Gümüşhane deyince aklıma Harşit Çayı'nın yiğit evlâdı Mustafa ÇALIK gelir. Gümüşhane deyince aklıma Kelkit Vadisinin ve Harşit Çayı'nın yiğit evlâdı merhum Mustafa ÇALIK gelir. O ki Türkiye’nin yetiştirdiği ender entelektüellerinden biriydi.
Merhum Mustafa Çalık, taşradan gelip ülkemizin başkentinde, hayat görüşünden ve ilkelerinden taviz vermeden, elif gibi dimdik durarak varlık mücadelesi gösteren ve bunu fevkalâde başaran bir kişiydi. O, hem eylem hem de söylem adamıydı. Daha doğrusu bu ikisini ustaca birleştiren bir büyük düşünce insanıydı. Çalık,1972 yılında Türk Ülkücüler Teşkilâtı Gümüşhane Şubesi’nde görev alarak hayatının ve geleceğinin yönünü tayin etmişti.
Yaşadığı sürede yüzlerce yazı kaleme alan velût kalem Dr. Mustafa Çalık'ın en büyük eseri 156 sayı çıkan "Türkiye Günlüğü" dergisiydi. Onun dışında "MHP Hareketi/ Kaynakları ve Gelişimi", "Siyasî Yazılar", "Teorik Denemeler" adlarında üç de kitabı bulunuyordu.
İlim ve fikir adamı Dr. Mustafa Çalık Hoca, Türkiye’nin yetiştirdiği ender münevverlerden biriydi. Bu ülkenin dertleriyle dertlenen, sevinçleriyle asude olan sahici bir vatanperverdi. Kıymetli yazar Berat Demirci'nin deyimiyle "O, organik bir münevverdi." Kökü geçmişte (mâzide) olan (aydınlık) bir gelecekti. Celâdet sahibi bir güzel insandı. Onun için fikir namusu her şeyden önce gelirdi. Onun bir davası, bir meselesi, bir kavgası ve bir sevdası vardı. Davası uğruna canı da dahil olmak üzere, her şeyini kaybetmeyi göze alırdı.
Hayata imanın ve irfanın nuruyla bakan Mustafa Çalık, Türk fikir hayatının keskin kalemiydi. Sözü eğip bükmeyi hiç sevmezdi. Kitabın ortasından konuşurdu. Gözünü budaktan sakınmayan bir insandı. Nev'i şahsına münhasır (hiç kimseye benzemeyen, özgün) bir adamdı. O bıçkın (gözü pek, korkusuz, yürekli, yaman, acar) bir delikanlıydı.
Hak ve hakikat dairesinden taşmadan, sünnet ölçülerinde yaşamaya çalışan Mustafa Çalık, bu ülkenin fikir namusu olan ender aydınlarından biriydi. Düşüncelerini sözde değil özde savunurdu. O hiçbir zaman "ne şiş yansın ne kebap" anlayışında olmamıştır. Üsttekini alta, alttakini üste koymamıştır. "Ne bir fazla ne bir eksik" söylemiştir. Hiçbir zaman hakikatlerin nihan olmasına gönlü razı olmamıştır. Taşı hep gediğine koymuştur.
Kıymetli yazar Mustafa Çalık entelektüel birikimi üst düzeyde olan bir insandı. Çok da iyi bir polemikçiydi. Gözünü budaktan sakınmayan bir fikir adamıydı. Siyaha siyah, beyaza da beyaz diyebilendi. Her konuda açık ve netti. Kendisi doktorasını yapmış bir akademisyen olmasına rağmen sohbetleri akademik değildi. Sohbetlerinde dostluğun getirmiş olduğu sıcaklık ve doğallık vardı. Bu da dinleyicilerin aklından çok, kalbine sirayet ediyordu.
Merhum Mustafa Çalık keskin zekâsıyla çevresindeki insanları hep şaşırtır ve kendisine hayran bırakırdı. "Benzemez Kimse Sana" türküsünün sözleri sanki kendisini anlatmak için yazılmıştı. Bir anlamda gönül aynasına yansıyanları ifade etmişti. Yani duygu ve düşünceleri özgür ve özgündü. Yalnız kendisine benzerdi dersek yanlış söylemiş olmayız.
Dr. Mustafa Çalık, özgüveni üst düzeyde olan bir aydındı. İkna gücü yüksek, çok da iyi bir hatipti. Bilgisiyle ve donanımıyla dikkat çekerdi. Onun televizyon kanallarındaki tartışma programlarındaki konuşmaları ilgiyle izlenirdi. Hatta bazı iddiaları gündem belirlerdi. Bu arada doğduğu toprakları, yani Gümüşhane'yi de asla ihmal etmez, sürekli ziyaret ederdi.