— Şişt, bir şey diyeceğim… Aşık mısın?

— Evet.

— Eee, o zaman git söyle, “seviyorum” de çık karşısına.

— Olmaz... ben yapamam öyle.

— Ama öyle platonik olmaz ki bu iş. İçini içinden kemirir insanın, parça parça eksiltir seni.

— Şeyyy bilmem ki. Ne yapsam...
Aslında ben öyle seviyorum, diyor adam.
Ve sustuğu cümleleri gözlerinde tamamlıyor.
Derin bir nefes alıyor sonra.
Sanki içinde bir evren konuşuyor da o sadece tercüman.
Hesapsız, kitapsız, beklentisiz bir sevmek bu diyor adam ve devam ediyor.
Ne geleceği var, ne de geçmişi… Sadece an var işte.
Sadece o bakış.
Sadece o tebessüm.

Bir gülse mesela…
“Acaba bana mı güldü?” diyorsun.
O ihtimali bile başlı başına bir bayram gibi seviyor insan.
Bir gün “merhaba” dese, günlerce o sesi yankı gibi taşıyorsun kulaklarında.
O kadar azla mutlu oluyorsun ki, neredeyse utanıyorsun kendinden.
Ama işte bu...
Bu kadar azla bu kadar dolu hissetmek;

İşte o aşk.

Uzaktan sevmek güzeldir aslında…
Pişmanlık yok, hayal kırıklığı yok, en önemlisi ayrılık yok.
Hiç sahip olmadığın birini kaybetmenin acısı yok.
Ama her şey bir ihtimalde saklı.
Seviyor olabilir mi?
Bir cümle, bir bakış, bir yürüyüş…
Hepsi bir delil olabilir.
Ve insan bazen ihtimali, gerçeğe tercih eder.
Çünkü ihtimalde her şey mümkündür,
Gerçekte ise çoğu zaman hayal kırıklığı.

Metin Erksan ne güzel demiş:
“Ben seni değil, resmini tanıyorum.
Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.”
Belki gerçekten böyledir…
Sevdiğin kişi, kurduğun hayalin gerçeği olmayabilir.
Belki çok konuşsa sıkılırdın,
Belki çok yakın olunca büyü bozulurdu.
Ama uzakta…
Orada her şey kusursuz.
Orada sadece seviyorsun.
Sorgusuz, sualsiz.

Bazen insan sadece sevmek ister.
Bir karşılık beklemeden…
Bir omuz, bir el, bir bakış beklemeden…
Sadece o kişiye dair güzel bir duygu taşımak ister içinde.
Ve bununla yetinmek…
Birinin varlığını uzaktan; taa uzaktan yüreğinde taşımak.
Hem kim ne diyebilir ki buna?
“Birini seviyorsam bundan sana ne?” diyorsun içinden.

İyi böyle.
Sessiz, sade, derin.
Sevdiğin kişinin seni sevme ihtimalini bile sevmek…
İnsan kalbinin en saf, en incinmiş, en kıymetli hâlidir bu.
Belki de aşkın en masum şeklidir:
Dokunmadan sevmek, kırmadan sevilmek.