Uzun uzun yazamıyorum. Normalde sürekli yazmam gerek ama gündem ve iş yoğunluğundan ne yazacağıma karar veremiyorum. Hele şu aralar ne yazarsan yaz kimsenin umurunda olmaz, çünkü herkesin aklı, gözü, kulağı, ekonomide.

Nasıl olmasın ki. Bugün aldığın bir ürünü yarın aynı fiyata kesinlikle alamıyorsun. Böyle bir ortamda hayatın bitmeyen ihtiyaçlarının üstesinden gelmek için çalışıyorsun çabalıyorsun. Enerjin bitiyor, heyecanın sönüyor her geçen gün.

Akaryakıt fiyatlarının artışı ile piyasaya her ürüne yansıyan zam birbiriyle yarışır durumda. Ve bu zamların nerede nasıl duracağı da bilinmiyor. Esasen bu bilinmemezlik işte her şeyi, herkesi mahvediyor.

Her işin başının para olduğu şu çağda kimse plan yapmayı bırakın, güzel günlerin hayalini bile kuramıyor. Her gün bu ortamda işe gidip gelenlerden tutun da, öğrencisine, memuruna, emeklisine, sokaktaki dilencisine kadar herkesin aklı, fikri, ruh hali bu durumda.

Bilmem katılır mısınız ama psikolojisi bozulmayan, ruh hali iyi olan var mı acaba şu ortamda?  En zengininden en fakirine kadar herkeste bir depresif bozukluk söz konusu. Ülke geneline bakınca bile bu durumu daha net anlayabiliyorsunuz.

Sokakta kendilerinden geçenler, birbiriyle en ufak bir sebepten ötürü yumruk yumruğa kavga edenler, dünya umurlarında olmayıp çırılçıplak gezenler, edepten hayâdan yoksun hayvani dürtüleriyle birlikte sokakta neredeyse çiftleşenler, birbirinin hakkını gasp edenler, dine saldıranlar, ne ararsan var.

Kutsal değerler ayaklar altında, örf ve adetler unutulmuş, sevgi saygı her geçen gün dünyada azalıyor. İnsanlık nereye doğru gidiyor sorusuna kimse cevap aramıyor. Sokak hayvanlarına bile eziyet edildiği, insanın insana ah çektirdiği çekilmez bir duruma doğru gidişat var.

Herkes salmış kendini sanki, öyle bir ortam var. Bu durum pandemi sonrası ekonomik nedenlerden ötürü önce baş gösterir gibi olsa da; havadan, sudan, mevsimsel geçişlerden bile etkilenen çokça rastlanmakta bence.

Birçok kişide son dönemlerde bu yazdıklarım baş göstermekte. Ekonomik olarak durumu iyi olanda da var, olmayanda da var bu yazdıklarım. Değersizlik, çaresizlik, yorgunluk, yaptığı işe konsantre olamama gibi ve benzeri ruhsal bozukluk artık toplumun birçoğunda baş göstermiş.

Dahası var, ve bu işin sonunun nereye varacağı düşüncesi, ümitsizlik, pesimizm, peşi sıra gelen uykusuzluk, yaptığı hiçbir işten zevk almama gibi haller de bir çoğumuzda mevcut. Psikiyatri konularına belki çok giriyorum ama son dönemlerde toplumun birçoğu bu halde. Bilmem yanılıyor muyum?

Bozuk olan ekonomimiz düzelince bozuk psikolojiler de düzelir mi bilmem ama, şu meşhur sözü yazarak yazımı sonlandıracağım. Kafanıza taktığınız şeyleri mezara götüremezsiniz, ama onlar sizi mezara götürür”. O yüzden kafanıza çok da takmayın, her iş olacağına varır. En azından kendinize, psikolojinize iyi bakın. Her şey gönlünüzce olsun.