Fener maçı arifesinde yönetim kurulunun aldığı karar çok tartışıldı.
Bir gurup bu futbolcuların devre arasına kadar kullanılıp yollanmasını uygun görürken Malatya maçında ki dağılmışlık örnek gösterildi.
Bu görüşe yakın duranlardan biri de bendim.
Yönetimin çağrısı üzerine kulüpte yaptığımız toplantıda özellikle Asbaşkanın anlattıkları herkesin bu kararın arkasında durmasına yol açtı.
Üstelik sayın Asbaşkan ‘Anlattıklarım yaşananların yarısı bile değil’ deyince top yekün alınan karara destek verilerek toplantı bitti.
Sevgili okurlar elbette Fener maçı bu kararın test edilmesi için çok önemli idi.
Daha maç günü gelmeden taraftarın gösterdiği ilgi birçok şeyin habercisi idi.
Nitekim sahayı tıklım tıklım dolduran taraftara takım da oynadığı yılların en iyi futbolu ile karşılık verince karar onanmış oldu.
 
BÜYÜK TAKIM SORUMLULUĞU
 
Büyük takımın her hangi bir konumda bir parçası iseniz haddinizi bilerek sorumluluğunuzu yerine getirmelisiniz.
Bu anlamda kadro dışı bırakılan bu iki futbolcunun karnelerinde bir hayli kırıklarla dolu olduğunu geçmişten beri hep biliyorduk.
Her defasında sorunlar çözülmeden halı altına süpürülmüş olması işi hepten çıkmaz bir noktaya taşıdı. Öyle ki futbolcu takımın üstüne çıkma konusunda kendini adeta hak sahibi ilan edebildi.
Yetmedi, Başkanın uçağını iki gün alanda bekletebildi, dahası formasını çıkarıp sahaya bırakmakta beis görmedi.
Ve bütün bunlar yaşanırken o takımın kaptanı olmaya devam etti.
Elbette tek suçlu tek başına sporcu değildi.
Ona o olanağı sağlayan teknik adam ve yönetici onlara göre iki kat daha suçlu idi.
Nihayet yeni yönetim kangren haline gelmiş bu yarayı takım ve kulüp en zor koşullarda olmasına rağmen neşteri vurarak işi kökünden halletmiş oldu.
Artık herkes haddini bilme noktasında kendisine çeki düzen vermesi gerektiği bu şekilde kendilerine anlatılmış oldu.
İdareciler de böylelikle büyük takım yöneticisi olmanın sorumluluğunu bu şekilde yerine getirmiş oldular.
 
MAÇA GELİRSEK
 
Maça yarım saat kala başkan Ağaoğlu ile ayaküstü sohbet yaparken Sayın Ali koç yanımıza geldi.
Uzun zamandır bir Fenerbahçe başkanı Trabzon’da oynanan maçlara gelme cesareti gösteremiyordu. Çalınan kupamız bir yana bu lig devam edecekse orada her iki takımın bulunma gerçeği olduğuna göre spor barışının sağlanması açısından attığı adım takdire değerdir.
Kaldı ki hedef şaşırtmanın bir anlamı da yok.
Tersine hemen hemen her maçımızda olay çıktığı için cezayı hep biz alıyorduk.
Dikkat ederseniz maça bir türlü gelemiyorum.
Aslında onu anlatarak bitsin istemiyorum.
Şu kadarını söyleyeyim Galatasaray dört gol yedi bu kadar aciz duruma düşmemişti.
O maç dâhil takımımız yılın değil bana göre yılların en harika futbolunu oynayarak Fener’i sahadan sildi.
Tek tek bütün futbolcular görevlerini fazlasıyla yaptılar.
Ancak başta Sosa olmak üzere tüm gençler bir başka idi.
Burak’ın psikolojik baskısı olmayınca neler yapabileceklerini tüm spor kamuoyuna gösterdiler.
Emeği geçen herkesi kutluyor, sahada ter döken sporcularımızı alınlarından öpüyorum.
TEK SORUN KALDI O DA İSTİKRAR.
Ekonomik sorunlar dışında tabi.