muhteşemdi.
Gerçekten de öyle.
Artık Trabzon'da bir hafta süreyle,
Büyük bir hoş görü var.
Ertelenmiştir bütün kavgalar.
Ya da tatlıya bağlanmıştır bir hafta süreyle.
*
Evet,
Sekiz yılın ardından Trabzonspor nihayet ezeli rakibi Fenerbahçe'yi puansız göndermeyi başardı.
Sekiz yılın ardından,
İlk defa Fenerbahçe kulüp başkanı Trabzon'a gelmiş,
Trabzonspor maçını tribünlerden izlemiş,
Ve de hiç bir nahoş olay yaşanmamıştır.
*
Demek ki neymiş;
Benim hemşerilerim,
Tez canlıdır ama kinci değildir.
Demek ki benim hemşerilerim,
Haksızlık karşısında feveran ederken kusursuza kusur isnat etmez.
Demek ki benim hemşerilerim,
Mesuliyet duygusu taşıyan,
Olgun,
Saygılı,
Sorumluluk sahibi yöneticilere karşı da gerekli itibarı göstermektedir.
*
Malum,
Pazar günü Trabzonspor en önemli iki sporcusundan yoksun çıktı Fenerbahçe karşısına.
Ne yalan söyleyeyim ki,
Umutlu değildim.,
Zira hem iki klas futbolcunun olmamasının yanısıra,
Bu durumun ,
Oynayan futbolcular üzerinde duygusal bir tesirler bırakır şeklinde düşündüm.
*
Ama gördük ki,
Tam tersi olmuş.
En arkadaki kaleci Onur,
En öndeki gölcü Burak'ın olmaması takımda ,
"Onlar yoksa biz varız!
"Bize güvenin gerisine karışmayın" diyen bir Trabzonspor vardı sahada.
Gerçekten de muhteşemdiler...
*
Ben işinde başarılı,
Futbolcuların,
Sanatçıların,
Aydınların halk nezdinde ve bulundukları ortamda kredisinin olmasından yanayım.
Çünkü başarının insana kazandırdığı özgüven,
Şımarma duygusunu da beraberinde getirmektedir.
Kaldı ki,
Doğrusu hepimiz az da olsa şımarmayı severiz.
*
Lakin,
Şımarma ve özgüven katlanılma safhasını aşmamadır..
İşte yöneticiler işin bu raddeye gelmesini önlemelidir.
Kaldı ki,
Trabzonspor için,
Neredeyse futbol hayatını vermiş,
Onlar,
Trabzonsporlu Onur,
Trabzonsporlu Burak olmuş futbolculardır.
Ama her yolun da bir sonu vardır.
Bu kardeşlerimize bundan sonraki spor ve özel hayatlarında başarılar diliyorum.
*
Trabzonspor'a gelince.
İster mağlup/ister galip,
O her durumda bizim her şeyimiz...
"3 İLDE YOKUZ" DİYOR AYAKTA ALKIŞLANIYOR...
Bu MHP çok ilginç bir parti oldu.
Anlayamaz oldum.
Önceki gün toplamış ekabirini açıklama yapıyor Bahçeli.
Diyor ki,
"MHP olarak;
İstanbul'da,
Ankara'da
İzmir'de aday göstermeyeceğiz.
Ak Parti kimi aday gösterirse göstersin destekleyeceğiz."
Devlet bey bu açıklamasından sonra MHP'de,
Bırakın homurdanmayı,
Genel Başkan Bahçeli ayakta alkışlanıyor...
Bir an kendisini alkışlayanların Ak Partililer olduğunu düşündüm.

Evet,
Bahçeli'nin bu açıklamada çok manidar bulduğum bir husus da,
"Bu üç ilde Ak Parti Kimi aday gösterirse göstersin,
Destekleyeceğiz." demesidir.
*
Neden bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydu,
Buna da bir anlam veremedim.
*
Kaldı ki,
Ak Parti Kadir Mısıroğlu'nu pek sever.
Tutar İstanbul Belediye başkan adayı gösterirse,
Yine de MHP olarak oy verir misiniz?
Bana cevap olsun diye,
"Yahu Mısıroğlu'nun,
Ahı gitti, vahı kaldı.
Onu zaten belediye başkanı göstermez.
Rahat ol" diyebilirler.
İyi de Ak Partide Nice Kadir'ler,
Nice Mısıroğulları var azizim...
Neyse,
Dedim ya MHP çok değişti çook...
CÜBBELİYE ŞİFALAR.
Bizim Cübbeli yaman adamdır.
Sevimlidir.
