Duayen siyasetçi. Devlet eski bakanı.
Anavatan Partisi’nin Trabzon’daki kurucularından Eyüp Aşık’tan söz ediyoruz.
TAKA Ankara Temsilcisi Tacettin Çebi ile birlikte Ankara- Oran’daki ofisine uğradık.
Trabzon eski Milletvekili Avni Akkan, her zamanki samimiyeti ve içtenliği ile bizi karşıladı.
Eyüp Bey, gelene kadar Avni Akkan ile sohbet ettik. Trabzon siyasetini anlattı.
Milletvekili ve il başkanlığı dönemlerindeki anılarını paylaştı. Özal ve Mesut Yılmaz’dan söz etti.
Yakın dostlarından Azer Benli, Ali Kemal Başaran, Nurettin Eroğlu, Fahrettin Kurt ve İbrahim Çebi’nin kulaklarını çınlattık. Güzel günler, güzel anılardı.
Avni Akkan, çok içten, samimi bir dosttur.
***
Eski bakan Eyüp Aşık, torunu Arda ile geldi ofise.
Geldi, gelmesine ama oturamadı, bizimle sohbet edemedi.
Arda dedesini kimseyle paylaşmak istemedi.
Dede parka gidelim” dedi, eteğinden ayrılmadı. Emir demiri kesti.
Dedeler için torunlar çok özeldir. Eyüp Bey, izin istedi ve sevgili Arda’yı parka götürdü.
Bizde eski anılara bir göz atalım istedik.
 
***
Devlet eski Bakanı Eyüp Aşık’ın bakanlığı döneminde başına geldi.
 Trabzonlu bir seçmen, gece saat üçte Eyüp Aşık’ı arar. Hem de ev telefonundan.
 Bakan Aşık ‘Hayırdır inşallah. Asker darbemi yaptı” diyerek telefonu açar.
 Sayın Bakanım, ben Düzköyden Ahmet, hani birlikte resim çektirmiştik, tokalaşmıştık”
“Evet, tanıdım Ahmet, bir şey mi oldu, gecenin bu saatinde.”
“Yok, sayın bakanım, sesinizi duymak için aradım, aramasam gücenirsin, gücenmeni istemem.”
 Bakan Aşık altta kalır mı?
“İyi ettin Ahmet. Fahrettin beyi(Kurt) de aramayı ihmal etme. Aramasan vallahi o da gücenir.”
“Sayın Bakanın telefonu bende yok.”
Eyüp Aşık, Bakan Kurt’un ev telefonunu verir, ayrıca da tembih eder.
 “Mutlaka ara, sesini duymasa uyuyamaz.”
Ahmet, Bakan Kurt’u de arar ve aynı şeyleri söyler.
İkisi de Meclis’e uykusuz gelirler. Fahrettin Bey; gerçeği öğrenir.
 Bizim seçmen böyledir, sevdi mi tam sever.
***
Eyüp beyi görünce eski bir anımı daha hatırladım.
Mesut Yılmaz Başbakan, Eyüp Aşık, Çaykur’dan sorumlu Devlet bakanıydı.
(Bu arada eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz, her zaman şükranla andığım devlet ve siyaset adamıdır )
Eyüp beyden,22 yıldan beri Çay kur’da şef olarak çalışan, kayınpederim Faruk Hatırnaz’in müdür yapmasını rica ettim.
Bakan ricamı kırmadı ve dönemin Çaykur Genel Müdürü Nejat Ural’a rağmen, Ankara Sosyal Tesislerde müdür yaptı(1997-98)
Bildiğiniz misafirhane. 8-10 kişi çalışıyor.
Aradan çok zaman geçmedi.
Başbakan Mesut Bey beni görünce ‘Senin kayınpederin, bizim ANAP’li çalışanları sağa sola sürüyor” dedi.
Çaykur’un geçmiş dönemlerin en başarısız Genel müdürü Nejat Ural, beni başbakana kötülediğini anladım.
Sayın Başbakanım; söz konusu kişi sosyal demokrat olduğu doğrudur. Ancak size intikal ettirdikleri gibi, personeli sağa sola atayacak yetkisi yoktur. Bu yetki, Genel Müdür ve Genel müdür yardımcısına aittir. Budaki amaçları farklı” dedim.
Koskoca bir başbakana; götürdükleri konulara bakın.
Daha doğrusu entrikalara.
***
Bölgemizin eski bakanlarından Fahrettin Kurt (Trabzon),
Oltan Sungurlu (Gümüşhane) ,
Ülkü Güney(Bayburt).Ülkü bey ile telefonla konuştuk, kendisine uğrayacağım. Ayrıca Bayburt fıkralarını çok dinledik.
Ağırlıkları olan, sözleri dinlenen, itibar gören, nesilleri tükenen; dürüst siyaset ve devlet adamlarıdır.
Ofisleri dolup taşıyor.
Her üçüyle gazeteci-siyasetçi olarak yakından tanıma fırsatını buldum.
Onurlarıyla dik duran, çocukları ve torunlarına şaibesiz ve onurlu bir gelecek bırakan hemşerilerimizdir.
Arada bir kendileriyle sohbet eder, eski günleri konuşuruz.
***
3. Dönem Rize milletvekili olarak parlamentoda bulunan Ahmet Kabil, 2002 yılından sonra elini eteğini çektiği siyasetten uzak, Rize şehir merkezindeki evinde emekliliğinin tadını çıkarıyor.
Ahmet Kabil, 12 yıllık parlamenterlik döneminde; adı hiçbir şaibeye karışmayan, kapısını herkese açan, gece gündüz çalışan, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’a gönülden bağlı bir siyasetçi olarak tarihe geçti.
Rize’ye yolum düştüğünde uğrar hasret gideririz.
 
***
 
Mesut Yılmaz Başbakandı ve Rize’ye gidecektir
Anavatan Partisi Rize il başkanı Arif Kopuz, Başbakanı ağırlamanın heyecanı ve sorumluluğu içinde programın kusursuz olması için uğraşıyordu.
 Aksi giden tek şey ise; havanın yağışlı olmasıydı.
Sevgili dostum Arif Kopuz, kendince çözüm bulmak istiyordu.
 Meteoroloji Trabzon Bölge Müdürünü aradı ve sordu.
‘Müdürüm! son üç günde hava durumu nedir?’
 Bölge müdürü, havanın yağışlı olacağını söylemesi üzerine Kopuz:
 “Yukarısı ile konuşup, yağmuru erteleyebilir misin?’ ricasında bulunur.
 Bu arada dönemin Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, İl Başkanı Kopuz’u arar ve hazırlıkları sormaz mı?
 Arif bey patlatır: ‘Sayın bakanım, hazırlıklar tamam, hava yağışlı idi, onu da üç gün erteledik!”
Yaşar bey alacağını almıştı. Başbakan Mesut beye müjdeyi verir.
 “Efendim, bizim Arif; yukarısı ile konuştu, üç gün yağışı erteletmiş.”
Yaşar beyin diline düşmek, Hürriyet’in manşetinden kötüdür!
 Gezi boyunca tek konumuz buydu, çok eğlendik, gülmüştük.
 Ve üç gün yağmur yağmadı. Anlaşılan Arif beyin talebi yüce katta kabul görmüştür.
Selam olsun o günlere. (Başta Sayın Mesut Yılmaz olmak üzere, Yaşar Okuyan’a, aile dostum Arif Kopuz’a, saygılarımı iletiyorum)