Hayatta bazı insanlar vardır… Henüz hiçbir fırtına görmemiş ama kendini kaptan sanır. Hiç yokuş çıkmamış ama başkalarına “nasıl yürünür” öğretmeye kalkar. Acının nasıl devirdiğini bilmeden, acı yaşayanı küçümser.
“Ben olsam böyle yapmazdım.” cümlesi dudaklarında hazır bekler.
İşte buna psikolojide çok net bir isim verilir: Sınanmamışlığın kibri.
Bir insanın hiç sınanmamış olması, onu güçlü yapmaz. Sadece kırılmamış olduğu için kendi kırılganlığını fark etmemiştir.
Hâlâ zırhını test etmemiş bir savaşçı gibidir: Parlak görünür ama ilk darbede ne olacağını kimse bilmez.
En kolay yargılayanlar, en az deneyimleyenlerdir.
Hayatın garip bir kuralı vardır:
Zorluk yaşamayanlar, zorluk yaşayanları küçümsemeye daha meyilli olur. Çünkü empati, sadece okumakla öğrenilen bir kavram değildir;insanın kendi dizine bir kere çarpması gerekir.
O yüzden acı çekmemiş biri, başkalarının acısına sabırsız olur.
Kaybetmemiş biri, kaybedeni suçlar.
Yıkılmamış biri, yıkılanı zayıf görür.
Sınanmamış biri, sınananı hor görür.
Oysa bir insanın karakteri, en parlak günlerinde değil;en karanlık gecelerinde belli olur.
Sınanan insan kibirli değildir; bilgedir.
Başına bir şey gelmiş, çökmüş, kalkmış bir insanın bakışı değişir.
Kibrinin yerini anlayış alır.
“Ben yapmam.” diyen hâlden çıkar;
“Ben de yapabilirdim.” diyen bir olgunluğa evrilir.
Çünkü sınanmak, insanı yumuşatır.
Sınanmamışlık ise keskinleştirir.
Ve ne yazık ki keskin insanlar, kendileri kesilene kadar bunun farkına varmaz.Sınanmamışlık, insanı kendine kör eder.
Hiç tökezlememiş biri, tökezlemeyi karakter zayıflığı sanır. Hiç terk edilmemiş biri, terk edilenin psikolojisini anlayamaz.Hayatı hep düzenli gitmiş biri, dağınık kalplere hüküm verirken rahat davranır.
Bu yüzden bazı insanlar kendi hayatları ilk kez zorlaştığında şaşkına dönerler.Çünkü inşa ettikleri tüm özgüven, gerçek bir testten geçmemiştir.
Bazen diyorum ki:
Bir insanın kibri, yaşamadan konuştuğu konular kadar büyüktür.
Sınanmayanın sözü yüksek çıkar; sınananın sözü derin.Üslubu daha sakindir çünkü hem kendini bilir hem karşısındakini.
Yüksekten konuşanlar ise genelde hiç düşmemişlerdir.O yüzden düşmenin ağırlığını da bilmezler.
Sınanmamış birinin cümleleri yüksektir,Sınanan birinin cümleleri ağırdır.
Aradaki fark, insanın başından geçenlerle değil;insanın geçtikleriyle ne öğrendiğidir.
Son söz…
Sınanmamışlığın kibri, insana geçici bir üstünlük hissi verir.Sınanmışlığın bilgeliği ise insana ömür boyu bir derinlik kazandırır.
O yüzden insanları konuşmalarına göre değil,hayatla nasıl sınandıklarına göre okumak gerekir.
Ve unutma:Kibir kolaydır.Derinlik zor.
Ama derinlik büyütür, kibir tüketir.