Başsavcı savcıyı, savcı polisi, polis evlatları…
Hoca efendi başbakanı, cemaat iktidarı, iktidar cemaati…
Taksimci Kazlıçeşmeci’yi, küfürcü vekil küfretmeyeni, züğürt koca alan, zengin koca bulan Ebru’yu, eli bıçaklı cani 40 yıllık zevcesini, murid
Başsavcı savcıyı, savcı polisi, polis evlatları…
Hoca efendi başbakanı, cemaat iktidarı, iktidar cemaati…
Taksimci Kazlıçeşmeci’yi, küfürcü vekil küfretmeyeni, züğürt koca alan, zengin koca bulan Ebru’yu, eli bıçaklı cani 40 yıllık zevcesini, murid bankayı, kibrit kutusu ayakkabı kutusunu…
Somali’ydi, İsrail’di, Esed’di, Kamer’di…
Beddua’dı, dua’ydı… Biji miji… Derken geldi geçti bir yıl daha.
Tabiri caizse yedik birbirimizi!
Ülkemin huzuru adına 2014 den birkaç ricam olacak benim.
Din adamlarının siyaset yapmasını istemiyorum: Çünkü siyasetin içinde var olan bir din adamının ister istemez aklı karışıyor. Bir elinizde Allahın kutsal kitabı, bir elinizde adaletin terazisi... Olmaz! Keşke olsa… Adaleti sağlayacağınızı sandığınız anda kantarın topuzu kaçıyor mecburen geldiğiniz noktaya dönerek kör şeytana uyarak devlete sahip olacağınızı sanıyorsunuz. Ama olmuyor, ilahi adalete sığınmaya çalışıyor, dilinize ah bulanıp bu defa Allah' a müracaat ediyor ondan medet umuyorsunuz. Din ile siyaset… Olmaz... Olmadı hiç!
İş adamlarının siyaset yapmasını istemiyorum: Çünkü iş adamı sadece kendi menfaatini düşünür. Adı üstünde, iş adamı! Dolayısıyla sizin kişisel menfaatiniz, devletin menfaatinin önüne geçiyor. Sonra ayıkla pirincin taşını... Bakınız geçmiş tarihimize... Son hep aynı bilindik senaryo.
Artık kadınların öldürülmesini kesinlikle istemiyorum: Çünkü sabahın köründe kocası tarafından baltayla kesilen bir annenin yarattığı travma hem o evde bulunan çocukları, hem de o çocukların okul arkadaşlarını hem de tüm çevre çocuklarını etkiler farkında olmadan. Düşünsenize baltayla parçalanan bir kadının atığı çığlıkları! Ve bu çığlıklara uyanan çocukları! Psikolojileri ciddi olarak bozulmuş bir nesil yaratılıyor. Bu mutsuzluk çocuklarda eğilip bükülemeyen gereksiz egolar oluşturduğundan, kimse yaptığı hatayı üzerine almıyor. Dolayısıyla… Mutsuz çocuklar… Mutsuz çocuk, mutsuz bir dünya demektir. Bakınız etrafınıza...
Düşmanınızı da sevmenizi istiyorum: Başbakan Tayyip Erdoğan belki de kimsenin yapamadığı bir şeyi yaptı. Onu sevmeyenlerin hepsini bir çatı altında toplamayı başardı. Ondan nefret edenler bütün Ak Partililere düşman oldu. Bu da bu güne kadar görmediğim bir kutuplaşmayı yarattı. Hani bu aralar bir deprem olsa –ohhh çok iyi oldu, ahımız tuttu. Diyecek bir kesim var. Negatif enerji tüm memleketin üzerini kaplamış durumda. Yapmayın... En nefret ettiğiniz insanı bile anlamaya çalışın. İnanın yarattığı sinerji size pozitif olarak yansıyacaktır. Nefretin kimseye faydası olmadı... Ben görmedim.
Doğaya daha duyarlı olun istiyorum: Bu dünyanın sadece bizim için yaratıldığını sanmaktan vazgeçerek, evinizde bir kediye, bahçenizde bir köpeğe yer açın. Ne yazık ki kardeşin bile kardeşi bazen menfaati uğruna harcadığı şu ölümlü dünya da hiç bir menfaati olmadan size uzatılan sevgi dolu bir çift patinin, küçücük sandığınız yüreğinin kocamanlığına hayret ederek yaşamdan daha çok zevk alacaksınız. Biliyorum. Çünkü bu zevki her gün bir kaç defa yaşıyorum.
Nisan ayında 1750 tl olan dolar kuru 27 Aralık 2013 itibari ile 2.200 tl olmuş durumda… Borsa bir buçuk yıl öncesine döndü. İhracatçılar endişeli. Tahtakale de bulunan ayaklı borsacılar bile ilk defa böyle bir durumla karşılaştıklarını söylüyorlar. Ve Mayıs ayından beri ülke de sancılı bir kaos yaşanmakta. Farkında değiliz ama halkın parası erimekte. Sizin, benim, ülkemin, halkımın… Ve bu da birilerinin işine gelmekte. İşte ben o “ Birileri “ yüzünden artık zarar görmek istemiyorum. Fakat birileri benim sırtımdan geçinsin de istemiyorum.
Şekilciliği, ötekiciliği ve sizden olmayanın kötü olduğu düşüncesini 2013 yılında bırakmanızı istiyorum. Birilerini kılığına kıyafetine yaşam biçimine ve düşüncelerine göre yargılamaktan vazgeçin. Ne yazık ki hala buna takılıp kalmış durumdayız.” Herkes kötü bir ben iyiyim. O bizden değil o zaman o kötü!” beyninizi kemiren bu ilkellikten kurtulun artık. Herkesin robot gibi aynı şeyleri yaşayıp, aynı şeyleri yaptığını düşünsenize? Çekilmez! Sıradan! Her insanı olduğu gibi kabul edin. Değiştirmeye kalkmayın... Varsın o da farklı bir hayat sürsün. Varsın o da bambaşka düşünsün. Hayat böyle güzel…
Keyifli olun istiyorum... Saygı ve sevda dolu olsun yürekleriniz. Çok okuyun. Bir dolu dünya yaratın. Sağlık fışkırsın bedenlerinizden. Çok kazanın ve gülümseyin... Ve bu ikisini mutlaka ama mutlaka paylaşın. 2014 iyilikler sunsun ocaklarımıza... Mutlu yıllara...
(İnciden not: Bence yılın olayı: Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Benim dayım vekil! Tehdidine bundan gayrı “ Baban bakan olda kaç yazar! “Diye verilecek cevaptır. Eleştirip kızıyorsunuz ama atladığımız bir şey var. Çok değil 10 yıl önce böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal verebilir miydiniz? Veremezdiniz… Nihayet beklenen demokrasi ülkeme gelmiştir hadi gözümüz aydın...)