Ben Trabzonspor yönetiminin suskun kalmasından bir anlam çıkartamıyorum. Ortalık Covid-19'dan dolayı yangın yerine dönerken, basketbol, hentbol, voleybol müsabakaları kendi federasyonları tarafından tescil edilip ligi sonlandırırken, futbolda hala daha kararsızlık sürmesine kimse bir anlam veremiyor.
G.Saray Teknik Direktörü Fatih Terim, yönetici Abdurrahim Albayrak Covid-19'a yakalanıp hastanede tedavi gördüler. Terim'in kızının sosyal medya hesabından herkese bela okuması hala hafızalarda. Covid-19'dan iyileşen Terim'den ve kızından ses çıkmıyor. Onlar için her şey şimdi toz pembe gibi.
Bu virüs A.Gücü, Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerinde de görülmedi mi? Türkiye'nin ileri gelen profesörleri, Bilim Kurulu üyeleri ve spor yorumcuları maçların 12 Haziran’da başlamasının doğru olmayacağını üzerine söylemde bulunuyorlar.
TFF Başkanı'nın bir kulağından girip ötekinden çıkıyor!
Bunlar yaşanırken ya Trabzonspor'u yönetenler ne yapıyor?
Sessiz film seyretmeye devam ediyorlar.

20 yıl önce elinden alınan şampiyonlukta yani 1995-1996 sezonunda yönetimin yanında kimseler yok gibiydi.
O zamanki Faruk Özak yönetimi şampiyon olacak diye herkes dört bir taraftan saldırıyordu.
Gelen vuruyordu, giden vuruyordu.
Bugün kamuoyunun yüzde 90’ı Trabzonspor'un şampiyonluğunun tescil edilmesinden yana.
Kamuoyunun verdiği desteğin onda birini Trabzonspor'u yönetenler veremiyor!
Beyler açın gözlerinizi, kırın zincirleri, Avrupa ülkelerinde nasıl ligler Covid-19'dan dolayı tescil edilip oynanmıyorsa Türkiye'de de kalan 8 maç oynanmamalıdır.
Bu sekiz maç oynanırsa ve herhangi kötü bir şey olursa lig yarıda kalırsa TFF'den bunun güvencesini ve teminatını isteyin.
2019-2020 futbol sezonunun 26. haftasında 53 puanla Trabzonspor’un durumu ligin lideri ve en başarılı takım konumundadır. Fenerbahçe, Trabzonspor konumunda olmuş olsaydı. Ali Şen veya Aziz Yıldırım Başkan olsaydı. Çoktan şampiyonluğu tescil edilirdi.
Nereden bakılırsa bakılsın üstelik de 21 puanı hakemler tarafından çalınan Trabzonspor, bu ligin şu an lideridir. O zaman TS yetkilileri neyi bekliyor? Hentbol Federasyonu Beşiktaş’ı şampiyon ilan etti.

Trabzonspor Başkanı Sayın Ahmet Ağaoğlu Federasyon ne derse biz ona uyarız demekle olmuyor.”Ağlamayan çocuğa meme vermezler!” sözünden yola çıkarak Trabzonspor’un haklarını sesli olarak savunmalıdır!
 
BU ÜÇLÜYE DİKKAT
 
Trabzon'un yetiştirdiği değerler arasında önemli yerleri olan merhum iş insanı Ali Osman Ulusoy'un oğlu 140 ülkeyi gezen, Okyanusu yelkenliyle geçen Kemal Ulusoy, kuzeni Saffet Ulusoy'un oğlu TFF eski başkanlarından hemşehrimiz Haluk Ulusoy ve renkli bir kişiliğe sahip, adeta ironi ustası Trabzonspor'un genç takım oyuncularından namı diğer ‘Krem’ lakaplı Arif Yavuz Yaylı bu kentin çok renkli simalarıdır... Kanka olduklarını her defasında dile getiren Haluk Ulusoy ile Krem Yavuz arasında inanılmaz şakalaşmalar yapıyorlar...
 
Kemal Ulusoy da bu şakalaşmalara ve hazır cevaplara şahit oluyor... Krem Yavuz'u bir defa tanıyanlar onun ironi dolu anlatımlarını dinlemek adına mutlaka  tekrar beraber olma isteklerini ortak dostlarına iletiyorlar. Dostlarıyla bir arada olan bu üçlü, yine bir yemek esnasında bir araya geliyorlar. Yemek masasında kimler yok ki Krem Yavuz, Kemal Ulusoy, Kuyumcu Nihat, Fatih Kurtoğlu, efsanevi Başkan Haluk Ulusoy, Oğuz Dizer, Fürüz Aslan. Sohbet koyulaşınca Kemal Ulusoy, dünyada gezdiği ülkelerden biriktirdiklerini dile getirirken, Krem Yavuz nüktedanlığını araya sokuyor.

