Zaman bazen hızlı, bazen de ağır ilerler.

Kimi gidişler vardır ki aradan geçen onca zamana rağmen hâlâ dün gibi hatırlanır.

İbrahim Usta’nın vedası da öyle bir gidişti.

Sanki daha dün elini sıkmış, göz göze gelmişiz gibi.

Ama bugün onun yokluğunda ikinci yıla giriyoruz.

Koca bir iki yıl.

Saniyeler geçtikçe yokluğu daha da büyüyen, daha da derinleşen bir boşluk…

İbrahim Usta sadece bir isim, bir adam değildi.

O, bir duruştu.

Eğilmeyen, bükülmeyen, makam ve mevkiler önünde el-etek öpmeyen, vatanını, milletini, bayrağını yürekten seven bir adamdı.

Ülkücüydü, liderdi, hayırseverdi.

Her şeyden önce mertti, adam gibi adamdı.

Geride bıraktığı iyiliklerle, dostluklarla, dualarla hâlâ yaşayan bir değerdir o.

O’nun için vatan bir sığınaktı.

Bayrak bir örtü değil, şerefti.

Millet, sadece kalabalık değil, canı gibi sevdiği bir cevherdi.

Duruşu netti, tavrı sağlamdı.

Bu yüzden de onun ardından koca bir şehir gözyaşı döktü.

Mazlumlar, yetimler, işçiler, dostlar…

Hepimiz aynı cümlede buluştuk

“Böylesi bir daha zor gelir.”

Sadece ailesi, dostları değil, topyekûn bir toplum, bir şehir İbrahim Usta’nın ardından yetim kaldı.

Camilere verdiği destek, okullara yaptığı katkılar, Trabzon’un sporuna ve Arsin’in kalkınmasına sunduğu emek…

Bunların hepsi, ondan geriye kalan birer şeref madalyası gibi duruyor hâlâ ayakta.

O madalyalar şimdi dualarla parlatılıyor.

Ardında bıraktığı evlatlar, onun adını yaşatma gayretinde.

Her biri, babalarının o onurlu izini sürüyor.

Bu da gösteriyor ki İbrahim Usta sadece yaşarken değil, gittikten sonra da yaşamaya devam ediyor.

Mustafa Abi’nin gözleri hâlâ nemli, Yakup Abi’nin yüreğinde hâlâ o sarsılmaz vakur duruş saklı.

Çünkü böyle büyük kayıplar, zamanla hafiflemez.

Sadece içimize gömülür ama hep ağır kalır.

İbrahim Usta’nın gidişiyle sadece bir adamı kaybetmedik.

Bir dost, bir abi, bir rehber eksildi hayatlarımızdan.

O artık toprağın koynunda ama toprağın bile kurumadığı, yağmurların duasına karıştığı bir uykudadır.

Ama mesajları hâlâ yaşıyor, örnekliği hâlâ anlatılıyor.

Belki kelimeler yetmeyecek onu anlatmaya, belki cümleler yetersiz kalacak…

Ama bir gerçek var ki; Biz seni hiçbir zaman uğurlamadık sevgili İbrahim Usta.

Sen hâlâ bizimlesin.

Sohbetlerimizde, dualarımızda, yardım ellerimizde, kurulan her hayır sofrasında varsın.

Toprak kurumayacak, çünkü senin yaptıklarının hiç kurumadığı gibi.
Adın, iyiliğinle, cesaretinle ve adamlığınla hep yaşayacak.

İmzalar suskun, yürekler dolu.
Ve Cuma sabahı yine başucunda olacağız…
“Dostlarım geldi” diyeceksin, biz hissedeceğiz

Yerin nur, mekânın cennet olsun koca yürekli adam.
Unutulmadın.

Unutulmayacaksın.