Bu yıl fındık baskın olmadı.
 
Geçmiş yılların rekoltesinden yüzde 30 azdı.
 
Ordu’daki hasar da ortaya çıkınca fındık değerlendi.
 
Karadeniz fındığı olmadan olmuyor, Avrupa bunu çok iyi biliyor.


O yüzden borsası da orada. 


Piyasalar açıldı, özel sektör beklenenin üzerinde findık aldı.


Fındık bizim petrolümüz.


Fiyatlar Trabzon’da 11 TL, Giresun ve Ordu’da 13 TL ve üzerine kadar çıktığı noktalar var.


Geçtiğimiz yıl fiyat tartışması daha bir yoğun geçmişti.


TMO piyasayı ciddi anlamda rahatlatmıştı.


TMO'nun yeni müdürü geçen hafta atandı, Ahmet Güldal bakan yardımcılığından bu göreve geldi.


İlk sınavlarından biri fındık. Geçen yıl alım merkezlerinde bazı aksaklıklar vardı, muhtemelen bunların önüne geçecek.


Cumhurbaşkanı Erdoğan fındığı yakından takip ediyor. İyi fiyat demişti. Hala rapor mu tamamlanmadı yoksa Tüccarın ve ihracatçının biraz daha fındık alması mı bekleniyor?
 
Erdoğan ihracata önem verdiğinden yıllar içinde ihracatçıyı ihmal etmedi.


Ankara’da hazırlanan rapor bitti mi?
 
Bu rapor tamamlandıktan sonra fiyat belirlenecek ve TMO açıklayıp alımlara başlayacak.
 
TMO’nun 12 TL’den az bir fiyat açıklamaması bekleniyor.
 
Ordu'da yaşanan sel sonrası yaşanan fındık kaybı, rekoltenin daha az oluşu, doların çıkması ve toplama maliyetlerinin artışı var.


Kaldı ki, Türkiye'de arazi şartları her yerde aynı değil, zorlu.


Fındık son 10 yılda 20 liralık fiyatı dahi gördü.


Fındığın en büyük alıcısı ağırlıklı olarak İtalya, Almanya, İsviçre gibi AB ülkeleri.


Psikolojik üstünlük üreticinin eline geçsin diye devlet destek vermeli.


Fazlası stoklanıp 3 yıl içinde satılabilir. 


Yağlığa verse yine kazanırsın. 


Diğer önemli tedbirler alınabilse ülkeye çok daha ciddi döviz girdisi sağlanabilir.


Fındıktan 50 milyar TL neden kazanılmasın.


Dış kaynaklı fiyat manipülasyonu var. Fındık vazgeçilmez değil başka ürün kullanılır ve aflatoksin iddialarının hangi kaynaklardan üretildiğine dikkat etmek gerekir.


Rahmetli Erbakan'ın findıkla ilgili; ‘Bu ürün İsrail' de yetişse eczanelerde ilaç niyetine satılırdı’ sözünü unutmamak gerekir.


Alternatif pazarlara da yönelmek sadece Avrupa bağımlılığının önüne geçmek için bile izlenilmesi gereken yollardan biri olabilir.


Bir de markalaşma, ambalajlama, farklı lezzetlerle harmanlama.


Katma değeri yüksek ürün yapmalı Türkiye. Bugüne kadar bunu yapamadık.


Yeraltı kaynakları petrol, doğalgaz, su, haliyle enerji önemli ama tarım olmadan karın doymuyor.


Türkiye bu verimli topraklar ve bu büyüklükte emin olun bir dünya nüfusu daha bakar.


Yeter ki 50/100 yıllık planlar yapalım, gençleri vatanlarına, tarıma ve köylerine çekecek sağlam adımları atabilelim.


Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan söylediğinde uzak hedef olarak algılamıştık,
 
2023 ve 2071 odaklı yapacak o kadar çok şey var ki.