Geçen sezonun şampiyonu Trabzonspor, yeni sezon öncesi iki aşamalı kamp yaptı.

TRANSFER YAPILACAKSA İYİ SANTRAFOR ALINMALI

Birinci aşamasını Slovenya’da ikinci aşamasını Avusturya’da gerçekleştirdi. İki aşamalı kampta dört hazırlık maçı oynayan Bordo- Mavililer, ikisinde berabere kalırken ikisinde ise İtalyan takımlarına mağlup oldu. Empoli ile oynanan hazırlık maçından sonra Avusturya kampını bitiren Trabzonspor, yurda döndü. Cumartesi günü İstanbul Olimpiyat stadında Sivasspor ile oynayacak olduğu Süper kupa maçına ise kendi tesislerinde hazırlanıp İstanbul’a giderek maça oynayacak. Trabzonspor’un dört hazırlık maçını televizyondan seyrettim. Bu hazırlık maçlarını ölçü alırsak, kendi adıma Trabzonspor’da ışık gördüm desem hem kendimi hem de taraftarı kandırmış olurum. Son hazırlık Empoli maçının ilk yarısına bakarsak sahada hiç de iyi olmayan bir Trabzonspor vardı. İkinci yarıda ise eh biraz olsun mücadele veren bir Trabzonspor gördük. Bunun sebebi nedir onu bilemem! Ama bana öyle geliyor ki, Trabzonspor henüz şampiyonluğun hülyasından çıkıp, yeni sezona adapte olamamış gibi duruyor. Geçen sezonki kadrosundan giden bir tek Nwakaeme var. Geri kalan kadro bir arada oynayan bir ekip olmasına rağmen hazırlık maçlarında sanki toplama bir takım havası verdi ve emin olun tüm Trabzonspor taraftarının canını çok sıktı. Abdullah Avcı "Nasıl olsa şampiyon olduk, Bu şampiyonlukla bir kaç sezon gideriz" düşüncesini taşıyorsa eğer, Trabzon'u ve Trabzonspor taraftarını hiç tanımamış demektir.

Öyle ağır hazırlık maçları yenilgisi sonrası da çıkıp futbol edebiyatı yapacaksa, emin olun Trabzonspor çok kısa sürede bu haliyle havlu atar. Yok eğer böyle bir havaya girmemişse, bu takımı hemen toparlaması ve şampiyonluk hülyasından çıkarması gerekiyor. Benden uyarması! Trabzonspor süper kupa maçı sonrası 5 Ağustosta Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı için Avrupa arenasında sahne alacak. İşte bu maç çok önemli bir eşik ve çok önemli! Yoksa Şampiyonlar Ligi bu haliyle başlamadan biter! Bu da şampiyon bir Trabzonspor için fiyasko olur.

Tüm planlar da altüst olur. Çok büyük borcu olan ve tüm borç planlamasını Şampiyonlar Ligi gelirlerine endeksleyen Trabzonspor’da Abdullah Avcı işi çok daha sıkı tutmalıdır. Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında kadar Bordo- Mavili takımda eksik olan mevkiiler hemen giderilmeli ve takım Avrupa arenasına tam hazır olmalıdır! Transfer edilen Larsen, Kasımpaşa’dan alınan Erhan, Oğulcan ve Nwakaeme’nin yerine büyük umutlarla alınan Treguazt oynadıkları futbol ile çok büyük soru işareti oluşturdu kafamda! Geçen sezon Trabzonspor’un şampiyon olmasında saha içerisinde büyük emeği olan kaptan Uğurcan son iki hazırlık maçlarında durgundu. Hele Torino maçında yediği iki golde büyük hatası vardı. Oynadığı süre içerisinde isteksiz ve arzusuzdu. Toplara hamle bile yapmak istemedi. Yoksa transfer haberlerinden dolayı kafası rahat değil mi? Abdullah Avcı özellikle onunla özel bir görüşme yapmalı ve onun tam konsantrasyonunu Trabzonspor'a vermesini sağlamalı. Uğurcan da bir an önce kendisini toparlamalı, Trabzonspor demek Uğurcan demek, Uğurcan demek Trabzonspor demektir. Türkiye’nin en iyi kalecisidir. Uğurcan Dünyada ilk 10 arasında yer alan bir isimdir. Başarılı kaleci geçen seneki formunu yakalamalıdır. Yine de söylemeden geçemeyeceğim; yönetim eksik olan mevkiilere birkaç transfer ivedilikle yapmalı. Avcı sağ stoper istiyor. Bu mevkii’yi Deniswill, Hüseyin Türkmen ve Ahmet Can ile kapanabilir.  En önemli mevkiiler ise Uğurcan’a alternatif iyi bir kaleci ile santrafor mevkiidir.

