Futbol dünyasında mücadele eden oyuncuları iki kategoriye ayırarak bir analiz yapabiliriz. Bu analizin sonucu, takımların başarısı ya da başarısızlığı ile direk alakalıdır. Yönetimlerin ve saha kenarında takımı yöneten hocaların, takım kurarken bu iki unsuru dikkate almaları, hem camianın geleceği, hem de kendi gelecekleri açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü başarıya giden yolda oyuncu tercihleri yönetimleri ve hocaları bağlamaktadır. Bu iyi oyuncu gurubunu aşağıda irdelemeye çalışalım.
  • Takımı için oynayan oyuncular.
  • Kendisi için oynayan oyuncular.
 
Takımı için oynayan oyuncunun öncelikli düşüncesi, kendisine verilen maddi ve manevi imkanların karşılığını vermek ve başarıyı bireysel değil takımın başarısı olarak görmektir. Bu guruba dahil olan oyuncular, emeklerinin karşılığını talep ederken, verdiklerinden yola çıkarlar. Saha içinde aynı amaç için mücadele eden başkalarının da olduğunu düşünerek, egoistlikten uzaklaşarak, oyun anında paylaşmanın, başarı için bir kural, birlikte mücadele ettiği arkadaşlarının emeklerine saygı anlamı taşımaktadır
 
Kendisi için oynayan oyuncu, adına mücadele ettiği takımın ne durumda olduğu ilgilenmez. Bu oyuncu gurubu, o gün sahada kendi adına ne verdiğine bakar. Birlikte mücadele ettiği arkadaşlarının emeğinin hiçbir anlamı yoktur. Kendi adına oynayarak aslında arkadaşlarının emeklerinin heba olmasına sebep olur. Bu tavrı yüzünden hem takıma, hem ona bu imkanı veren yöneticilere zarar vermekten öteye gidemez. Çok sık takım değiştirirler.
 
İşte bu analizleri yapan takımların (Barcelona, Real Madrid Gibi) dünya futbol endüstrisinde edindikleri yerler ve elde ettikleri, bizim için bir referans olmalıdır. Altyapılarda görev alanların, yetiştirdikleri oyunculara bu anlayışı benimsetmeleri, öncelikle ahlaki bir zorunluluktur. Kendine oynayarak adına mücadele ettiği kuruma zarar veren oyuncuları spor camiasının dışına itebilirsek ki buna mecburuz, işte o gün ülkemizin bir ekolu oluşabilir.
 
Yerelde Trabzonspor’a bakarsak, “Kendine oynayan Oyuncu” anlayışının hakim olduğunu görebiliriz. Oyun anında mecbur kalmadıkça arkadaşlarına pas vermeyen oyuncuların, hem oyunun hızını kestiklerini görmekteyiz hem de seyir zevkinden uzak bir futbol izlemekteyiz.
 
Topu koşturma diye bir tabir vardır, işte bunu yapabilecek anlayışı ancak takımı için oynayan oyuncular oluşturabilir. Paylaşmak sevinçleri artırır, üzüntüleri azaltır, bu hayatın her anında böyledir…