“Size bir sır vereyim mi; Bu gün iflas ettim ve çocuklarımın bu durumdan haberi yok.” Diye yazmış...
“Ben 1 senedir gizliyorum, adresi değiştirdim, bankalar icrada sırada, oysa bunlar 2 sene evvel aklımın ucundan geçmezdi.” Bu bir başkasının yazdıkları...
“Ödemelerimin hiçbirini yapamadım. En çoksa zoruma giden, beni seven birkaç insan nakit parasını verdi ticaretini rahat yap diye. Ve ben onları bile ödeyemedim. Yüzlerine bakamıyorum, çok utanıyorum.” Bu da bir başkası...
“İş yerinde yemekte çıkan tek portakalı çocuğuma götürüyorum” Bu da bir diğeri...
“ Müzisyenim. 9 aydır tek kuruş gelir elde edemedim. Annemin gönderdiği emekli maaşıyla karnımı doyurmaya çalışıyorum. Kira borcum aldı başını gidiyor. Her an sokağa atılabilirim. Arkadaşlarımın da benden farkı yok!”
Covid’den dolayı kapanan küçük ve orta ölçekli esnafın, çalışanların hali bu...
Dolayısıyla işsizlik katlanıyor, toplumda umutsuzluk artıyor, insanlar yalnızlaşıyor, bu aileye yansıyor, ve birçok eve aile içi şiddet olarak geri dönüyor.
İşte bu yüzden yetkililere sesleniyorum!
En azından bir süreliğine, her gün, her saat insanlara korku, kaygı, endişe, umutsuzluk ve ölüm pompalayan “ Bilim Kurulu Üyeleri” ve avaneleri yerine, ülkemizin değerli psikolog ve psikiyatrlarını ekranlara çıkarın
Çıkarın ki Pandemi ile sınıfsal çelişkileri artan toplum biraz olsun nefes alsın.
En azından yetkili ağızlardan insanlar birkaç olumlu cümle duysun da rahatlasın!
Yoksa bu işin sonu çok daha kötüye gidecek!
İshal oluyorsunuz!
Covid!
Zatürre oluyorsunuz!
O da Covid!
Grip deseniz, o artık hiç yok!
Dolayısıyla sorguluyorum...
Daha geçen yıla kadar “şifayı kaptın” denilen grip nerede?
Madem mevsimsel gribin adı Covid oldu o zaman yukarıda ki tablo neden?
Dolayısıyla sorular, sorular, sorular...
Benim gözümde bu yaşanılan 3. Dünya savaşı... Bölgesel olmayan, içine tüm dünya ekonomilerini dahil eden bir savaş.
Silahsız, kansız ...Doğal zannedilen, sessiz, kabul edilebilir, zahmetsiz, kazanma garantisi olan, sıfır maliyetli bir savaş.
Sonuçları, diğer dünya savaşları ile neredeyse aynı olan bir savaş.
O dönemlerde savaş karşıtları olurdu. Biz de durumu sorgulayan “zorunlu aşı karşıtları” oluyoruz.
Anlamak istemeyenler için tekrar yazıyorum, aşıya değil karşıtlığımız... Zorunlu aşıya!
Ben neden “Dünya nüfusu çok fazla, bir plan yapmalıyız.” Diyen Bill Gates vakfı ile fon sağlamış bir şirketin aşısını metazoru şekilde olayım ki?
Ben neden “Yanıbaşında ki Uygur Türklerine uyguladıkları kültürel ve ırksal baskılarla yapmadığı zülüm kalmayan, adeta soykırım uygulayan Çin’den gelen aşıyı zorunlu bir halde vurdurayım ki?
Hem de hastalığın üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişken?
Sonuçta benim de gözlemlerim var.
Grip aşısı ilk çıktığında da böyle janjanlı konuşmalar vardı. Grip aşısı yok böyle şahane, yok şöyle olağanüstü... Tabii gencim... Bende o hezeyana kapılarak vuruldum grip aşımı. Ama değil düzelmek aşı sonrası o yıl kendimi gripten hiç kurtaramadım. O yıl defalarca grip oldum.
Dolayısıyla; Aşı yaptırmak isteyenler buyursun olsun...
Ama benim aşım yok diye özgürlüklerimi, eğitim, seyahat ve sağlık haklarımı kısıtlayamazsınız!
Yapılmak istenen, bize dayatılan sistem bu...
Biz adına “ Yeni Dünya Düzeni “ denilen bu sisteme karşıyız.
Kuş Gribi çıktığında tek sözüyle bütün tavukları itlaf ettiren, bu gün de “ 14 gün yetmez 28 gün tam kapanma yapmalıyız!” Diyen düzen adamlarına karşıyız...
Anlaşıldı mı?
Çok Okunanlar

Trabzonspor’un Valencia’nın 2 milyon Euro talebi transferin önündeki tek engel

Trabzon Trafiğine Nefes Aldıracak 100. Yıl Kavşağı Eylülde Açılıyor

Trabzonspor’da Uğurcan Krizi! Camiada Öfke Büyüyor

Güncel Fındık Fiyatları Açıklandı: Beklenen Fiyatlar Geldi!

Trabzonspor’un Pellegrini Hamlesi Gerçekleşmedi! Roma’dan Çelişkili Açıklamalar

FİSKOBİRLİK Fındık Alım Fiyatlarını Güncelledi: İşte Yeni Rakamlar