Haluk Ulusoy, Federasyon başkanlığı döneminde milli takımın üçüncü olması, Türk futbolunun çıtasını uluslararası arenaya taşımakta en büyük pay sahibi oldu. Tuttuğunu koparan bir Federasyon başkanlığı yaptı. Haluk Ulusoy bugün Federasyonun başında olmuş olsaydı Türk futbolunda bu kaos ortamı yaşanmazdı. Haluk Ulusoy'dan sonra bu koltuğa oturan rahmetli Hasan Doğan hariç diğer başkanlar Türk futbolunu bir adım ileri getiremediler. Haluk Ulusoy Federasyonun başında iken bile en ihtiyaçlı dönemin de Trabzonspor'a yaptığı maddi yardımlar ve Türk futboluna yaptığı katkılar nedeniyle değerine değer katarken, Krem Yavuz da ona danışmanlık yapar nitelikteydi... Diğer yandan Kemal Ulusoy da memleketinden ayrıldıktan sonra geçen yaklaşık 55 yıllık dönemde biriktirdiği dostlarıyla ne kadar önemli bir kişilik olduğunu ispatladı.. Demem odur ki bu şehrin yetiştirdiği ve ülkeye kazandırdığı bu değerler hiç bir zaman unutulmamalı. İyi ki varsınız…
 
MAZİDE KALAN MESLEK KARMAKÇILIK
 
Balıkçılık dendi mi akılımıza Faroz, Tepe, İncirlik ve Yenimahalle gelirdi. Bu mahallelerde yaşayan çoğu insanlar geçimini balıkçılıkla sağlardı. Faroz Balıkçı Limanı’na giden İncirlik mahallesi balıkçılarının baba mesleği olan namı değer Goganalı lakaplı Hacı Mustafa Kurt'un rahmetli oğlu Kadir Kurt, kardeşi Ömer (Sultan) Kurt kardeşler garmakçılık yapardılar (yani olta mezgit tutardılar). Ben de bu değerli abilerimle zevkli ve meşakkatli olan bu mesleği yaptım. Küçük yaşlarda Kurt ailesinin evlerinin önündeki bahçede ikindi ezanından sonra toplanıp işe başlardık. Rahmetli Hacı Remziye teyze bizleri gördü mü çok sevinirdi. "Bu çocuklar hep benim olsa" derdi. Hacı Remziye teyzeye Allah rahmet eylesin. O yıllarda rahmetli Kadir ağabeyinin iki oğlu Metin ve Serkan vardı.
 
Rahmetli Kadir abi dizlerinin üzerine saatlerce çömelerek yem keserdi. Rahmetli Fazilet Teyzenin baktığı kediler Kadir ağabeyin kestiği yemlerin kılçıklarını yemek için sırada beklerlerdi. Ben, Nizam, Mehmet ise karmakları açardık. Açtığımız karmakları kesilen yemlerle oltanın ucuna takıp kasaya yemleyenler Ömer Kurt (Sultan), Kemal Lermi (Fazilet teyzenin küçük oğlu), Hüseyin Kırcı (Gındi) ve Osman Saraç'tılar. Sabah ezanı okunmadan yemlenen bu kasalar omuzlara alınarak doğru Faroz Limanı'na buradan kayığa binilip o yıllarda mezgitin bol olduğu yerlere karmaklar bırakılıp bir kaç saat sonra oltaya vuran mezgitler toplanıp bir parti kıyıya gelip satılırdı.
 
İkinci parti için bizler zaman zaman rahmetli Kadir ve kardeşi Ömer Kurt (Sultan) ağabey veya Hüseyin Kırcı ile denize giderdik. Bu insanlar kayığın kıç kısmında karmakları denizden çekerken mezgit balıklarını kasanın içine atarlardı. Biz de kayığın başında karmakları toplardık. Martı sesleri altında karmakları toplarken, bazen yeme veya balıklara saldıran martılar oltalara takılırlardı. O yıllarda çok güzel anılarımız vardı. Zevkli yorucu ve meşakkatli bir iş yapılıyordu. Denize gitmekle ve karmak toplamakla hele hele havyarlı ve iri olta mezgiti de kasalar dolana kadar vurdu mu acayip keyif alıyordun. Adete yorgunluğunu üzerinden atıyordun. Rahmetli Kadir ve kardeşi Ömer(Sultan) ağabeylerimizin çok ekmeğini yedik. Kendilerinden Allah razı olsun. Babaları rahmetli Goganalı Hacı Mustafa, anneleri rahmetli Hacı Remziye Teyze ile rahmetli Kadir abimiz nurlar içerisinde yatsınlar. Onların hakkı ödenmez.
 
