12 Eylül 1980’ın kıyısından dönmüştük. 28 Şubat 1997 Post modern darbe sürecini ise bir gazetenin sorumlusu olarak yaşadık.
28 Şubat sürecinde özellikle Milli Görüşçüler üzerinde büyük bir baskı vardı. Darbe oldu olacaktı, iddiaya göre Demirel ‘Ben halledeceğim’ diye engelledi.
Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediyesini kazanmış, Erbakan iktidara gelmiş, baskı daha da artmıştı.
Öyle ki, dönemin Deniz Kuvvetleri komutanı Güven Erkaya, yüksek askeri Şura yemeğinde Başbakan Erbakan içkiyi yasakladı diye özellikle istiyor, garson ‘Yasak efendim’ demesine rağmen Emir Subayını mutfağa gönderiyor ve içki aldırıp içiyordu.
Erbakan iktidarını devirmek ve Erdoğan’ı görevden almak için her türlü hamle yapılıyordu. Sincan’daki Kudüs gecesine İran’ın Ankara Büyükelçisi de katılınca Suncan’da Tanklar yürütüldü ve Erbakan hocanın direnci tamamen kırıldı.
İBB başkanı Tayyip Erdoğan’ı bitirmek içinde AKPİL operasyonu başlatıldı, Trabzonlu hemşerilerimiz çoluk çocuk gözaltına alındı. O dönemde Organize suçlarla mücadele şube müdürü Adil Serdar Saçan’ın Albayrak ailesine acımasız davrandığı hala söylenir.
Oysa iktidarda kim vardı? Mesut Yılmaz. Etrafını şöyle bir açıp ‘siz ne yapıyorsunuz’ diye soramadı.
Trabzonlu Albayraklar cezaevine gönderildi, Siirt’teki şiir bahane edilerek Erdoğan da Pınarhisar cezaevine götürüldü.
Tayyip Erdoğan 28 Şubat baskısının yarattığı tepki ile 2002 3 Kasım seçimlerinde Türk halkı tarafından iktidar yapıldı.
Artık güç siyasi olarak farklı bir yöne geçmişti. Hizmet hareketi diye çıkan ama Türkiye’nin tüm kılcal damarlarına giren Fetö, TSK ve Polis içinde operasyon başlatmıştı.
Öyle ki, TSK mensupları cezaevi koğuşlarında vefat ediyor, Kozinoğlu gibi bir istihbaratçı cezaevinde kalp krizi denerek yaşamdan koparılıyordu.
Sonunda ne dendi, Orduya kumpas yapıldı ve Atatürkçü Subaylar tasfiye edildi.
Gözler 2019’dan sonra bir kez daha İstanbul Belediyesine döndü.
Ekrem İmamoğlu’nin Başkan olduktan hemen sonra gözünü Cumhurbaşkanlığına diktiğini, acele ettiğini, anlamsız bir hırsa kapıldığını sürekli yazdım.
Takip, dinleme derken Başsavcılık talimatı verdi ve gözaltılar başladı.
Bugüne kadar 300’e yakın gözaltı kararı verilirken kimi iş insanı kimi belediyede yönetici 40 kişi de itirafçı olmuş.
Davalar devam ediyor. Sonucu bekleyeceğiz.
İmamoğlu ile birlikte Beşiktaş, Büyükçekmece, Şişli, Beykoz, Beylikdüzü Belediye başkanları da tutuklu olarak yargılanıyorlar.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık da İmamoğlu gibi Trabzonlu.
Küçük yaşlarda Lösemi rahatsızlığı geçirmiş.
Cezaevinde birkaç kez fenalaştı. Kimi zaman hastaneye kimi zamanda Adli Tıp’a gönderildi.
Annesi ‘Oğlum ölmesin, yaşasın’ diyerek feryat etti.
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Mehmet Murat Çalık ile ilgili sorulan soruya ‘İyi tanırım. Hasta, tedavi edilmeli, hukukçuyum yargılaması tutuksuz yapılmalı’ dedi.
Ahmet Metin Genç’i Trabzonlular durup dururken sevmedi. İcraatlarını gördükçe sevdi.
Trabzonspor konusunda da haksızlığa uğradığımızda lafını hiç esirgemedi. Seçilip seçilmeme kaygısı gütmedi.
Göksel Gümüşdağ’ı da eleştirdi, Ali Koç’u da.
Ahmet Metin Genç’in Mehmet Murat Çalıkla ilgili sözlerinin ardından Adalet Bakanlığı da bir çalışma başlatmış.
Çalık’ın tedavisi evde yapılacak ve tutuksuz yargılanacak.
Her zaman altını çizdim.
Siyasette gücü eline kim geçirirse geçirsin, kendisine yapılmasını istemediklerini rakiplerine asla yapmamalı.