Firmaların yurtdışı için ürettikleri ürünlerin yeterli talep görmemesi yada yabancı firma tarafından şartlara haiz bulunmaması sonrası iç pazara sürülmesine ihracat fazlası deniyor.
Futbola bir ticari ürün gözüyle bakacak olursak geçen yıl Türk futbolunun en popüler ürünü Trabzonspor’du diyebiliriz. Şampiyondu ve hiç te fena bir oyun oynamıyordu. Ayrıca Başında Abdullah Avcı gibi zor maçları kolay kılan bir taktisyen ve Ahmet Ağaoğlu gibi maddi manevi birçok sorunu tereyağından kıl çeker gibi halleden bir başkan mevcuttu. UEFA ya da Konfederasyon Liginin esamesi dahi akıllarda yoktu.Uzun bir aradan sonra tekrar bir Türk kulübünün Şampiyonlar Liginde gruplardan çıkacağına olan inanç tamdı, beklenti bir hayli büyüktü.
Beklenti büyüktü büyük olmasına lakin yaşananlar evdeki hesap çarşıya uymaz veciz sözünü hatırlatıyordu. Şampiyonlar Ligi bir yana bu maçta gelip gelememesi durumunda ihraç fazlası muamelesi görecek ve iç pazarda şansını deneyecekti.
Böylesine bir hayatı müsabaka olarak çıktı karşımıza Ferencvaros müsabakası.
Abdullah Hoca maça beklenenin aksine 4-6-0 diyebileceğimiz santraforsuz bir onbirle başladı.Maxi Gomez'in cezalı oluşu, Umut Bozok ve Djanjny'nin düşük formu belki de Hocayı buna mecbur etti.
Konfor alanından çıkmadan performans yakalanmaz misali bu değişiklik oyuncuları hem motive etmiş hem de canlandırmış gibiydi. 30 dakika dolmadan 5-0 olacak kadar net pozisyon yakalanmış ve bunlardan biri skora yansımıştı.
Maçı izlerken istatistik tutma şansım olmadı lakin izlediğim Trabzonspor şu ana kadar oynadığı maçlar içerisinde en yüksek topla oynama, en yüksek gol beklentisi, en yüksek pas sayısına bu yarıda ulaşmıştır diye düşünüyorum..
Rakibin yarım pozisyona dahi giremediği ilk yarının 1-0'lık skoru için yazık oldu demek abartı olmaz.
Ikinci yarıya da aynı arzu ve istekle başladı Fırtına.
Öyle pozisyonlara girdi ki oyuncular, atması kaçırmaktan kolay diyebiliriz.
Dakikaların ilerlemesi, Monaco'nun farkı açması ile kazanmanın anlamını yitirmesi sonrası Hoca; 3 gün sonraki Konya maçını düşünerek as oyuncularını birer ikişer kenara aldı ve maç idman maçı havasına büründü diyebiliriz.
70 dakika tek kale oynayan Bordo-Mavililer bu hamleler sonrasında son 20 dakika rakibi oyuna ortak etti ve oyun karşılıklı gitgellere sahne oldu.
Başka gol olmadı ve mağlubiyetle başlayan grup maçları galibiyetle sonuçlandı
Buna da şükür, hayırlısı diyelim o vakit..