Sevgili Okurlar,
Karadeniz ve Trabzonlular olarak bu ülkeyi karşılıksız sevdik.
Yeri geldi canımızı verdik yeri geldi elimizdeki avucumuzdakini.
Yine veririz.
Karadenizliler Trabzonlular olarak da ülkemizin her ferdini eşit tutarız.
Birbirimizi hırpalarız ama Başkasının ayağını kaydırmaya çalışmayız.
Entrika çevirmeyiz.
Bize çevrilen entrikaların haddi hesabı yoktur.
Siyasette, Bürokraside, iş dünyasında ve özellikle de sporda.
Geçmiş iktidarlar dönemine bakın, 12 Eylül ihtilalini yapan Kenan Evren, Özal, Demirel, Tansu Çiller dönemlerine. Hem siyasette hem de Bürokraside etkin olanları görürsünüz.
Karadenizliler hep dışlanmış ve kabadayılarına bile ard arda operasyonlar yapılmıştır.
2002 sonrasında Tayyip Erdoğan’la gelen süreçlerde Karadenizliler etkin olmaya başlamış ve elitlerin yerine bürokraside hak ettikleri yere gelmeye başlamışlardır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan çalışana hem bürokrasi de hem de bakanlıkta görev vermiştir.
31 Mart seçimlerinde Ankara ve İstanbul’da seçimin kaybedilmesi sonrasında Karadenizliler ve Trabzon ile ağırlıklı Rizeliler ile bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bakanlıklarda ve Bürokraside fazlalar.
Bu kesinlikle doğru değil.
Ankara’da seçimle ilgili olarak konuşulan şu, Mehmet Özhaseki değilde Başka bir aday hatta Melih Gökçek’in yerine gelen Mustafa Tuna aday olsa bile seçimi alabilecekti.
Ama Abdullah Gül hareketi, Ali Babacan’ın ayağa kalkması Mehmet Özhaseki’yi Tayyip Erdoğan nazarında önemli kıldı.
Seçim anketleri de Sayın Genel başkan yardımcısının elinde olunca tablo böyle oldu.
İstanbul’da Esenler Belediye Başkanının gafını, yine son dakikada İmralı’dan getirilen mektubu ve yine terörsitbaşının kardeşi Osman Öcalan’ın televizyona çıkarılmasını kimse Trabzonlu Bakanlara ve Bürokratlara fatura olarak kestiremez.
Nasıl oldu ise Türkiye artık algılarla yönetilmeye başlandı.
Oysa kriter başarı ve başarısızlık olmalıdır.
Algılar üzerinden sosyal medyada kurulan baskılar etkili olmaya başladı.
Bu yazıyı yazmamın sebebi de hem kabine hemde bürokrasideki değişimler Cumhurbaşkanını iki dudağının arasında olması sebebiyledir.
Sessiz sedasız beklemeyin her haberin altına, her eleştirisel yorumun altına söyleyek bir sözümüz olsun.
Özellikle son 2 yıldır Ahmet Takan isimli yazar Trabzonlu Bakanları birbirine düşürmek için çok uğraştı. Başarılı olamayınca şimdi yazdığı gazetesi İstanbulun faturasını Trabzonlu Bakanlara kesme çabası içine girdi.
Birkaç sözüm de Habertürk televizyonuna var.
Dikkatle izliyorum.
Tarafsız gibi gözükmeye çalışsa da yaptığı açık oturumlar toplum dinamiklerine zarar vermeye başladı. Ayrıştırıyor.
Uzungöl’deki hadise.
Uzungöl’deki hadisenin tek bir özeti vardır:
‘Bir gün önce Erbil’de konsolosluk çalışanımızın şehit edilmesinden bir gün sonra PKK bayrağına benzeyen Kürdistan bayrağı açmanızı anlatamazsınız.’
Onun için dikkatli olalım.
Trabzon ve Trabzon lu bürokratların, siyasetçilerin üzerine oynanan oyunları bozalım. İzleyerek değil.