Cemil Meriç'in "hür tefekkürün kalesi" olarak nitelediği dergiler bazen her ay, bazen iki, bazen de üç ayda bir yoklarlar adresimizi. Kırk yıllık samimi bir dost gibi  sımsıcak ve mütebessim yüzleriyle gönül soframıza buyururlar. Bir ayımızı onlarla hâlleşerek geçiririz.

Günümüzde dergicilik, teknik açıdan kolaylaşsa da devamlılık arz eden okuyucu açısından ciddi sıkıntı ve maddî darboğaz içerisindedir. Bazı yaygın medya organlarının sermayenin gücünü arkasına alarak çıkardığı dergiler, birkaç gönüllünün çıkardığı dergileri zor durumda bırakmaktadır. Peki okuyucu bulmakta güçlük çeken dergilerin hiç mi suçu yok?    

Günümüzde dergi sayısı her geçen gün artsa da bir kısım dergiler hür tefekkürün kalesi olma özelliklerini kaybederek sahibinin sesi olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bir kısmı da belli gayelerden ve ilkelerden fersah fersah uzak, adeta çıkmak için çıkmaktadır.            

Bazı dergiler, kendileri bunu inkâr etse de, sürekli sabit yazar kadrolarıyla çıkmaktadır. Onlara gönderdiğiniz yazı ve şiirler, içeriğine bakılmaksızın veya göstermelik, üstünkörü bir  bakışla, anında reddedilmektedir. Bu durum, dergiciliğimizin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Çünkü dergiler tabir caizse birer mekteptir, öyle de olmalıdır. O mektepte gelecekte memleketin fikir ve edebiyat dünyasına hizmet edecek, katkıda bulunacak kalemler yetişecektir. Sizler bu damarı açık tutmalısınız. Aksi takdirde edebiyat ve fikir damarı tıkanarak medeniyetimiz kangren olur. Siz dönüp dolaşıp aynı yazarların yazı ve şiirlerini yayımlarsanız ne dergiler gelişir ne de edebiyat. "Benim oğlum bina okur döner döner yine okur" kısır döngüsüne saplanıp kalırsınız. Hem böyle yanlış bir yayın politikası güden dergilerin okunmadıklarına, alıcı ve abone bulamadıklarına dair serzenişleri doğru da, samimi de değildir. Derginin kapıları yazma konusunda da okuyucularına açık olmalıdır.          

Dergiler sadece kasalarını değil, gönüllerini de okuyucuya açmalıdır. Özellikle kabiliyeti olan gençler, dergilerin sayfalarında boy göstermelidir. Bunu söylerken asla "Metin kalitesinden ödün verelim" demiyorum. Ölçü edebî derinlik olsun ama bu konuda bağnaz da olmayalım. Bu kadar nüfus potansiyeli olan bir ülkede dergileri birkaç isme mahkum etmek akılcı bir yaklaşım değildir. Dergilere gelen yazıları görmezden gelmek, onları kaleme alanlara dönüş yapmamak, edebiyatımızın ve dergiciliğimizin önündeki en büyük engellerdir. Yazma konusunda belli bir noktaya gelmiş isimler, kendilerinden sonraki aday kalemleri yetiştirmelidir. Dergideki tecrübeli isimler, yazma konusunda gençlere yol göstermelidir. Onları rakip görme basitliğine düşmemelidir. Bu yolun yolcuları birbiriyle kenetlenmelidir.      

Bazı dergiler, isim yapmış yazarlar ne gönderirse hiçbir elemeye tabi tutmadan onları yayımlamaktadır. Öte yandan sıra gençlere gelince onları eleştirme zahmetine bile katlanmadan hoyratça eleyip yok saymaktadır. Takdir edersiniz ki, ister deneyimli isterse deneyimsiz olsun, bir yazarın veya bir şairin her yazdığı iyi olamaz. Ölçü edep ve edebiyat olmalıdır. Dergiler bu ölçü ışığında her düşünceden isme yazma konusunda fırsat vermelidir. Bir başka tabirle dergiye girecek yazılar belirlenirken isimden değil, eserden yola çıkılmalıdır. Yeni Necip Fazılların ve yeni Nazım Hikmetlerin ortaya çıkması için bunu yapmak elzemdir.      

Ülkemizde ve dünyada her alanda sürekli bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Güçlü ve dinamik bir şekilde ayakta durabilmek için değişimlerin uzağında kalmamalıyız. Geleneğe sıkışıp kalanlar değil, ondan güç alarak sürekli arayış ve yenilik peşinde koşanlar devamlılığı yakalayanlardır. Zira değişim ve yenilenme bizi heyecanlandırır, hayata renk ve ahenk katar.    

Arzuladığı okuru bulmakta güçlük çeken dergilerin meşhur sloganı şudur: "Dergiyi yaşat ki edebiyat yaşasın." Amenna. Biz de bu slogana yürekten inanıyoruz. Fakat ona şunu da ekleme ihtiyacı duyuyoruz: "Yazmaya hevesli genç edebiyatçıyı yaşat ki edebiyat yaşasın. Yoksa kendi yazdığınızı kendiniz okursunuz." Hem unutmamak gerekir ki yazısı dergide yayımlanan genç, o dergiyi çevresine de tanıtacak, böylece dergilerin istikbal vaat eden genç yazarları ve okuyucuları da artacaktır. Bu da dergilerin sıkıntısını büyük ölçüde çözecektir.