Dini konularda yaptığı pek çok yorumunu manidar bulsam da,
Şahsiyet olarak severim.
Evet şahsiyet olarak severim ama,
Cehalete pirim vermesini,
Okula hiç gitmemesini övmesini,
Bazı insanlara mucize kabilinden güçler izafe etmesini,
Peygamber terliklerini,
Yanmayan kefen satmasını,
Olur/olmaz yerlere ayetler okumasını,
Ve daha pek çok hususu
Kabulü mümkün görmemekteyim.
*
İlme karşı,
TIP'A karşı,
Astronomiye karşıydı Hocamız(!)
Önceki gün hastalanmış,
O karşı olduğu ilim ehli doktorların müdahalesine muhtaç hale gelmiş.
Yanında o uçan "hikmetli" kimsecikler yoktu.
Ama yarın iyileşir de anlatırsa gördüklerini,
Anlatırsa bizin onları göremediğimizi,
O da başka bir durum.
*
Şimdi size,
Sosyal medyada dinlediğim bir hoca efendiden,
Güzel bir fıkra nakledeceğim.
"Bayburtlu haçça gitmek isteyen bir şahsa,
Köyün hocası,
Bol bol Allah'ı zikredin.
İşini yoluna girer.
Yollar kendiliğinden açılır.
Bunun üzerine,
Bizim Bayburtlu ibadete daha da hız verir...
Sonra haçça gitmek için Trabzon havaalanına gelir.
İçeri girecek de nereden girecek aranmaktadır.
Zira her taraf cam.
Dam çaresizken,
Cam kapı açılır.
Çünkü cam kapı harekeli nesnelere karşı duyarlıdır.
'Oh!
Oldu bu iş.
Bak kapılar açılmaya başladı...' der.
*
Uçağa binmek üzere tünele doğru ilerleyecek ki,
Altındaki yol daha adım atmadan onu uçağa doğru taşımaktadır.
Çok mutludur ve çok da heyecanlıdır bizim Bayburtlu...
*
Derken Mekke'ye varır.
Odasına yerleşir.
Abdest almak için elini fotoselli musluğa doğru uzatır,
Birden su akmaya başlar.
Olmaz böyle bir şey!
Çok büyük duygu seline kapılır...
Gözlerinden sevinç yaşları gelir...
Namazını kılar ve peygamber Efendimizin kabrine varır ve
'Ey Allah'ın resulü, hele bi bah kim geldi!"
*
Cübbeli Hocamıza (!) tekrar şifalar diliyorum...
İŞİMİZE KOYULDUK DİŞİMİZİ UNUTTUK
Önceki gün televizyondan bir diş doktorunu dinliyorum.
Tabi ki,
Konu diş sağlığı.
Dişlerin fırçalanması tekniği.
İyi bir fırçanın özellikleri.
Diş macunu vs.
*
Ama bir istatistik rakam açıkladı diş hekimi,
Doğrusu utandım...
Efendim,
"Türkiye'de neredeyse her evde bir arana var;
Ama 3 evden birinde ancak diş fırçası var."
*
Her evi dört kişi sayalım.
Yani 12 kişiden biri dişlerini fırçalıyor.
Aman Allah'ım!
Bu nasıl bir ihmal.
Bu nasıl bir duyarsızlık.
*
O ağızlarla canımız çocuklar sevilir.
Şapır şupur öpülüyor,
Yalanıyor hatta.
O mikrop yuvası ağızlarla...
*
Olmaz!
Böylesine önemli bir temizlik ihmal edilmez.
Lütfen,
Ağız temizliğimiz,
Temizliklerin olmazsa olmazıdır.
Nokta.
FIKRA
Karadenizliler, bir konferans düzenlerler.
Bu konferansa konuşmacı olarak unlu bir Amerikalı bilim adamı da
davet edilir.
Amerikalı konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar
hem de Türkleri yakından tanıma fırsatı bulur.
Karadenizliler ile Amerikalı bilim adamı hemen her konuda
anlaşırlar, uyum içinde konferans biter.
Ayrılık günü gelir,
Karadenizlileri alır bir düşünce.
Biz bu degerli bilim adamina ne alalim?
Aralarinda toplanirlar,
Başkan konunun önemini vurgulamak için der ki:
`Biz bu Türk dostu, değerli bilim adamına nası bir hediye alalum ki
bizi unutmasun?
Hem kullanisli bi şey olsun,
Hem her eline alduğunda bizi hatirlasun?`
Salonda kısa bir sessizlik olur,
Arka sıralardan
Temel elini kaldırır: `Sunnet ettirelum oni !