KAÇAN BALIK BÜYÜK OLUR
 
Fenerbahçe, Gölcükspor’un genç yıldız adayı oyunculardan İsmail Yüksek’i renklerine kattı. Bu oyuncuyu Trabzonspor da yakından takip ediyordu. Çok yazdık. Yazmaktan ellerimiz yoruldu. Çok bilmiş yöneticilerin bir kulağından girdi diğerinden çıktı. Ne diyelim Trabzonspor'da geçmiş yıllarda yaşanan futbolcu beğenmeme senaryoları yeniden yaşanmaya başladı.
Ama bu işin perde arkası var.

Gölcükspor’un Teknik Sorumlusu Trabzonspor’un eski teknik direktörlerinden Sadi Tekelioğlu. İsmail Yüksek için, Trabzonspor Yönetim Kurulunda çok etkili ve yetkili bir kişiyi arayarak bu oyuncunun kesinlikle transfer edilmesini önerdi. İsmail'i Antalya, Alanya Gaziantep takımları istedi. Sadi hoca o zaman karşı çıktı vermedi. Sadi hoca'yı arayan Trabzonspor'un etkili ve yetkili kişisine ‘Hiç araştırma yapmayın hemen mukavele yapın’ dedi.
 
Bakın Trabzonspor’un yaptığına. Sadi Tekelioğlu Gölcukspor’da görevdeyken maçları izleme komitesinden antrenörler gönderildi. Çok ilginç değil mi? Trabzonspor’un alt yapısında Yusuf Yazıcı, A.Kadir Ömür ve Uğurcan Çakır ve bir çok ismi A takıma kazandıran Tekelioğlu’na inanmayarak oraya gönderilen izleme komitesindeki hocalar daha çok güvenilir mi? Yıllar öncesinde de bu gibi olaylar yaşandı. Trabzonspor sayısız yıldız futbolcuyu ne yazık ki elinden böyle kaçırdı.
 
AMCA DÜNYA KARMASI 11'İNDE
 
Yıl 1977-78. Yenimahalle'nin yetiştirdiği futbolculardan İsmail Batur bu yıllarda Üsküdar Anadoluspor forması giyer. Üsküdar Anadoluspor'un yönetiminde o yıllarda Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, Salih Alparslan ve Fenerbahçe'de uzun yıllar Başkanlık yapan Aziz Yıldırım'da yöneticilik yapar. Takım kadrosuna baktığınızda kimler yok ki, Türkiye'nin büyük yıldızları bu takımda forma giyiyordu. İsmail Batur'un yanı sıra Trabzonspor kalecisi Mustafa Özbay, Fenerbahçeli Nevruz, G.Saraylı Çilli Mehmet ve Faruk, Rahmetli Sadri Alışık'ın oğlu Kerem, Faroz'lu Labra İsmail..
 
Amca (İdris) büyük bir balıkçı gemisinde çalışıyor. Faroz Limanı’ndan yola çıkarak İstanbul’a giderler. Gemi Kaptanı tayfasına izin verir. İstanbul'a gelen amca çocukluk arkadaşı İsmail Batur'u aramaya başlar. Amca, İsmail Hocanın Üsküdar Anadolu'da oynadığını biliyor ama Üsküdar'a nasıl gideceğini bilemiyor. Tabana kuvvet diyerek yola koyulur. O esnada İsmail hoca minibüs içerisinde idmana gidiyor.Tesadüfen yol kenarında Amca'nın yürüdüğünü görür. Minibüsü durdurur. Amca'ya bağırır. Amca bir sağa bir sola bakar. İsmail hoca'yı görür.
 
İsmail hoca, Amca'yı dolmuşa alır. “Burada ne arıyorsun?” diye sorar. O da ‘Balık için İstanbul'a geldik, seni göreyim istedim’ der.
 
İsmail hoca da, ‘ Amca burası ne Yenimahalle, ne Faroz mahallesi. Koskoca İstanbul. Beni burada nasıl bulacaksın?’ dedi
 
İsmail hoca ile Üsküdar’a gittik. Onun da idmanı vardı. Üsküdar Anadoluspor'un Tesislerine geldik. Baktım bir kadroları var ki yukarda saydığım isimlerin hepsi İsmail hocanın takım arkadaşları yıldız isimler beni tanıtırken, Kubilyas, Mubilyas, Orbiliyas,Ali Kemal Kempes ve İdris  Dünya Karmasında oynadı.
 
