Son yaşananlarla ilgili özeleştiri yapmak erdemdir, elbette. Bunun erdem olabilmesi için yanlış yaptığımızı kabul edip, kendimizi hesaba çekmeli. Toplum olarak en çok ihtiyacını duyduğumuz şey, kendimizi hesaba çekmek…
Hep başkalarını suçlayarak bir yerlere varacağımızı düşünmenin cezasını çekiyoruz. Hepimiz suçluyu dışarda aramayı alışkanlık haline getirdik. Hz. Adem, yasak meyve yeme suçunu işlediğinde, “Allah’ım, beni Havva kandırdı.” demedi, “Allah’ım, ben günah işledim, beni affet!” dedi. Ya biz başkasını suçlamayı kimden öğrendik? Şimdilerde ortaya çıkan bu örgüte acaba biz ne kadar yardım ve yataklık ettik, bilerek veya bilmeyerek? Öncelikle kendimizi kendimiz hesaba çekmeli, daha sonra da başkalarını hesaba çekerek olayı anlamaya çalışmalıdır. Olaylara ibretle bakacak göz olmalı… Kendimizden kaynaklanan hataların varlığını kabul etmek, fazilettir. Ama bunu yapmak için güçlü bir iradeye sahip olmak da o kadar kolay değil. “Yalnız Allah’a kul olmak” sözde kaldıkça, başkalarını suçlayarak zevahiri kurtarmaya çaba sarf ederiz. İnsan zaafları olan bir varlıktır.
Zaafları olan bir insana hiç hatasızmış gibi davranmak, öncelikle yalnız Allah’a kul olmaya engeldir. Farkında olmadan insan, insanın kulu olacak konumuna düştüğünde, kula “ilahlık” atfedilmiş olur ki, bundan daha büyük bir zulüm düşünülemez. Kimse dokunulmaz değil, kimse kutsal(!) değildir. Eğer bir zamanlar birilerine böylesi kutsallıklar atfettiysek, aynaya bakmalı ve bu korkunç düşünceden dönmek için tövbe etmelidir.
Kim birilerine bir zamanlar kutsallık atfettiyse, bunu itiraf edip, tövbe etmeli ki, bundan sonraki yaşantısında böylesi yanlışa düşmesin. İnsanın ruhsal dirilişi yaşaması için öncelikle kendi yanlışlarını görüp anlamalı ve bu yanlışları bir daha tekrar etmemek için yeni bir hayat tarzı kurgulamalıdır. Zaaflarıyla malul olan insan, bu zaaflarını görmezden gelirse, ruhsal dirilişini gerçekleştiremez. Başkalarının eksikliklerini öne çıkarıp onları tartışmakla ruhsal dirilişimizi sağlayıp, erdemli bir duruş sergilememiz mümkün olmaz. Kendi zaaflarımızı görüp onlara ilişkin özeleştiri yapmakla kendimiz olabiliriz.
Kendimiz olamadıktan sonra da başkalarının eksiklikleriyle uğraşmaktan kendi eksikliklerimizi görmeye imkân bulamayız. “Ol” mak için kendi zaaflarımızı görüp düzeltmeye çalışacak, daha sonra da başkalarının zaaflarını düzeltmek için elden geleni yaparak erdemli davranışlar ortaya koyacağız. Aksi halde ya hep başkalarının yanlışlarını konuşup enerjimizi bu alanda sarf edeceğiz, ya da kutsadığımız birilerini daha da kutsayıp, bu birilerinin kutsanmış kişilikleri ile kendimizi avutmaya devam edeceğiz.
Kutsal Kitabımız’ da 750’den fazla yerde “Aklınızı kullanmaz mısınız?” biçiminde sorulara muhatap olan bir Müslüman, nasıl aklını kiraya verebilir? Aklını kiraya vermemek yetmez, aklını önce kendi yanlışlarını görecek biçimde kullanmak da akıllı olmanın gereğidir. Aklını sürekli başkalarını eleştirmek için kullanıp, kendi yanlışları için kullanmayan insan da “Aklınızı kullanmaz mısınız?” sorusuna muhatap olmaktadır. Ve maalesef bu sorunun karşısında verecek doğru cevabı bulmak böyleleri için mümkün olmayacaktır.
Çok Okunanlar

Trabzonspor’un Yeni Nwakaeme’si İsrail’de Bulundu!

Trabzonspor'un Yıldızı İçin Avrupa Devleri Sıraya Girdi; Bu Transfer Cepleri Yakacak

Trabzonspor Gol Makinesinin Peşinde! Genç Yıldız Radar Altında

Trabzonspor Camiasında Galatasaray Öfkesi: Eyüp Saka Hamlesi Bardağı Taşırdı

Trabzonspor’da Enis Destan Kararı! gelen teklif neden Teklif Reddedildi?

Rennes Onun İçin Geliyor, Trabzonspor’un Kapısını 15 Milyon Euro ile Çalıyor