Kısacası Bordo- Mavililer cumartesi günü Süper kupaya kadar silkelenip kendilerine gelmeli. Asıl bundan sonra büyük maraton başlıyor. Bu zorlu maratonun ilk ayağı olan Şampiyonlar ligi ön elemesinde tünelin ucundan içeri girilemezse yandı gülüm keten helva!

SÜPER İKİLİ İŞ BAŞINDA

Yahu şu Trabzonspor ölüye kolbastı oynatır! O derece yani... İki üç sezondur tüm ezberleri bozdu, bozmaya da devam ediyor... Rakipleri un ufak etti resmen. Milyonları peşinden sürükledi. Marka değerini daha bir arttırdı. Yılların verdiği şampiyonluk özlemini bir çırpıda bitirdi. 'Şampiyon olamıyor' dediler; 2021-22 sezonunu şampiyonlukla taçlandırdı... Trabzonspor geçmişte transfer ettiği futbolcularla yaşadığı sıkıntılardan dolayı alacaklarını alamayan futbolcular soluğu UEFA’ya şikâyet ederek alıyorlardı. 'Kulübün borcu dizginlenemiyor' dediler; akılcı ekonomik tablo çizdiler, canhıraş çalışıp kasayı doldurdular...

UEFA’da 20-30 dosya vardı. 'Yerliye yatırım yapılmıyor' dediler; altyapı hamlesiyle "milli" kadroyu kozasından çıkardılar... UEFA platformunda sorun yaratan futbolcu, menajer ve şirketlerle yaşanan sorunları bertaraf ettiler... Hatırlayın ecnebi memlekette havalimanında yattıkları günleri... Onlar için Trabzonspor kutsal bir argüman...

Canları ne çekerse değil, kulüp neyi istiyorsa o... Maddi-manevi tüm benliklerini verdiler bu kulübe... Kim mi bu kahramanlar? Biri kulüp başkanı Ahmet Ağaoğlu, diğeri asbaşkan Ertuğrul Doğan. Süper ikilinin önünde şimdi çözülmesi gereken çok daha önemli bir konu var: Basket dosyaları. Bu dosyalar da pasifize edildiğinde Trabzonspor yeni sezona pirüpak girecek ve "yeniden şampiyonluk" için daha bir umutla mücadele verecek. Bir kulüp yöneticisinin önündeki flu ortamı, puslu havayı kaldırabilmesi için öncelikle haciz dosyalarını elimine etmesi kaçınılmazdır. Ağaoğlu ve Doğan kulübün sırtında yük olan bu dosyalar için her türlü özveriyi gösterdiler. Yaptıkları fedakarlığın semeresini de aldılar. Trabzonspor bugün daha hür iradeyle karar veriyorsa ve başarıdan başarıya koşuyorsa özellikle bu ikili sayesindedir.

KÖSE’YE BÜYÜK GÖREV 

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulunda (MHK) görev dağılımı yapıldı. Sabri Çelik başkanlığında gerçekleştirilen ilk toplantının ardından kurulun neferlerinin görev sahaları tayin edildi. Sabri Çelik'in Profesyonel Müsabaka İcra Kurulu'nu yürüteceği MHK'da Trabzon ve Trabzonspor'u temsilen yer alan İsmail Köse de 6. Bölge Sorumlusu, EPAK Üyesi ve Futsal Sorumlusu olarak görevlendirildi. Köse bir bakıma hakem, mentör, gözlemci ve diğer birimlerde yer alan personeli teftiş edecek, onların hareket alanlarını belirleyecek. İsmail Köse Trabzon'da sevilen bir kişilik. Türkiye Faal Futbol Hakem ve Gözlemcileri Derneği Trabzon Şubesinin başkanlığını yapan Köse görev aldığı koşul ve konumlarda hiç kimseye mavi boncuk dağıtmadı. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve MHK Başkanı Sabri Çelik'in en güvendikleri bir isim olan İsmail Köse'ye verilen bu onursal görev beni ziyadesiyle memnun etti.

YAYINCI KURULUŞ İFTİHARLA SUNDU!

