Bu Çarşamba günü ABD’deki protestolara destek amacıyla Helsinki’de Senaatintori’de binlerce kişinin katıldığı bir gösteri düzenleniyordu.

Polis ise her zamanki gibi etrafta idi.

Korona önlemleri nedeniyle o kadar insanın bir arada olması da yasaktı ki 50’şerlik aralıklı gruplarla en fazla 500 kişi toplanabilirdi orada.

Polis, 3 binin üzerinde insanın toplandığını görünce; gösteriyi organize edenlere “Gösteriyi sonlandırma talimatı”verdi.

Gösteriyi düzenleyenler, polisin talimatına uyarak daha yeni başlamış olan eylemi anons yaparak sonlandırdılar ve göstericiler sakince ellerindeki pankartlarla ara sokaklarda dağıldılar.

Ben de video çekerken korona virüsü önlemleri nedeniyle buna nasıl izin verildiğini hep düşünüyordum. Çünkü, ‘sosyal mesafe’ de hepten ihlal ediliyordu ve çok kalabalıktı.

Göstericileri organize edenler, alana fazla kişinin gelmesini kontrol edememişlerdi. 

Polis de korona önlemlerinin ihlal edildiğini görünce, müdahele etti.

ABD’deki göstericiler polise itaat etmiyorlar ve ortalık savaş alanına dönmüş durumda.

Fin halkının yüzde 95’i polise güveniyor ve itaat de ediyorlar.

Fark burada.

Finlandiya’da gösteri yapmak istediğiniz zaman 6 saat önceden polisten izin almanız gerekiyor. Polisin talimatları doğrultusunda da, gösteri yapılmalı. Yürüyüş olunca polis arabası önden, göstericiler arkadan gelirler ve en arkada da polis arabası olur. Atlı polisler de heybetle gezerlerken “Güç bizde” der gibi!

İzinsiz gösteriye ise; kesinlikle müsade edilmez. 

Polise itaat edilmemesi durumunda ise polis, gaz ve cop kullanabilir. Gözaltına alma da, olabilir.

İsveç’te aynı gün Kraliyet Sarayı’nın önünde izinsiz gösteri yapanlara; polis gaz sıkıp, sert şekilde bazılarını coplamış ki polisin bunu yapması yadırganmış. 

Hep yıllardır yazarım; “Batı ülkelerinde polis insan haklarına uygun teknikle coplama yapıyor” diye. 

Bunu ilk kez 1994 yılında Belçika polisinin göstericilere çok acımasızca müdahalesini Finlandiya’da televizyonda seyrettikten sonra o zaman dünyada tek Türkçe olan sosyal medyamızda yazmıştım ki Avrupa’dan yazan tek kişi idim.

Kendi polisleri göstericilere taşkınlık olduğunda ve polise itaat edilmediğinde şiddetle müdahele ediyorlar ama başkalarına gelince “Bırakın ne yaparlarsa yapsınlar!” gibi tavsiyeler de bulunuyorlar. İzinsiz gösteri ise imkansız.

Elinde herhangi birşey olana polis “Elindekini yere bırak” dediği zaman bunu 3 kez tekrarlar ve sonrasında vurma hakkı var. Elindeki pakette yiyecek de olabilir ama polise itaat etmediği için, vurulabilir. Çünkü, polis kendini riske atmaz. Kanun böyle durumda ‘vurma hakkını’ vermiş.

Yanımda oturan Finli avukat ile uçakla Türkiye’ye giderken eleştiriye başlayınca; “Elinde taş olan ve polise doğru dönük olan bir kişiye Fin polisi ne yapar?”, diye sordum. “Bırak onu yere” der, diye cevap verdi. “Ya bırakmazsa?” diye sordum. Durdu. “3 kez tekrardan sonra vurma hakkı var” diye ilave ettim. “Öyle” dedi. “Türkiye’de polis bunu yapmıyor!” dedim. 

İsveç’te bile her sene bu nedenle polis insan vuruyor ki elinde bıçak olanı kendilerinden çok uzakta olmalarına rağmen vurup, öldürdüklerini Fin medyasında okudum.

Finlandiya’da elindeki paketi polisi dinlemediğini zaman bırakmayanın yaralandığını da. Silah olduğu anlaşılanın  ise 3 kezden sonra şansı yok. 

Polise itaat önemli ve polislerin hayatı da. 

Kalın sağılıcakla,