Şampiyonlar Ligi elemelerinde PSV Eindhoven gibi köklü bir ekibi saf dışı bırakmış, Avusturya temsilcisi LASK’a şanssız bir şekilde elenenerek UEFA kupasına katılmış, zannedildiğinin aksine zorlu bir ekip Basel. Ünal hocanın söylemiyle oyunun iki yönününde oynayabilen tabiri caizse kemik gibi bir takım...
 
İsviçre liginde oynadığı 8 maçta 6 galibiyet 1 beraberlik ve 1 yenilgi almış, 21 gol atıp (2,6  maç başına gol ortalaması) kalesinde sadece 8 gol görmüş (maç başına 1 gol). Ligde 19 puanla en yakın rakibinin 3 puan önünde lider durumda..
 
Bu tespitlerime rağmen sonuçta belirleyici olacak tarafın Trabzonspor olacağını düşünüyordum. İyi hazırlanmış bir Trabzonspor (Örn:4-1’lik BJK maçı) rakibini tarumar edebilecek iken motive olamamış bir Trabzonspor (Örn: 1-1 Gençlerbirliği maçı) lig sonuncusuna 2 puan kaptırabiliyor olması beni bu doğrultuda düşünmeye iten yegane sebepti..
 
Maç önü analizimi ve çekincelerimi kaleme alıp devamı için geçtim Televizyonun karşısına;
 
Tam arkama yaslanıp maçı izleyeceğim ki; oda ne?
 
Belli ki Ünal Hoca rotasyon yapmaya çalışmış ama bu  rotasyon filan olmamış, takımın genetiğiyle oynamış resmen….
 
Son iki yılın en iyisi Pereira yedek (Parrera’nın yedeği Kamil Ahmet’te yedek) yerine genç Stoper Hüseyin sağ bek oynuyor (!)
 
Orta sahanın değişmezi maestro Sosa yedek yerine genç/tecrübesiz Doğan ERDOĞAN oynuyor (?)
 
Bir santrafor bulmakta zorlanan takım bu maça (Sörloth, Sturridge) çift santrafor çıkmış (!)
Sezon başından beri oynanan 4-2-3-1 saha yerleşimi yerini 3-5-2 ile 4-4-2 karışımı bir şeye bırakmış (?!)
 
Velhasıl tüm ezberler bozulmuş, yepyeni bir düzene yepyeni oyuncularla geçiş yapılmış. Bu kadar fazla yenilik ile maça başlayınca alışma safhası da yaklaşık 45 dakika aldı. Bu süre içerisinde dakika 20’yi gösterirken ( yine yüksek top, yine ön direk) yenilen gole dk.26 da gösterilen reaksiyon hariç olumlu hiçbirşey yapamadık. Bu sürede en çok ta genç Advijaj ve mevkisi dışında oynayan Hüseyin Türkmen aksadı onu da belirteyim…
 
İkinci yarının başı ile birlikte Advijaj’ın yerine N’wakaeme’nin dahil edilmesi ile dengeler de Trabzonspor lehine değişmeye başladı. Özellikle Sosa oyuna dahil olduktan (dk.66) sonra yaklaşık 30 dakikalık süre tamamen Trabzonspor’un hakimiyetinde oynandı. Dakikalar 78’i gösterirken bu ikilinin ayağından  ( Nwakaeme’nin ortasında Sosa’nın vuruşu ile ) golü de buldu Fırtına.. Tam taraftar kafasında puan cetveli canlanmış gruptan çıkma planları yaparken yine yüksek top canavarı hortladı ve daha tribünler golün sevincini doyasıya yaşayamadan kalesinde golü de gördü (dk.80)..
 
Bu gol sanırım Ünal Hocanın da konsantrasyonunu bozmuş olacak ki; Elinde ki tek santraforu (Sturridge) çıkarıp Sağ bek Kamil Ahmet’i oyuna dahil etti. Kadrosunda ki iki santraforu da hocası tarafından kenara alınan Fırtına son 10 dakika gol üretmeyi başaramadı ve çok üstün oynadığı bir maçtan iki puan kaybederek ayrıldı…
 
Ne diyelim!.. Oyun hocanın, Plan hocanın, Kazanç hocanın, Kayıp hocanın..