Her maçın kendine ait bir hikayesi vardır ve bu hikayeyi yazanlardan biri, o günkü maçın kahramanı olarak ön plana çıkar. Göztepe maçının hikayesini yazan oyunculardan Abdülkadir Parmak’ta, oynadığı oyun ve attığı gollerle (Gollerle Diyorum Çünkü İkinci Golde Onun Çabası İle Geldi) bu maçın kahramanı olarak ön plana çıkan oyuncu oldu. Abdülkadir Parmak’ı ayrı bir yere koyarken, diğer oyuncuların olağanüstü çabasını ve maça kattıkları değeri asla göz ardı etmiyorum. Hiç şüpheniz, bundan sonraki maçlarda, farklı oyuncular farklı hikayeler yazmaya devam edecek.
 
Sakatlıktan dönen Sosa ve Novak’ın gelişi takımı biraz rahatlatmış. Bu oyuncuların takıma dönmesi ile birlikte, Yusuf Yazıcı’da asıl mevkisi olan forvet arkasına dönerek, harika işler yapmaya devam ediyor. Yusuf artık daha farklı bir boyutta oynamaya başladı. Sosa ile birlikte takıma liderlik eden Yusuf, arkadan gelen oyuncuların da idolü rolünü üstlenmiş görünüyor. Defansta Hüseyin Türkmen ve kalede Uğurcan Çakır, bu takımın vazgeçilmezleri olma yolunda hızla ilerliyorlar. Arkadan gelecek daha pek çok oyuncuyu ileriki dönemlerde görme imkanımız olacak. Şartlar ne olursa olsun, artık bu yoldan dönülemez. Önümüzdeki dönemlerde Trabzonspor’un hikayesini, alttan gelen oyuncular yazmaya devam edecek.
 
Bu genç ve yetenekli oyunculardan bahsederken, onlara ağabeylik eden, takıma katkı sağlayan, bu kent ve bu kentin takımı için mücadele eden yabancıları da bir kenara koymuyorum. Onlarda bu hikayenin yazılmasında önemli aktörler olarak yer almaktadırlar.
 
Zamanlama açısından büyük önem taşıyan Göztepe maçının üç puanla geçilmesi ve bu üç puanın alınmasında iki gole direk katkı yaparak Galibiyete Dokunan “Parmak” bu haftanın en iyisi olarak ön plana çıkmıştır.