Gülüşmeler ve şakalaşmalardan sonra idmana çıktılar. İdman bittikten sonra Üsküdar Anadoluspor Tesislerinden İsmail hoca ile ayrıldık. Vapur iskelesine geldik. Rıhtıma geçmem için jeton attı. Ben zannediyorum ki otomatik olarak kol açılacak ben geçiş yapacağım. Kolun açılmasını bekliyorum. İsmail hoca da bana kola vur da açılsın, yağmur yağıyor. O esnada yaşlı bir adam ''Gel evladım'' çekti kolu ben geçtim. İsmail hoca'nın aklı bende kaldı. Gitti mi gitmedi mi diye.
 
Tabi saat geçti. Çalıştığım gemi beni İstanbul'da bıraktı. Tekirdağ Şarköy Limanı’na gitti. Ne yapacağım diye düşünmeye başladım. Bir de baktım ki havada bir helikopter. Yanıma indi. Meğersem helikopter beni almaya gelmiş. İçinde 4 kişi, iki pilot, iki hostes... Hosteslerden biri aşağıya inerek ''İdris bey siz misiniz? Evet... Biz sizi almaya geldik. Sizin çalıştığınız gemi Tekirdağ Şarköy’e gitti. Biz de seni çalıştığınız gemiye getireceğiz, demeleri üzerine ben de onlara “Siz nereden biliyorsunuz, benim olduğumu” deyince, çalıştığınız şirket bizleri gönderdi. Ben de teşekkür edip Helikoptere bindim. Bu sırada İsmail hoca lafa giriyor. ''Sar kardeşim Sar'' gülüşmeler devam ediyor.
 
Amca istifini bozmuyor. Anlatmaya devam ediyor. Helikopter kalktı havada gidiyoruz. Gidiyoruz ama yol bir türlü bitmiyor. O ara pilotlardan biri ‘Amca mazot bitti!’ deyince Amca'yı dinleyenlerden Necmi Altun hemen söze girerek ‘Amca bu kayık mı mazotu bitip denizde kalsın’ demesiyle bombayı patlattı. Amca konsantrasyonunu bozmayarak, 360 derece manevra yaparak ‘Bindiğimiz meğersem helikopter değil, deniz uçağıymış. Mazotu bitince denize inmek zorunda kaldık.’
 
SEVECEN BÜROKRAT: ERKAN ÇAVUŞOĞLU
 
Sağlık Bakanlığı’nda Daire Başkanı olan Avukat Erkan Çavuşoğlu, vatandaşın adeta gözü ve kulağı. Bakanlıkta çok sevilen ve takdir edilen Çavuşoğlu, vatandaşa sağlık ile ilgili konularında yardımcı oluyor ve de çözüm yolu buluyor. Kapısını 7’den 70’e açan Erkan Çavuşoğlu, Trabzon’un Akçaabat ilçesinden.

Kendini ziyarete giden vatandaşlarla yakından ilgilenen başarılı bürokrat, herkes tarafından sevilip beğeniliyor. Trabzon ve Trabzonspor sevdalısı olan her Trabzonlu gibi Trabzonspor'un şampiyon olmasını dört gözle bekleyen, sevecen ve hümanist bir yaklaşım içerisinde yaptığı devlet memurluğu karşısında vatandaşların kalplerini kazanan Çavuşoğlu, Sağlık Bakanlığı bünyesinde parmakla gösteriliyor.
 
GAMIŞAĞA’NIN UZUNGÖL AŞKI
 
Trabzon'un kendine münhasır insanların çok sayıda yaşadığı Faroz (Yalı) Mahallesi'nin bugünlerde dillerde olan ismi Orhan Çağlar. Lakabıyla ‘Gamışağa Orhan Çağlar.’
 
Trabzon-Batum arasını adeta suyolu yapan Gamışağa, hayatında, Karadeniz'in en turistik bölgelerinden biri olan Çaykara ilçesi sınırları içinde bulunan Uzungöl'e gitmek istemiş. Yakın dostu ve kankası Burhan Saka, özel aracıyla birlikte Korona virüsün nimetlerinden yararlanarak Uzungöl’e beraber seyahat etmişler. İlk kez Uzungöl’e çıkan Gamışağa buraya hayran kalmış. Kankası Burhan bundan böyle Uzungöl seyahatlerine Gamışağa’yı da getireceğim. Onla yolculuk yapmak güzel oluyor. Bakalım bu konuya yirmi bir Ahmet abi ne diyecek?