Türkiye’nin pek çok stratejik ürünü var.
 
Fındık bunların başında geliyor.
 
Küresel Isınma, iklim değişiklikleri ile önümüzdeki dönemde tarımdan Karadeniz’in elde edilecek girdiler daha da artacak.
 
Türkiye buna ne kadar hazır?
 
Antalya, Adana, Hatay çevresinde olan sel, fırtına, dolu vs derken bugün marketler ve pazarlarda sebze meyvenin yanına yaklaşılamaz oldu.
 
Domates fırladı.
 
Fındığa dönelim.
 
TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal geçtiğimiz günlerde önemli açıklamalar yaptı.
 
Güldal fındıkla ilgili 2-3 gün sürecek çalıştay yapacaklarını bunun ilk ayağının Giresun veya Ordu’da başlayacağını açıkladı.
 
Fındıkta fiyat endeskli kısır tartışmalar ne müstahsile ne de tüccara kazandırıyor.
 
Bu çalıştaylarda alınan kararların sahadaki yansımalarını görmek gerekir.
 
Güldal haklı olarak fındıkta dönüm başına alınan verimin artırılması, gübreleme, arazileri gençleştirme hedeflerinin artmasına vurgu yaptı.
 
Ve de en önemlisi.
 
Sanayici karşısında alternatif  bir alıcı modeli oluşturmak, üreticinin yanında yer almak, fiyatı güçlerinin yettiği ölçüde yukarı çekmek için kurulan Fiskobirlik’in önemi gelecek dönemde daha çok artacak.
 
Güldal, geçen yıl Kasım ayında TMO olarak fındık alımı yaptıklarını, nakit sıkıntısı yaşanan ve fiyatların aşağı yönlü olduğu bir süreçte piyasaya aktif olarak girdiklerini söyledi.
 
Fiyatları 14 lira seviyelerinde tutan alımlarla ilgili Güldal: ‘Önümüzdeki dönemde Fiskobirlik piyasada daha aktif olarak yer alacak.
Yavaş yavaş piyasaya entegre olacak. Fiskobirlik çok önemli bir kuruluş, bizzat üreticilerimiz o kuruma üyeler’ diyor.
 
Erzincanlı olan Güldal’ın söylediklerinin devamı şöyle: ‘Ben fındık yöresini çok iyi tanıyorum, oralarda uzun sürede çalıştım, bizim üreticimizi her haliyle korumamız gerekir, ihracatçımızın da ülkeye döviz girdisi sağladığını da unutmamamız lazım.’
 
Bugün gelişmiş ülkeler belki sömürgecilikle lider ülke oldular ama çalıştılar da.
 
Bugün teknoloji onların ellerinde.
 
Bizim de imkanlarımız var, daha çok çalışıp daha çok üretmeliyiz.
 
Sadece kaba fındık ihracatı yerine çikolota devlerinin milyar dolarlar kazandığı fındıktan biz de markalar üretmeliyiz.
 
Güldal’ın dediği gibi her şeyden önce kaliteli ama mutlaka kaliteli fındık üretmeliyiz.
 
Senede bir araziye inerek değil, bakımını, budamasını, gübreleme, ilaçlamasını modern usullerle yaparak ve de devlet destekleriyle beraber.
 
Bizim fındığımızın bilinirliği Avrupa kıtası ile sınırlı.
 
500 milyon nüfusun yaşadığı Avrupa’nın dışında fakir bir pazar var.
 
Mevcut haliyle 10 milyar dolarlık bir dünya fındık pazarı bulunuyor.
 
Fındığın gıda sanayi için bir girdi olma özelliği dikkate alınarak hangi ürünlerde nasıl kullanılır,
 
Kullanıcılarla ortak yeni ürün geliştirme projeleri ve uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü amaçlı bir merkez kurulabilir.
 
10 milyarlık pazarın hepsine sahip olamayız ama ürün çeşitliliği ile çok farklı konseptler içinde pek çok değişik tatlarla dünyanın hiçbir yerinde olmayan Türk fındığının tadını dünya marketlerinin baş köşesine yerleştirebiliriz.
 
Her Çinli’ye bir fındık dedik ama hala oraya da etkin gidemedik.
 
Sayın Güldal’a çok önemli bir notum var: TMO süreci iyi yönettiniz ve fındığı 14’te tuttunuz. Şimdi FKB’yi yeniden güçlendirip piyasaya sürüp TMO çekilecek.
 
Çekilsin ama FKB denetlensin. Bu ülkede dev bir kurum adeta kemirildi, bitirildi. Bunu Fiskobirlik Genel Müdürü Lütfi Bayraktar yapmadı.
 
Ama o batan geminin mallarını sattı da sattı!