Trabzonspor'un Torino ile oynadığı hazırlık maçını izlediniz mi? İzlediyseniz yazık! Yazık diyorum çünkü yayın çöp! Sorsanız maçı ulusal bir spor kanalı canlı veriyor. Ama 1970'li yıllardaki yayın kalibresinde bir görüntü... Ne netlik ayarı var ne de zum ayarı. Amatör takımların taş toprak haldeki Yavuz Selim sahasında top oynadıkları maçlara gitti aklım. Seyircinin biri eline "fi" tarihli cep telefonunu almış, ballandıra ballandıra çekim yapıyor. Maçı izlerken çocuktan "Baba bu ne! Maç kamerayla değil de demode olmuş bir cep telefonuyla çekiliyor galiba" serzenişini duydum. Üstelik bordo-mavililerin şampiyon kadrosunun yerinde yeller esiyor. Ne organize bir atak var ne takımın kurgusu ne de taraftarları heyecanlandıran kıvılcım. 3-0'lık yenilgi 'Aman canım, altı üstü bir hazırlık maçı' diye geçiştirilecek bir skor da değil hani. Bu skor Şampiyonlar Ligi'ne hazırlanan bir takımın kalibresini ortaya koyar diye düşünüyorum. Neyse dönelim tekrar yayın fiyaskosuna... Ulusal spor kanalı yayını şampiyon Trabzonspor'u ne derece ciddiye aldığını belgelemedi mi sizce de? Maç esnasında yapılan şu anons da "özrü kabahatinden büyük" dedirten türden: "Trabzonspor-Torino maçının görüntü ve yayın kalitesi Avusturya'daki yerel yayıncıdan kaynaklanmaktadır." Kardeşim, Trabzonspor kötü oynar, tat vermez, ezilir bükülür, yenilir; ama sen şampiyon bir takıma saygını göstermek zorundasın. Nitekim Trabzonspor'un 1-0 yenildiği Empoli maçında devreye giren Ulusal spor kanalı’nın uzattığı zeytin dalı büyüyüp meyve verir mi, onu ilerleyen dönemlerde göreceğiz. Ama ortada bir gerçek var, İstanbul kulüplerine gösterilen ihtimam nedense Trabzonspor'a gösterilmedi. Bunu da yazdık bir kenara.

DÖNÜP 2010-11 SEZONUNA DA AYNAYA BAKIN!

Yer Avusturya ve Trabzonspor Empoli ile hazırlık maçında karşılaşıyor. Teknik direktör Abdullah Avcı Napoli maçında 3-0'lık mağlubiyetle hırpalanan takımının galip gelerek moral bulması derdinde. Kenardan talimatlar yağdırıyor. Özellikle defans bloğundaki futbolcuları hedef seçip toparlanmalarını sağlamaya çalışıyor. Dorukhan'a "Doruk, bırak orayı. Yusuf içeri giriyor, az önce de aynısı oldu. Dün dedim size. Arka üçlüyü bozma, önünde Yusuf var, kaç kere söyledim. Eskişehirspor'da oynamıyorsun ki..." sözleri duyuluyor Avcı'nın. Bu arada bir hatırlatma... Dorukhan Toköz 21 Mayıs 1996 tarihinde Eskişehir'de dünyaya geldi. Futbol kariyerine 2009 yılında Eskişehirspor'da başlayan Dorukhan 2015 yılına kadar Eskişehirspor altyapısında oynadı ve o yıl profesyonel oldu. Abdullah Avcı'nın futbolcusunu uyanırken 'Eskişehirspor' ismini kullanması infial yaratmış. Nasıl bir infialse bu! Vay efendim sen bu kulübün adını nasıl aşağılarsın, "Eskişehirspor forması kutsaldır, nasip olmaz herkese" gibi sosyal medya aracılığıyla tepki bombardımanı başlamış. Vay be! Eskişehirspor'a bak sen! Kutsal, nasip olmaz... emi! Şike Davası dosyasında adı geçen Eskişehirspor kulübü ve kutsallık... Nisan 2011'de Fenerbahçe'ye güle oynaya 3-1 kaybettiği maçta onur mücadelesi veren Eskişehirspor, sen ne ulvi bir kulüpmüşsün meğer! Trabzonspor'un şampiyon olmaması için sahada Fenerbahçe önünde emre amade duran Eskişehirspor köpürmüş! Acaba diyorum adamlar o maçtan sonra mı "kutsal" sözcüğünü belleklerine kazımışlar? Abdullah hocam, sen ne yaptın öyle! (?) Bir çuval inciri berbat ettin! Kalkıp onuruyla ayakta kalan bir kulübü ti'ye alıyorsun! UEFA'nın gözünde şike ile mimlenmiş bir kulüp olan Eskişehirspor'un forması herkese nasip olmaz bilmiyor musun(!)? Eskişehir kulübü şunu bilmeli ki kutsallık rakibe saygıyla olur, ayak oyunlarıyla değil, al gülüm ver gülümle değil. Fenerbahçe'nin payandası olurken her şey unutuldu da Abdullah Avcı'nın bir uyarısında mı kutsal değerler akla geldi? 2010-11 sezonunda kararan vicdan bugünlerde hortlamış olmalı ki muhasebesini yapmaya başlamış. Tarih sen nelere kadirsin! Sağda solda, kıyıda köşede, kirli ne varsa ortalığa saçıyorsun! Sizin başka işiniz mı kalmadı? Varın gidin işinize, size bu denizden balık çıkmaz!

