğlu’nun da bu işte öncü olacağı bir organizasyon olmalı.

Her katılımcının her isteğinin gerçekleşeceği, tarihi, dini, kültürel, eğlence ve yöresel müzik içerikli doğa ile temas halinde bir organizasyon yapmak çok mu zor? Başta kış turizmine katkı sunacak, gelenek ve göreneklerimizi unutmayarak gelecek nesle aktaracak böylesi bir organizasyon, festival ya da şenlik yapmak çok mu zor? Bence çok zor olmasa gerek, yeter ki isteyin!  Selam ve Dua ile.