Gündemin arkasında kaldı ancak değinmekte yarar var.

Geçtiğimiz aylarda gündeme gelen siyasi etik yasası kanunlaşsa kuşkusuz ilk Ali Babacan için işlerdi!

Millet İttifakı Cumhurbaşkanlığı adaylığında Abdullah Gül üzerinde mutabık kalmak isterken Meral Akşener’in tutumu belirleyici olmuş, son anda Muharrem İnce isminde uzlaşılmıştı

Ancak ‘kerhen’ diyebiliriz.

Zira Millet İttifakı Gül’ün adaylığı ile seçimi 2. Tura taşımayı ümit etmişti.

Ali Babacan geçtiğimiz günlerde siyasi tecrübesizliğine de verilebilir ancak şaşırtıcı bir açıklama yaptı ve Gül’ün aday olarak belirlenmesi noktasında hem de AK Partide iken ‘Abdullah Gül’ün adaylığıyla ilgili yürütülen çalışmaların tam göbeğindeydim’ diyiverdi..

O gün karar masasında olduğunu söyleyen Babacan şöyle diyor:

‘Bir şart vardı o gün. Ancak gerçekten hep beraber ortak duruş olursa bu iş olur.  Yoksa bir-iki partinin destek verip diğer partilerin destek vermemesi ortak bir adaylık değil. O başka model. O gün gelip de siz ortak aday olsanız, sizi de destekleyenler son güne kadar sözlerinin arkasında dursa idi, o gün o iş olur idi.’

Babacan, bakanlığı döneminde iktidarın her nimetinden faydalanmış, zorlu bir dünya konjonktürü ile yüzleşmemiş rahat bir bakanlık geçirmişti.

Doğru görevini yaparken de de hakkaniyet içinde kalmıştı.

‘Gül’ün ortak aday olarak gösterilmesi gerekiyordu ama olmadı. Bu yüzden ülkemiz 5 yıllık bir fırsatı kaçırmış oldu” demesi ise kendisini buna ne kadar inandırdığını ortaya koyuyor.

Açmaza bakar mısınız?

Bir yandan hem Erdoğan’ı tasfiye planının başında yer alıyor, Erdoğan’a karşı muhalefetin Abdullah Gül’ü ortak aday çıkarma projesini yönetiyor, diğer yandan da Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı adayı gösteren teklifin altına imza atabiliyor!

İlginç olanı Babacan’ın konuyla ilgili kendisine en demokratik şekilde tepki gösterenlere karşı ‘trollenmişler’ demesi de akla zarar.

Ne olmasını bekliyordu, tebrik edilmesini mi!

Babacanla ilgili özellikle 15 Temmuz öncesi ve sonrası ile ilgili de bazı sorular gündeme gelmişti.

Bazı isimler gibi 15 Temmuz günü yurt dışında olması tesadüf mü?

O dönemde 15 Temmuz darbesi sonrası için konuşulan başbakanlık senaryolarında şöyle bir şablon çizildiği biliniyordu: “AK Parti içinden gelen ve CHP tabanını ikna edecek, kendileriyle görünür bir ilişkisi bulunmayan, söz dinleyen, telkinlerin dışına çıkmayacak, ekonomiyi bilen, Bilderberg’in kabul edebileceği biri.’

Babacan iyi gidiyordu ama son açıklamaları kafaları karıştırdı.

Babacan’ın imajı sarsıldı, bunun politik hayatında sürekli olarak kendisine hatırlatılacağını düşüyorum.

Babacan’ın siyasi etik söylemini en fazla tekrar eden isimlerden biri olarak hiçbir şekilde yalanlanamayacağı bu eylemin tam aktörü olması toplum nezninde de siyasete olan güvensizliği ciddi anlamda körükleyeceği kanaatindeyim.

Bakalım millet ittifakının içine bu nasıl yansıyacak.

Halen Gül’ü isteyen Kılıçdaroğlu bunu sorun etmeyeceği kesin.

Ve o konuşmadan sonra da bir geriye gidip var.

AK Parti cephesinden Babacan’a kaymakta olan oyları durduracağını düşünüyorum