İYİ GÜNDE KÖTÜ GÜNDE

Sevgili spor severler uzun bir aradan sonra şampiyon takım gibi biz de tekrar sahalara döndük. Trabzonspor da bu arada transfer hazırlıklarına tüm hızıyla devam ediyor. Bence bu transferler içerisinde önceliğimiz sağ stoper almak olmalı. Trabzonspor hazırlık maçlarında 1. Ve 2. Hazırlık maçlarına iyi başladı ancak 3. Ve 4. Hazırlık maçlarında biraz kötüydü. Ama Abdullah hocamın yaptığı transferlerle inşallah önümüzdeki maçlardan en önemlilerinden olan Şampiyonlar Ligi Elemeyi geçip gruplara kalırız. Gruplara kalmamız bence Trabzonspor ve teknik ekibinin yüksek hedeflerine yakışır olmalı. Çünkü Trabzonspor çok yetenekli oyunculara sahip. Yeni transferlerden sonra Allah'ın izniyle Trabzonspor gibi bir takımı herhangi bir güç durduramayacaktır. Önümüzdeki sezonun başlamasıyla Abdullah hocamın da ve yönetim kurulunun da ellerinden gelenini yapacaklarından eminim. Biz de tabiki taraftarlar olarak her daim en büyük destekçileri olmaya devam edeceğiz. İyi günde ve kötü günde EFE KAAN ÖZTÜRK

MEMLEKETTE DELİ EKSİKTİ ZATEN

Okan Güler'i tanır mısınız? Rambo! Bu Rambo sinemadan Sylvester Stallone'nin hayat verdiği Vietnam gazisi değil ha... Hani şu Fenerbahçe'nin dolduruşlarına gelip şovmenliğe soyunan meczup, zirzop, ruh hastası, dayak arsızı var ya işte o. Geçen sezon Trabzonspor'un kanırta kanırta şampiyonluğunu ilan etmesinden sonra İstanbul'daki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne asılan Trabzonspor bayrağını indirmeye çalışan Fenerbahçe'nin güdük amigosu Rambo Okan, Trabzon'a gelmek için yola çıkmış. İddia o ki Fenerbahçe bayrağını Trabzon'un bağrına dikecek. Eee biz Trabzonlular misafirperver insanlarız. Ağırlarız, hoşbeş ederiz, ikramımız ulvidir bizim. Hatırlayın, bir Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından Galatasaray yöneticisi Abdurrahim Albayrak'a röportaj esnasında saldırı girişiminde bulunan Rambo bir yumruk darbesiyle yarım saat beyninde uçuşan yarasaları saymaktan kendini alamamıştı. Bu arada aklıma okul yıllarım geldi. Lisede okurken yeni tarih hocası sınıftan içeri girer. Hafiften yaşlı başlı, ızbandut gibi bir adamdı. Bariton sesiyle kendini tanıtırken "Arkadaşlar" dedi, "Benim dersimde kopya serbest, isteyen dilediğince kopya çekebilir..." Sınıfta bir sevinç, bir sevinç ki herkes mutluluk sarhoşu... Aradan çok geçmeden öğretmen üç nokta ile yarım bıraktığı cümlesini tamamlayınca işin rengi değişir: "Ama yakalamayayım, çok kötü ederim." Çakma Rambo'ya tavsiyem olsun... Gaza gelmişsin, belli... Vermişler eline Trabzon biletini, lakabını da boylu boyunca yüreğine döşemişler, o da güzel... Kanma sarı lacivertli maskeli baloya. Bu memleketin insanı mert, yağmuru sert, rüzgarı terstir. Hem bu aralar ekonomi allak bullak... Basma Karadenizlinin damarına...